Ersin Çelik / Yeni Şafak
AK Parti’nin İstanbul adayı
Siyaset kulislerinde son günlerin yanıtı en fazla aranan sorusu şu: AK Parti’nin İBB adayı kim olacak? Yerel seçimlere 7 ay var. Ancak bunun son 3 ayı propaganda süreci. AK Parti 2019 yerel seçimlerinde Binali Yıldırım’ın adaylığını aralık ayının son günlerinde açıklamış. Yani seçimlere üç ay kala.
Seçim takvimi seyrine göre, bu durumda AK Parti’nin İstanbul adayını açıklaması için üç aydan fazla bir zaman var. Bu arada 2019 seçimlerinde Binali Yıldırım’ın İBB adayı olacağı tüm kamuoyu tarafından aylar öncesinden konuşuluyordu.
2024 seçimlerinden önce ise kulisler hiç olmadığı kadar hareketli. Çünkü bazı isimler İstanbul’da “boy göstermeye” başladılar. Bir nevi aday adaylığı çalışması yapıyorlar.
Çok sayıda isim gündeme geliyor. Dört kişi hem bazı kamuoyu araştırmalarında hem de kişisel çalışmaları neticesinde ön plana çıkmış görünüyor.
Şu notu düşerek devam edeyim; isimleri bir sıralama üzerine yazmıyorum.
Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve eski Ulaştırma, Çevre ve Şehircilik Bakanı Adil Karaismailoğlu.
Zikredilen isimlerden bir tek Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Ben bakanlığa, sağlığa, işime odaklıyım. Asla gündemimde yok” açıklaması yaptı.
Göksu, Kurum ve Karaismailoğlu ise potansiyel aday adayları ve kamuoyu oluşturmak için çalışıyorlar. Yani İBB’ye talipler.
Kulislerde merak edilen bir soru daha var: “Şu isim son gülerde çok öne çıktı, adaylık için işaret mi almış acaba?”
Bu sorunun yanıtını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyaset yapma biçimi veriyor aslında. Erdoğan, teşkilatta temayül yoklaması, anketler ve isimlerin kamuoyu gücüne önem veriyor. Adayları belirlerken de acele etmiyor. Genellikle de son günlere kadar bekliyor. İsmi anılan, konuşulan isimler de Erdoğan’ın radarına girmek için çalışıyorlar. Bu da gayet normal.
Ancak benim dikkatimi çeken ve probleme dönüşmesi muhtemel bir durum söz konusu. AK Parti içinde başlayan İstanbul’a aday olma yarışı, “ekipler çatışmasına” evrilecekmiş gibi bir hava seziyorum. Potansiyel adayların ekipleri gayet tabii işlerini yapıyorlar. Öne çıkma, gündeme gelme ve konuşulma çabaları rekabeti de beraberinde getiriyor. Fakat rekabet ortamı bir süre sonra “adaycılık” kamplaşmasına dönüşebilir. Bunu gözlemliyorum. Görüştüğüm bazı AK Partililerden de benzer yorumlar aldım. Konuştuğum üst düzey bir AK Partili, “Yarış beklediğimden erken başladı. En azından Genel Merkez kongresinden sonra olur diye düşünüyordum. Arkadaşlarımız İstanbul’u geri almak için çok heyecanlılar. Bu çalışmalar tabanı da hareketlendiriyor. Havaya sokuyor. Ancak enerjimizi de tüketmememiz gerekiyor. Bu tarz süreçlerde doğal olarak beklentiler oluşuyor. Sonrasında da kırılmalar yaşanıyor. Rekabetin ‘daha iyi hizmet’ yarışından çıkmadan yürümesi gerekiyor. Biraz erken başladı. Belirsizlik, kulisler, söylentiler bir sonra yorar. Bu da kaçınılmaz. Cumhurbaşkanımız ve kurmayları bir sorun görürlerse mutlaka müdahale edecektir. Daha etkin propaganda süreci ve teşkilatı motive etmek için İstanbul ve Ankara gibi şehirlerin adayları kasım ayı başında açıklanabilir. Benim beklentim bu yönde” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Ekim’deki Genel Merkez kongresinden sonra yerel seçim çalışmasına yoğunlaşacağı biliniyor. Erdoğan’ın, bir seçim kazanma dehası olarak; İstanbul, Ankara ve Antalya’yı CHP’den geri almak, bunun yanında Eskişehir ve Hatay gibi şehirleri de kazanacak hamleler yapacağından kimsenin şüphesi yok.
28 Mayıs seçimlerinden sonra Altılı Masa’nın dağılması ve CHP’deki iç karışıklığın devam etmesi de yerel seçimlere etki edecek. Muhalefet cephesi büyük bir kırılma yaşıyor. İstanbul, Ankara ve İzmir’in CHP’li belediye başkanları da şimdiden adaylıklarını ilan ederek ön almaya çalışıyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu’na ve CHP Genel Merkezi’ne rağmen açıklanan adaylıklar yeni krizleri de beraberinde getirebilir. AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın böyle de bir avantajı var.
Ancak süreç uzar ve İstanbul ile Ankara aday adayları çok fazla tartışılırsa bir yıpranma da olacaktır. Bunu da Altılı Masa’nın bir türlü açıklanmayan Cumhurbaşkanı adayının muhalefet tabanında yaptığı olumsuz etkinin seçim sürecindeki yansımalarından okumak mümkün.