Akil ve baliğ olmak!

Abdurrahman Dilipak

Geçen gün Antalya’da Baytar Rıza Çelik’in evinde gençlik üzerine sohbet ettik.. “Baytar” diyince aklıma hep Mehmet Akif gelir. Veteriner bende daha farklı çağrışımlar yapar..

İslâm rüşt/reşit olma halini, “akil ve baliğ” olmak şeklinde tanımlar.. Baliğ olmak, buluğa ermek, biyolojik anlamda olgunluğu ifade ediyor.. Akil olmak ise, doğru ile yanlışı, hak ile batılı ayırt edecek bir olgunluğu, bir bakıma zeka yaşını idare ediyor..

Eğer bir gencin bedeni zekasını yönetiyorsa, yani bedeni zevklerinin, ihtiras ve çıkarlarının çektiği yere giderse akıl bilgi ve hikmete değil kurnazlığa yöneliyor. Eğer bedenini akıl ve hikmet yönetiyorsa o kurtuluşa yönelecektir..

“Allah cahil ve zalim bir kavme hidayet nasib etmez.” Zulmün kaynağı cehalettir aynı zamanda..

Zeka yaşı, sadece beynin gramajı ile ilgili bir durum değil..

Şöyle bir misal verelim. Evinizde çok iyi bir bilgisayar var. 100 Tb HD, 10 Gb Rem. Bin tane de DVD’niz olsun. Bunların içinde program yoksa hiçbir işe yaramaz.. Bu yerin altında farkında olmadığımız gibi bir serveti ifade eder. Potansiyel olarak güçlü bir kaynak var, ama siz bunu kullanmıyorsunuz..

Varsayalım bu CD’lerin ve HD’nin büyük bir kısmı dolu. Müzik, görüntü, kitaplar.. Kongre Kütüphanesinin arşivi sizde olsa ne yazar, eğer bakıp okumuyorsanız.. Ya da porno kasetlerle ilgili bir arşiv düşünün.

Faydasız ilimden Allah’a sığınmak gerek..

Kur’an-ı Kerim bize, “faal akıl”dan söz eder.. İmali fikreden, sorumluluk üreten, bilgi ve hikmeti, tefekkür ve estetikle yeniden tanımlayarak asrın idrakine söyleten bir anlayış..

Bakın, bizde, ilmiyle amel etmeyen alim için “Bel’am” denir..

Aslında ne kadar alim olursanız olun, aslında herkesin, yapacağı iş konusunda alime danışması, işi ehline vermesi, verdiği kararlar konusunda o karardan yarar ya da zarar görecek kişilerle konuşup, düşüncelerini alması gerekir.. Danışmaya “İstişare”, konuşmaya, “müşavere/şûra” diyoruz. Müşavir ve Müsteşar ayırımı buradan geliyor.

Sadece bilmek değil, tefekkür ve bilgiyi eyleme dönüştürme gayreti kişinin kalitesini gösteriyor.. Bu anlamda etik/ahlak, estetiğin davranışa yansıyan biçimidir..

Ne yazık ki gençler zihinsel aktivitelerden çok bedensel aktiviteleri önceliyorlar. Beynindeki ve yüreğindeki zenginliklerden çok satın aldıkları marka ürünler ve doğal ya da hobi nitelikli aidiyetleri ile kendilerini tanımlama gibi yanlış bir yola sapıyorlar ve bu konuda şoven bir tavır içindeler..

Merhamet, fedakarlık, sabır, tevekkül, tefekkür, tevazu gibi hasletler nedense gençlerin dünyasında fazla bir karşılık bulmuyor..

Babalar İHH’ya yardım ediyorlar da mesela eş ve çocuklarını da yardım faaliyetlerinde gönüllü olarak çalışması için gönderiyorlar mı?

Allah sadece sizin mallarınızdan bir pay değil, mallarınızı, canlarınızı ve sevdiklerinizi de istiyor..

Mesela çocuklarınız Antalya’ya ya da Avrupa’ya tatile gitmek istiyorlar da, Nijer’e, Uganda’ya gitmek gibi bir talepleri, düşünceleri var mı? Avrupa’ya gitmesinler demiyorum, ya da Afrika’ya “beyaz adam” gibi gideceklerse de aman gitmesinler.. Afrika’da Safari partisinden söz etmiyorum!

Sahi, gençlerin kolay para kazanma dışında hayalleri var mı? Ya da para kazandıklarında bu parayla ne yapmak istiyorlar?

Yaşlılar yapabilselerdi, gençler anlayabilselerdi..

Yaşlılar gençlerin enerjisini kendi hayalleri ve ihtirasları uğruna kullanma çabasında.. Bu da gençlerin kişiliklerinin gelişmesi üzerinde olumsuz bir baskı oluşturuyor.. Gençler, geçmişin bilgi birikimi ve tecrübelerini, kültürel mirası koruma ve geliştirme konusunda fazla istekli olmadıkları için bir başka yönü işle farklı bir sorun yaşanıyor..

Oysa geçmişin bilgi birikimi ve geleceğin umudu arasında bir köprü kurmayı başarmak gerekiyor..

İki günü birbirine eş olan aldanmıştır.. Zamanın değişmesi ile, şartların değişmesi ile insanların korkuları, umutları ve değer yargıları da değişiyor.. Değişim başkalaşıma, atomizasyona sebeb olmadan gelişime dönüşmeli,.. Yoksa değişim tereddiye sebeb olacaktır.

Gençler yaşlıları, yaşlılar gençleri anlamalı. Ne geçmişte, ne geleceğin hayallerinde kaybolmadan, geçmişin bilgi birikimi ve tecrübeleri ışığında, geleceğin hayallerini bir sorumluluğa dönüştürerek bugünümüzü yeniden inşa etmeliyiz..

“Bizim yaşamak zorunda olduğumuz güçlükler, bizim çocuklarımız için baht kaynağı olsun!”

Selâm ve dua ile..

VAKİT