Baki Laleoğlu / Sabah
AK Parti ve seçim sonuçlarını doğru anlamak
2023 seçimleri artık nihayete erdi ve her parti, seçim sonuçlarını değerlendirmeye ve kendi iç muhasebesine başladı. Bu bağlamda muhalefet partileri CHP, İYİ Parti ve HDP, kurultay sürecine girerken ilk emareler, ihtiyaç duyulan değişimin mevcut başarısızlığa paralel bir büyüklük ve kapsamda gerçekleşmeyeceğini gösteriyor. Zira muhalefetin üç ana partisinin liderleri söylemlerinde sahip olduklarını iddia ettikleri "ahlaki üstünlüğü" davranışlarıyla göstermiyor ve başarısızlığın sorumluluğundan kaçıyor. Öte yandan muhalefetin CHP listelerinden seçimlere giren küçük partileri oy oranlarının çok ötesinde aldıkları vekil sayısıyla adeta en kazançlı aktörler konumunda. Dolayısıyla onlar açısından kendi sıkletleri ile kıyaslandığında bir seçim başarısızlığından bahsetmek mümkün değil.
Cumhur İttifakı açısından ise bir blok olarak yeniden kazanılan meclis çoğunluğu seçim öncesi en rasyonel başarı kriteriydi ve bu net bir şekilde karşılandı. Öte yandan MHP ve YRP, anketlerde gösterilenin ötesinde bir oy oranına ulaşarak beklentileri aştı. Burada belki tek olumsuz netice BBP açısından gerçekleşti. Zira BBP, seçimlere kendi amblemiyle girme kararı neticesinde herhangi bir vekillik kazanamadı.
Seçim sonuçları AK Parti perspektifinden ele alındığında hem olumlu hem de olumsuz bazı çıktılar olduğunu söylemek mümkün. Bu bağlamda AK Parti, girdiği yedinci genel seçimden de sandıktan birinci çıkmayı başardı. Ancak girdiği bu seçimlerde, ilk genel seçim olan 2002'den bu yana en düşük oy oranını aldı. Dolayısıyla AK Parti açısından seçimler siyah veya beyaz alanda değil, daha çok gri alanda sonuçlandı.
Olumlu sonuçlar
AK Parti, istisnai bir hareket olarak 2002'den bu yana iktidar ve girdiği hiçbir seçimden mağlup ayrılmadı. Kendisi açısından en negatif sonuç doğuran 2019 yerel seçimlerinde dahi Türkiye genelinde yüzde 40'ın üzerinde bir oy oranına ulaşmayı başarmıştı. Dolayısıyla AK Parti, 7 genel seçim, 4 yerel seçim, 3 referandum, 3 cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere toplam 17 seçimde sandıktan galip olarak ayrıldı.
Bu genel seçimde ise AK Parti, istisnai hüviyetlerini sürdürmeyi başardı. Her ne kadar oy oranında ciddi bir düşüş yaşansa da 58 ilde sandıktan birinci, 22 ilde ise ikinci çıktı. Öte yandan diğer 23 ilde birinci gelmeyi başaran partilerden CHP 10, YSP ise 13 ilde birinci oldu. Ayrıca AK Parti, 79 ilde milletvekili çıkarmayı başardı. Bu sayı 2007'de en yüksek seviye olan 80'e çıkmış, Haziran 2015'te ise en düşük seviye olan 76'ya düşmüştü. Dolayısıyla AK Parti, rakipleriyle kıyaslandığında tüm bölgelerde tabanı olan ve vekil çıkarabilen yegane "Türkiye Partisi" olma hüviyetini bu seçimde de sürdürdü.
Bir diğer mesele olarak AK Parti, kazandığı sandalye sayısında da en yakın rakibini ikiye katladı. Zira AK Parti, mecliste 268 sandalye kazanırken, en yakın rakibi CHP ise 169 sandalye kazandı. Ancak bu iki parti, kendi listelerinden seçilen diğer parti vekillerini çıkardığında bu sayı AK Parti'de 264 olurken CHP'de ise 130 olmakta.
AK Parti'ye ait bu çıktılar, hem geçmişteki iktidarlar hem de mevcut rakipleri ile kıyaslandığında pozitif anlamda ayrıştıran istisnai özellikler. Dolayısıyla AK Parti, hala Türkiye'nin her yerinde rekabet edebilen ve tüm sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yapılardan oy almayı başarabilen yegane parti konumunu sürdürmekte. Üstelik bunu, 21 yıllık iktidar yıpranmışlığı, enflasyon ve hayat pahalılığı, 6 Şubat depremleri, pandemi, kuzeyde ve güneyde süren savaş gibi her biri tek başına iktidarları devirebilecek krizlere rağmen başarmakta.
Yerel seçim öncesi son uyarılar
Sonuçların negatif tarafında ise özellikle AK Parti'nin oy oranı ile hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Cumhur İttifakı oy oranı arasındaki makasın daha fazla açılmasından bahsedilebilir. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ne kadar uzunca bir süredir AK Parti'yi yukarı çıkaran temel dinamik olarak ön plana çıksa da aradaki oy makası 2018'de yaklaşık yüzde 10 iken bu seçimde yüzde 15'in üzerine çıktı. Yine benzer bir trendin buna paralel olarak AK Parti ve Cumhur İttifakı arasında da oluştuğunu söylemek mümkün.
Dolayısıyla AK Parti, ilk büyük oy şokunu 7 Haziran 2015 seçimlerinde önceki seçimlere kıyasla yaklaşık 9 puanlık bir düşüşle yaşasa da Kasım seçimlerinde bunu toparlamayı başarmıştı. Ancak 2018 ve 2023 seçimlerinde oy oranlarında art arda yaşanan 7 puanlık düşüş (49,5 - 42,5 - 35,5), negatif anlamda bir trendin göstergesi olarak okunabilir. Dolayısıyla AK Parti'nin özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan olumsuz anlamda ayrışan özelliklerine daha ciddi anlamda odaklanması gerekmekte. Zira aksi bir durumda bu olumsuz ayrışmanın orta ve uzun dönemde parti kurumsallaşması açısından büyük riskler taşıdığı söylenebilir.
Seçim sonuçlarının bir diğer önemli çıktısı, büyükşehirlerde parti adına yaşanan düşüştür. Zira Türkiye genelinde yaşanan AK Parti oy oranlarındaki gerileme, özellikle büyükşehirlerde yerel seçimler adına büyük risk taşımakta. Her ne kadar AK Parti, hala birinci parti konumunu sürdürse de hem Cumhur İttifakı hem de Erdoğan oylarının temelini oluşturması sebebiyle kritik bir öneme sahip. Bu noktada İstanbul ve Ankara gibi kritik illerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iki turda da Kılıçdaroğlu'nun gerisinde kalması oldukça dikkat çekici. Dolayısıyla önümüzdeki yerel seçimlerin 2019'da olduğu gibi bloklar arası bir yarışa dönmesi durumunda AK Parti'nin büyükşehir belediyelerini kazanması için şimdiden kendi önlemlerini alması ve lideri olduğu blokun oylarını bu yerlerde yukarı çekmesi için çalışmalara hemen başlaması gerekmekte.
Buna paralel olarak bir diğer güçlü uyarı, AK Parti'nin geleneksel olarak önde olduğu bazı İstanbul ve Ankara ilçelerinde Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'ı geçmesidir. İstanbul'da Üsküdar, Eyüpsultan, Beyoğlu ve Tuzla, Ankara'da ise Mamak bu konudaki başlıca örneklerdir. Dolayısıyla AK Parti'nin bu bölgelerde değişen toplumsal yapının ihtiyaç ve beklentilerine yeterli cevap üretemediği ve mikro ölçekte acil çalışmalara başlanması gerektiği söylenebilir.
Ancak 2023 seçim sonuçları genel anlamda incelendiğinde AK Parti, genel anlamda gri bir tablo ile karşı karşıya. Partinin sahip olduğu iyi ve istisnai özellikleri hala kendini sonuçlarda göstermekte. Ancak oy oranındaki düşüş, ciddi uyarı ve artık ertelenemez sorunları da içeren bir anlam taşımakta. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda AK Parti, sahip olduğu lider avantajıyla bu sorunları yerel seçim öncesi çözebilecek kapasiteye hala sahip. Zira partinin orta ve uzun vadede sahip olduğu güçlü niteliksel özellik ve başarıyı sürdürebilmesi adına bazı yapısal sorunlarını da çözmesi zorunlu. Fakat seçim sonuçları doğru anlamalı ve karamsarlığa kapılmadan, sahip olduğu güçlü yanlarını öne çıkararak sorunlarına odaklanmalı.