AK Parti’den acil beklentimiz!

Ali İhsan Karahasanoğlu

“Bir partinin oyları ile anayasa değiştirilemez. Hatta iki parti ile de bu iş olmaz. Tüm partiler uzlaşmalı” diyerek Anayasa değişikliğini sürüncemede bırakanlar, 12 Haziran seçimleri ile büyük bir sevinç yaşamış olmalılar.

Niye?

Çünkü öyle bir meclis oluştu ki, bu partilerin tamamının bir noktada uzlaşması, nerede ise imkansız.

Dolayısı ile anayasanın değişmesi de imkansız.

CHP’yi de memnun etmeniz gerekecek, MHP’yi de..

Hatta BDP’yi de.

Haydi buyrun memnun edin, bakalım.

Memnun edebilirseniz.

Anayasa değişikliklerinin gerçekleştirilmesi veya sıfırdan yeni bir anayasa yapılmasının geniş uzlaşma ile olması gerektiği konusuna ben de katılırım ama..

Anayasanın ilk hali, toplumsal uzlaşma ile çıkarılmış olsaydı, “Değişmesi de öyle olsun” diye ısrarcı olurdum.

Ama anayasanın ilk hali, darbecilerin dayatması ile kabul edilmiş. Şimdi onu değiştirmek için, niye toplumsal uzlaşma arayacağız ki?

% 47 oy almış siyasi partinin oyları ile pekala değişebilirdi.

Beğenmeyenler, daha fazla oyu alır, sonraki seçimde kendilerine göre değiştirirlerdi.

Ama olmadı.

Darbe anayasasının kısmen değişmesine imkan verdiler.

Esaslı noktalardaki ciddi değişiklikler, ancak halkoyundan sonra yürürlüğe girdi.

Bu değişiklikler ile yetinmeyen iktidar, yeni değişiklikler hatta kökten yepyeni bir değişiklik yapılması vaadi ile 12 Haziran seçimlerine girdi.

İktidar partisi “Yepyeni bir anayasa” dedi.

Muhalefetteki; “Devleti kuruluş felsefesinden uzaklaştıracaklar” dedi, itiraz etti.

Diğer muhalefetteki, “Yeni anayasa ile ülkeyi bölecekler. Biz mutlaka Meclis’te olmalıyız” dedi.
Öbürü, “Kürtleri yok saymak istiyorlar, biz çok güçlü olarak Meclis’te olmalıyız” dedi.

Sonuçta Meclis’in yeni tablosu karşımıza çıktı..

Haydi görelim bakalım, anayasa nasıl değişecekmiş.

Ben değişebileceğine, hiç ihtimal vermiyorum...

12 Haziran’dan önce halkoyu ile değişen anayasa, artık halkoyu ile dahi değişemez. Çünkü milletvekili dağılımı, buna imkan vermiyor.

O halde, eski anayasa ile yola devam.

YÖK de devam edecek..

12 Eylül kalıntısı diğer kurumlar da..

Burada, AK Parti’ye büyük görev düşüyor..

Anayasa değişikliği gerektirmeyen, tabanının istediği uygulamalar, bir an önce hayata geçirilmeli..

Ne gibi mesela?

İmam Hatip liselerinin orta kısımlarının açılması gibi..

Bunun için, kesintisiz zorunlu eğitim yasasını değiştirirsiniz, olur biter.

Tek başınıza da yapabilirsiniz..

MHP ile de..

Hatta seçim öncesi İHL yurtlarını yakma girişiminde bulunan BDP’lilere de bir şans verirsiniz.. Bakalım, o girişimlerden özür babında böyle bir değişikliğe destek verecekler mi? Yoksa “Biz zaten İHL’ye karşıyız. Lisesine de, orta kısmına da” mı diyecekler?.

Yapılacak iş çok basit..

“Zorunlu eğitim 8 yıldır. İlk 5 yılı tamamlayan öğrenciler, sonraki 3 yıllık zorunlu eğitimi, meslek liselerinde de sürdürebilirler” dersiniz, olur biter..

Bu ülkenin insanları, kendi ülkelerinde çocuklarına dinlerini öğretemez durumdan kurtulurlar..

AK Parti bu görevini savsaklar mı?

Savsaklamamalarını umut ederim de.

Savsaklamaları halinde de, kendileri nasıl “muhtar bile olamaz”den bugünkü konuma geldilerse, yarın başka partilerin de, “Bunlardan bir şey olmaz” noktasından, AK Parti’yi tarihte bırakacak noktaya gelebileceklerini hatırlatalım..

AK Parti’yi bu noktaya getiren, İHL’lere yapılan haksızlıklardır. Katsayı zulmüdür. Başörtü yasağıdır.

Başörtü yasağı kısmen çözümlense de, katsayı zulmü kısmen düzeltilse de, İHL’lerin orta kısımları, henüz çözümlenmemiştir.

AK Parti’ye düşen görev, İHL’lerin orta kısımlarını da, hemen bu öğretim yılına yetişecek şekilde açmaktır..

İnşaallah diyerek, yazımızı noktalayalım..

YENİ AKİT