Akdoğan: Sürecin Sabotajına Göz Yummayız

Akdoğan, bazı grupların çözüm sürecini sabote etme girişimleri içinde olduğunu belirterek, 'Buna bizim göz yummamız mümkün değil. Yani bu süreç var diye, bu tür illegalite, hukuksuzlukları sineye çekelim gibi bir yaklaşım söz konusu değildir' dedi.

Abdülkadir Selvi / Yeni Şafak

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, gazetelerin Ankara Temsilcilerine gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. IŞİD, paralel yapıyla mücadele, çözüm süreci ve yeni dönemde muhalefetin tutumuna ilişkin açıklamalarda bulunan Akdoğan önemli mesajlar verdi. AK Parti iktidarına farklı bir takım algı operasyonları yapıldığına dikkat çeken Akdoğan, 'Gezi olayları döneminde de sonrasında da biz bunu çok yaşadık. Bunların bir kısmı doğrudan hükümeti baskılamak için hükümete zarar vermek için yapılan işler. Bir kısmı da genel olarak Türkiye'yi baskılamak için yapılan psikolojik harekat operasyonları' dedi. Akdoğan, 'Bu son dönemde IŞİD üzerinden bu biraz daha köpürtülmeye çalışılıyor. Burada tabi bizim duruşumuz çok net yani Türkiye'de belki de en net duruşu olan biziz' ifadelerini kullandı.

ÇÖZÜM SÜRECİ YOL ALIYOR

Çözüm sürecinde nihai bir sonucun ortaya çıkabileceğini dile getiren Akdoğan şunları söyledi: 'Biz, bildiğimiz yöntemle, kendi ütopyamızı gerçekleştirmek isteyelim' düşüncesinde olan bir takım grupların olduğunu da biliyoruz örgüt içerisinde. Bunlar zaman zaman süreci de sabote ettiler. İşte bu devrimci halk savaşıyla biz bunu yaparız vs yanılgısına kapıldılar. Bunun zaman zaman örgüt içerisinde hortlatılmaya çalışıldığını da görüyoruz. Ama son dönemde baskın eğilim, bunun üzerinde yer aldı ve bunlar süreci sabote edemediler. Bir şekilde bu tür olaylarla kendi gücünü korumaya çalışan bir anlayış olduğunu görüyoruz. Yani bu çözüm süreci bir şekilde devam etsin ama biz bölgedeki nüfusumuzu geliştirebilmek için bir taraftan da baskı kurmaya devam edelim anlayışı. Buna bizim göz yummamız mümkün değil. Yani bu süreç var diye, bu tür illegalite, hukuksuzluklar, taşkınlıklar, asayiş olayları bunu sineye çekelim gibi bir yaklaşımı hükumetin söz konusu değildir. Burada yapılması gereken ne varsa yapılacaktır.'

ESKİ TÜRKİYENİN LAFLARI

Muhalefetin açıklamalarını 'eski Türkiye'nin lafları' olarak nitelendiren Akdoğan, 'Seçim gecesi Tayyip Erdoğan'dan balkon konuşması yapması bekleniyor, toplumu kucaklayan, empati yapan, farklı kesimleri anlamaya çalışacağız diyen Tayyip Erdoğan oluyor. Muhalefet niye empati yapmıyor, niye anlamaya çalışmıyor, niye sonuçlardan ders almıyor. Bunlardan da gınaya getirdik yani. Kutuplaşma var da vs. yani yumuşama mesajı vermekten, yumuşama mesajı vermenin bir kıymeti kalmadı' dedi.

Çözümün önemi daha da artıyor

Bölgede ciddi bir çalkantı olduğunu söyleyen Akdoğan şunları söyledi: 'Yeni aktörler sürece girebiliyor. Dün olmayan yeni bir aktör sisteme girebiliyor ve bütün dengeleri değiştirebiliyor. Bu yüzden kategorik iş birlikleri ittifaklar değil, daha olay bazlı birtakım ittifakların gelişmeye başladığını görüyoruz. Yani bir dönem birbirini hasım gibi gören birtakım ittifakların başka bir düşmana karşı iş birliği geliştirebildiklerini vesaire görüyoruz. Bunlar tabii Türkiye'nin çözüm sürecinin önemini daha da arttırıyor. Irak'ta, Suriye'de, İran'da da bu örgüt var bir şekilde onlarla da zaman zaman kapışabiliyorlar. Türkiye'nin bu süreci başlatmış olması ve kendi içinde bir nihai çözüme kavuşturma yolunda yürüyor olmasını ben tarihî bir fırsat olarak görüyorum, çok önemsiyorum. Bölgede bu çalkantının bir tarafında mezhep çatışması arzu edenler var, bir tarafında etnik çatışma arzu edenler var. Türkiye'nin ortaya koyduğu örnekliğin ben bunların panzehiri olduğunu düşünüyorum. Yani Sayın Erdoğan'ın Sayın Davutoğlu'nun verdiği mesajların ve Türkiye örneğinin bir başarı hikâyesi olarak gerçekten önem taşıdığını görüyorum.'

Köprüleri atanlar kaybeder

Muhalefeti 'Kapıları kapatan köprüleri atan kaybeder' sözleriyle eleştiren Akdoğan, 'Sayın Başbakan da açık söyledi ben elimi uzatırım elim havada kalırsa uzatmam kim elini uzatırsa ben elini tutarım. Bu iyi niyet göstergesidir. Yani peşinen burada yok kardeşim ben oynamıyorum diyen varsa o kaybedecektir. Ben baktığımda ne Cumhurbaşkanında böyle dışlayıcı reddeden bir yaklaşım var ikisinin de sıkılı yumruğu yok. Başbakan'da da bu yok sürekli iyi niyetli işte o gün gördük. Bahçeli'nin yanına kadar gitti. Birlikte oturalım diye davet etti' ifadelerini kullandı.

Öncelik rehineler

IŞİD'in elinde bulunan konsolosluk üyelerinin temel öncelik olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, bu nedenle açıklamaların daha özenli yapıldığını ifade etti. 'Bunu bilenler ve bu durumu aslında çok iyi anlayanlar da Türkiye burada daha ileri bir takım şeyler yapamaz diye üzerimize geliyorlar ve daha fazla sıkıştırmaya çalışıyorlar. Bu tabi sorumsuzluk' ifadelerini de kullanan Akdoğan şunları söyledi: 'Türkiye bunun çok daha iyisini de söyleyebilir çok daha iyisini de yapabilir. Ama burada tek insanımızın hayatı bile bizim için çok büyük önem taşıyor. Bu yüzden bu süreci biraz daha serinkanlı bir şekilde götürmek durumundayız.'

Paralel yapı deşifre oldu

Paralel yapıyla ilgili farkındalık oluşturulduğunu belirten Akdoğan, 'Bu grubun sayıca birtakım alanlarda bulunmaları, bunların bir şekilde etkisizleştirilmesi vesaireden daha önemli gördüğüm bir farkındalık oluşturulmasıdır. Yapının deşifre olmasıdır ve toplumda bunlarla ilgili bir güven sarsılması yaşanmasıdır. Bu işin ruhudur ve bu noktada ben başarılı olduğumuz kanaatindeyim. Yani bir farkındalık oluşmuştur, büyük bir güven sarsılması yaşanmıştır' dedi. Akdoğan şunları söyledi: 'Bu hastalıklı yapı yani devlet kurumları içinde devletin gücünü kullanarak devlete operasyon çeken, siyasi iktidarı düşürmeye çalışan, siyaset mühendisliğine soyunan, ülkeyi biz yönetiriz şeklinde vesayetçi yapı oluşturmak isteyen bu anlayışın ben deşifre olmasını önemsiyorum. Onun ötesinde idari tedbirlerle birtakım, biraz, mesafe alındığını görüyoruz işte birtakım yürüyen davalar olduğunu görüyoruz.

UZUN SOLUKLU MÜCADELE

Tabii bu uzun soluklu bir mücadele ve AK Parti'nin de mücadelesi değil, AK Parti'nin bir kavgası da değil. Bu devletin bir hukuk mücadelesi ve bence bir demokrasi mücadelesi olarak bunu algılıyorum. Burada tabii iç içe geçen, kesişen birtakım halkalar olduğunu da biliyoruz yani daha toplumsal düzeyde, daha alt zeminde elbette kesişen alanlar var ama işte bu farkındalık ve deşifre olmadan sonra bu tabandaki o kesişen halkaların biraz daha saflaştığını da görüyoruz. Bu yüzden tamamen ideolojik olarak şartlanmış olan bir çekirdek yapının ötesinde, daha geniş halkalarda ciddi sorgulanmalar yaşandığını ve gevşemeler yaşandığını görüyoruz, bunu pratik tezahürlerle de görüyoruz.'

Ulusal menfaati masaya koyarız

Akdoğan Irak konusunda, Türkiye'nin kendi ulusal menfaatlerini öncelikli olarak masaya koyacağını belirtti. 'Bizim ulusal menfaatimiz nedir ve kendi değer yargımız toplumumuzun hassasiyetleri nedir. Bizim için temel parametreler bunlardır' diyen Akdoğan şunları söyledi: 'Başka uluslararası güçlerin ne yaptığı falan değil. Öncelikle bu parametreleri biz masaya koyarız Bundan sonra elbette uluslararası toplumun da bir dayanışma zemini vardır. Bunun gereklerini de belli ölçülerde yapmak gerekir. Ama bunun ölçüsü nedir, sınırı nedir, bunlar tartışılabilir. Topluma rağmen toplumun hissiyatına rağmen, ulusal hassasiyetleri çıkarlarına rağmen herhangi bir işbirliği içinde bugüne kadar olmadık. Yani bu şöyle olmasaydı ne olurdu şimdi bu konuda afaki değerlendirme yapmak doğru olmaz.

BASIN DUYARLI OLMALI

Batı basını Türkiye'deki insanları canını düşünmeyebilir, kıymet vermeyebilir ama bizim insanımız bizim medyamız bu konuda bence daha faklı bir duyarlılık sergilemesi gerekir.

 

Haber Haberleri

Mehmet Görmez’den Riyad’daki festival görüntülerine tepki: İslam'ın değerlerine saldırı
Bağdat'taki rehabilitasyon merkezinde 5 bine yakın uyuşturucu bağımlısı tedavi görüyor
Gazze'de 6 ay bombardıman altında yaşayan Salhiya: Bir ayağımız ahirette, bir ayağımız dünyadaydı
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Özgür Özel hakkındaki "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "iftira" soruşturmasında ''yetkisizlik'' kararı