"Mısır Türkiye'yi geçebilir" başlıklı yazım, tahmin ettiğim gibi birçok kimsede zihin konforunu bozdu.
Ne demekti bu, bizde bu iş 1920'lerden, hatta meşrutiyetlerden başlamıştı, oysa Mısır'ın yola çıktığı bugün yıl 2011'di. Kim kimi nasıl geçecekti!?.
Ben, işin odağında "İslam'ın nereye konacağı" sorusu bulunduğunu, Türkiye'de bu konuda hâlâ kafaların karışık olduğunu, oysa Mısır'da böyle bir odak sorun bulunmayabileceğini, Mısır'da, dışarıdan destekli yönetimler gittiğinde, komplekssiz bir yapı kurulabileceğini düşünüyorum.
Bununla birlikte bugün, İslam ülkelerinde bir AK Parti örnekliğinin söz konusu olabileceği kanaatimi paylaşmak isterim.
AK Parti iktidarda bulunmasına rağmen, Türkiye kurulu düzeni, henüz AK Parti'yi yeterince meşrulaştırmış değil. AK Parti, deyim yerindeyse, halkın zoruyla kurulu düzene kendini kabul ettirmiş bulunuyor, kurulu düzeni, bunu kabul edecek hale getirmeye çalışıyor.
AK Parti'nin örnekliği de, İslam ülkelerinde, küresel sistemin şartları içinde İslami zeminden gelen bir siyasi kadronun iktidar imkanını ortaya koyması yönüyle öne çıkıyor.
Küresel düzen İran'ı kendi meşruiyet çerçevesinin dışında görüyor. İran, küresel düzene rağmen varlığını sürdürmeye, bu yüzden de ambargolara maruz kalmaya mecbur bırakılıyor.
Küresel düzen, Filistin'de seçimle gelen Hamas'a henüz hayat hakkı vermek istemiyor. AK Parti yönetimindeki Türkiye, İran ve Hamas konusunda, küresel düzenin iradesi ile çeliştiği için problem çıkıyor.
Cezayir'de küresel düzen, Abbas Medeni'nin seçimle iktidara gelmesi beklenen İslami Selamet Cephesi yerine, askeri diktatoryayı tercih etti.
Küresel düzen, "Ürdün'de, Mısır'da, serbest seçimler olursa, İhvan-ı Müslimin-Radikal İslam iktidara gelir" gerekçesiyle, İslam ülkelerinde, kendi demokrasi ölçülerinden başka ölçüler üretmeye yöneliyor.
Küresel düzen, içerideki uzantıları ile işbirliği yaparak, Refah Partisi'nin iktidarını devirdi.
AK Parti'nin Türkiye'de iktidar olması, hem içe dönük parti politikaları hem de dış ilişkiler itibarıyla küresel düzenin hassasiyetlerinin dikkate alınması ile bağlantılıdır.
Bu, küresel düzene birebir uyum anlamına gelmiyor.
Ama küresel düzenle kafadan çatışma anlamına da gelmiyor.
Artı, AK Parti programı, içeride birebir statüko ile buluşma anlamına gelmediği gibi statüko ile kafa kafaya çarpışma anlamına da gelmiyor.
Evet Türkiye'nin kurulu düzeninin, demokrasi kıstasları itibarıyla bir yığın problemli yanı var. Dünyadaki kurulu düzenin de özellikle İslam ülkelerindeki demokrasi kıstasları açısından bir yığın problemli yanı var.
Türkiye'nin kurulu düzeninin adı demokrasi ama bunun "Türkiye'ye özgü" bir demokrasi olduğu, yani mesela "Batı standartları"na birebir uyum göstermediği, bizzat statükonun hukuki ve inzibati muhafızları tarafından da ifade ediliyor. AK Parti hakkında açılan kapatma davaları ya da Refah'ın kapatılmasının gerekçelerine bakanlar, hatta başörtüsünü yasaklayan Anayasa Mahkemesi kararlarına ve gerekçelerine bakanlar, halk iradesinin her şeyi belirleyemeyeceği notunu çok açık olarak görürler. Dünyadaki kurulu düzenin 30 yıldan beri Mübarek yönetimini koruyup kollaması ise işin öteki boyutudur.
AK Parti bu durumda bir yandan var olmaya çalışıyor, bir yandan sistemi daha da demokratikleştirmeye, özgürlük çerçevesini genişletmeye, kendi varlığına yönelik kuşatmayı aşmaya çalışıyor. Demek ki AK Parti de, ülke şartlarını daha iyi bir demokrasiye yönelterek kendi örnekliğini aşmaya çalışan bir siyasi hareket. Ama reel ülke ve dünya şartlarını da görerek çalışan bir siyasi hareket.
Bence AK Parti'nin İslam coğrafyasında örnekliği, bu "reel ülke ve dünya şartları"nı dikkate alması noktasında olacak.
Çerçeve şu sanıyorum:
-Siz, kendi kişiliğinizde Müslüman olabilirsiniz. İslam'ı yaşamak isteyebilirsiniz. Kurulu düzenin, bu özgürlük çerçevesini en geniş biçimde sağlamasını talep edebilirsiniz. Ama toplumun geneline yönelik bir düzen inşası söz konusu olduğunda, kendinizi dayatmayacaksınız. Herkesin özgürlük alanına saygıyı ilke olarak benimseyeceksiniz.
-Dış ilişkilerde kendi ülkenizin çıkarları tabii ki öncelikli olacak. Ona hiç kimseyi dokundurtmayacaksınız. Ama içinde yaşadığınız coğrafyada, küresel ilişkiler itibarıyla çok çetin bir çıkar mücadelesi olduğunu görecek, bununla kafa kafaya çatışmanın bazen taşınamayacak bedeller ödetebileceğini dikkate alacak, belki uzun vadede bu anormal yapının nasıl "normalleşebileceği"ne kafa yoracak, belki bu coğrafyadaki akraba toplum ilişkilerini sağlıklı hale getirmek için çaba göstereceksiniz vs...
Sanırım İslam ülkelerinde, AK Parti'nin Türkiye'de iktidarda kalabilmesi, AK Parti iktidarında Türkiye'de İslam'ın daha özgür nefes alabilmesi, Batı'ya boyun eğmeden, hatta zaman zaman fahiş hatalarda Batı'ya kafa tutulması, Batı ile onurlu ilişkiler kurabilmesi... İslam dünyasının onur mücadelesinde etkin rol üstlenmesi... AK Parti'yi örnek kılıyor.
Mısır'ı konuşurken, Türkiye'nin bunlar üzerinde de düşünmesi gerektiğine inanıyorum.
BUGÜN