AK Parti’den Çekilmeyi Durdurmaya İlk Tepki!

Bekir Bozdağ, canlı yayında Suriye'ye müdahale, PKK geri çekilme süreci ve ODTÜ olaylarına ilişkin soruları yanıtladı.

Bozdağ, A Haber televizyonunun canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Suriye'ye yönelik olası operasyon ile ilgili çekinceler olduğunun belirtilmesi üzerine Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Suriye'de kimyasal silah kullanıldığı konusunda kimsenin tereddütü olmadığını ancak kimin kullandığı konusunda farklı iddialar olduğunu, bu durumda da BM'nin hakemliğine ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Bozdağ, "Eğer kongre onayı ya da başka durumlar zamana yayarak bu işi unutturmak için yapılıyorsa bana göre sadece Suriye'de yaşananlar için değil dünyamızın geleceği için de büyük bir yanlışlık yapılıyor demektir" ifadesini kullandı.

Operasyon için BM raporunun beklenmesine gerek olmadığını söyleyen Bozdağ, "Gerçek bu kadar ortadayken, bu gerçeği teyit eden başka gerçekliklerin peşinde koşmak sadece başka insanların ölmesine yardımcı olur, bu işi yapanlara cesaret verir" değerlendirmesinde bulundu. Uluslararası toplum ortak adım atmadığı takdirde, kimyasal silah kullanmak isteyen başka yönetimlerin güç ve cesaret bulacağına işaret eden Bozdağ, insanlığın kırmızı çizgilerinin bir daha çiğnenmemesi için mutlaka adım atılması gerektiğini belirtti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun hükümetin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tavrını "ilkesizlik ve tetikçiliğe hazırlık" olarak değerlendirdiğinin hatırlatılması üzerine ise Bozdağ, şöyle konuştu:

"Kılıçdaroğlu'nu anlamakta zorlanıyorum. Suriye'de yüz binden fazla insan öldürüldü. Sayın Kılıçdaroğlu, orada kan dursun, bir insan ölmesin diye çırpınan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını takdir edip, bunun karşısında da orada kanın akması için her türlü yola başvuran, kendi insanını bombalayan Esad'a dönüp, 'Bu zulme son ver, bu kanı durdur, insanlarını öldürme, insanlarını yaşatmak için yollar ara' demesi lazım. Sayın Kılıçdaroğlu, olayı çarpıtıp kendi siyasetine su getirmek istiyor oradan. Bu, siyasete su taşıma konusu olamaz.

Bir gün olsun Başbakan'a söylediği lafların onda birini Sayın Kılıçdaroğlu, Esad'a ve yönetimine söyledi mi? Ben beklerdim ki onu söylesin. Biz BM'yi göreve çağırırken, barışı tesis için her türlü koalisyon içinde yer alacağımızı söylerken yaptığımız, savaş olsun, kan aksın değil, bu kirli savaş son bulsun diye üzerimize düşeni yapmaktan ibaret. Bir yandan ölümden kaçanlara kucağınızı açacaksınız, ekmeğinizi paylaşacaksınız öte yandan da sizin ana muhalefet partinizin genel başkanı Esad'ın, Esad'ın adamlarının, zalim, kan dökücü bir yönetimin ağzıyla konuşacak? Sayın Kılıçdaroğlu, 'Başbakan'ın elinden kan damlıyor' diyor. Başbakan'ın elinden mi kan damlıyor, onun savunduğu Esad ve yönetiminin elinden mi kan damlıyor? Binden fazla kişiyi Başbakan mı öldürdü, Esad ve yönetimimi öldürdü? Bir ana muhalefet partisinin genel başkanı bu kadar pervasız, bu kadar büyük bir iftirayı nasıl ortaya atabilir?"

Operasyonun ertesinde Suriye'den Türkiye'ye yönelik bir saldırı olması durumunda Türkiye'nin tepkisine ilişkin soruyu da yanıtlayan Bozdağ, ülkenin, vatandaşların güvenlik ve huzurunun korunması için her daim, her türlü olasılığa, senaryoya hazırlıklı olunduğunu vurguladı. Bozdağ, başka bir soru üzerine, Türkiye'nin menfaati ve vatandaşın güvenliği gerektirdiği, başka yol kalmadığı zaman asker de gönderilebileceğini dile getirdi.


"Birisi kötü polisi birisi iyi polisi oynuyor"

PKK'nın sınır dışına çıkışının durduğuna dair çelişkili açıklamalar geldiğinin hatırlatılması ve sınır dışına çıkışın hangi seviyede olduğunun sorulması üzerine Bozdağ, şöyle konuştu:

"Türkiye'de olup biten ne varsa herkesin bir bilgisi olduğu gibi devletin herşeyi gayet iyi bildiğinin bilinmesi lazım. Şu anda, arzu edilen, terör örgütü mensuplarının Türkiye topraklarını tamamen terki tamamlanmış değildir. Öte yandan bu süreç içinde gerek terör örgütü gerek BDP adeta bir rol dağılımı yapmış gibi. Birisi kötü polisi birisi iyi polisi oynuyor. Birisi bir açıklama yapıyor, sert ifadeler kullanıyor. Öbürü 'o manada değil de şöyle demek istedi' diye yumuşatan, tevil eden yaklaşımlar içine giriyor. Bunu, terör örgütü ve BDP'nin kendi kamuoylarına dönük bir taktiği, stratejisi olarak görüyorum. Bunu bilinçli bir şekilde yapıyorlar. Seçim olduğu zaman, barış ortamının olduğu, baskının olmadığı, herkesin huzur ve güvenlik içinde sandığa gittiği bir ortamda, BDP böylesi bir iklimde seçime girerse aleyhine olacağını düşünüyor. O yüzden terör kozunu elinde tutması gerektiği kanaatleri olabilir."

Demokratikleşme konusunu PKK'ya endeksli olarak düşünmediklerini vurgulayan Bozdağ, demokratikleşmenin vatandaşların ihtiyaç ve taleplerine dönük olduğunu dile getirdi. "Hükümetimiz bugüne kadar pek çok demokratikleşme adımı attı. Bunlar, terör örgütü istedi diye mi attı. Hayır" diyen Bozdağ, hükümetin iradesiyle gerçekleşen adımları terör örgütünün kendi lehine çarpıttığını dile getirdi.

Canlı yayın sırasında PKK'dan "Çekilme durduruldu" açıklaması geldiğinin belirtilmesi üzerine de Bozdağ, "Terör örgütünü muhatap alarak konuşmak doğru değil. Terör örgütü ne yapacaksa kendi bileceği bir iştir. Ama Türkiye, kendi yapması gerekenleri yapacaktır. Türkiye, kendi yapması gerekenler içerisinde her türlü alternatife dönük tedbirlerini her zaman almıştır, bundan sonra da almaya devam edecektir. Biz, bu konuda terör bitene kadar çalışmalarımızı, mücadelemizi sürdüreceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

Bozdağ, "Abdullah Öcalan'ın fotoğrafı çekilmiş, ne zaman yayınlanacağına dair tartışma var. Bu fotoğrafın yayınlanması söz konusu mu? Hangi şartlara bağlı" sorusunu da, "Bu konuda bilgim yok. Gazetelerin yazdığı haber o. Ben doğru bir haber olduğu kanaatinde de değilim" diye yanıtladı.


"Küçük bir grubun, üniversiteleri kendilerine mal etme gayreti"

ODTÜ'de başörtülü öğrencilere yönelik sözlü saldırıyla ilgili soruşturmadan bir sonuç çıkıp çıkmadığının sorulması üzerine Bozdağ, üniversitelerin bilim yuvaları olduğunu, radikal örgütlerin arka bahçesi olmadığını ancak ODTÜ'nün bazı örgütlerin ve radikal grupların arka bahçesi haline dönüştürülmek istendiğini söyledi. "Yönetimin de burada ihmali olduğunu düşünüyorum. Yönetim gerekli tedbirleri almış olsa böylesi hadiseler sık sık tekrar etmez" diyen Bozdağ, görüntülerde "ODTÜ'deki diğer yurtlara dönük bir karalama" olduğunun anlaşılmadığını kaydetti.

Bozdağ, "Ben buradan ODTÜ'nün rektörüne de soruyorum, oradaki güvenlik terör gruplarının, radikal sol grupların talimatlarına göre mi yasalara, ODTÜ'nün talimatlarına mı göre hareket ediyor? Onu da bir açıklarlarsa çok memnun oluruz. Başörtüsüyle ilgili olmadığı söyleniyor. Varsayalım ki başörtüsüyle ilgili değil, cemaatle alakalı. 'Cemaat buraya giremez, cemaatçilere burada yer yok'. Bu çirkin bir şey değil mi? Bu yobazlık, gericilik, faşizm değil mi? Siz, kendiniz gibi olanlara 'evet', sizin gibi olmayanlara 'buradan çıkacaksınız, çıkmazsanız güvenlik sizi çıkaracak'. Gerek başörtülü oldukları gerek bir cemaate veya başka bir gruba, başka bir düşünceye, inanca mensup oldukları için herhangi bir grubun Türkiye üniversitelerinden çıkarılmasına biz asla göz yummayız, izin vermeyiz, verdirmeyiz de. Kim bunları yapıyorsa, bu bir eşkiyalıktır, faşizmdir. Bunlar, karşısında mutlaka işleyen bir hukuku bulacaktır. Hukuk işleyecek ve kim yanlış yapıyorsa hukukta karşılığı neyse onu görecektir. Aksi takdirde şehre eşkiyalık inmiş olur, üniversiteler sesi çok çıkan, yumruğu güçlü olanların kontrolüne geçmiş olur" değerlendirmesini yaptı.

Olayla ilgisi olanların münferit bir grup olduğuna ve Türkiye genelinde sadece bir kaç üniversitede bulunduğuna dikkati çeken Bozdağ, "Buralarda kümelenmiş azıcık bir grubun, çok büyük gürültüyle o üniversiteleri kendilerine mal etme gayretidir" dedi.


"Hukuk dışına çıkanlar için karartma uygulanmıyor"

ODTÜ arazisinden geçecek yolu protesto edenlere polisin müdahalesi sırasında çok yakın mesafeden gaz kullandığının belirtilmesi ve polisin bu davranışına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine de Bozdağ, yol çalışmasının ODTÜ yönetimi ve yasaların öngördüğü şekilde devam ettiğini, kamu yararına olan bu işin nihayetlendirileceğini söyledi. Polisin bazı olaylar nedeniyle güç kullanmasında, hukukun öngördüğü sınırlar içinde kalmanın esas olduğunu vurgulayan Bozdağ, bu sınırların aşılması halinde gerekli soruşturma ve tahkikatın yapılacağını dile getirdi.

Eskişehir, İstanbul ve Ankara'da yaşanan olaylarla ilgili soruşturmaların sürdüğünü de anımsatan Bozdağ, "Örneğin Eskişehir'de o kaseti getiren kim? Kaybolduğu iddia edilen kasetin görüntülerini daha sonra incelemeyle ortaya çıkaran kim? Yine yürütme organı çıkardı ortaya. O görüntüler çıkmamış olsa bugün bu tahkikat bu noktaya gelebilir miydi? Ankara'daki hadiseyle ilgili görüntüleri ortaya çıkaran ve yargıya teslim eden de polis. Şu anda hukukun dışına çıkanlar için bir karartma uygulanması asla söz konusu değildir. Eğer böyle bir şey varsa bunlarla ilgili adli tahkikatlar yapılır, yapılıyor" diye konuştu.

 

Haber Haberleri

Mehmet Görmez’den Riyad’daki festival görüntülerine tepki: İslam'ın değerlerine saldırı
Bağdat'taki rehabilitasyon merkezinde 5 bine yakın uyuşturucu bağımlısı tedavi görüyor
Gazze'de 6 ay bombardıman altında yaşayan Salhiya: Bir ayağımız ahirette, bir ayağımız dünyadaydı
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Özgür Özel hakkındaki "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "iftira" soruşturmasında ''yetkisizlik'' kararı