HAKSÖZ-HABER
İhsan Dağı’nın Ortadoğu intifadaları başladığından bu yana özellikle İslamcılık ve AK Parti özelinde yazdığı yazılar liberallerin AK Parti algıları hatta nostaljileri kadar toplumu okuma konusunda içine düştükleri sığlığı gösteriyor.
Kabul edelim toplumda bir siyasal hareketlilik ve siyasal kırılma var. Fakat bunun güçlendireceği merkez hareketlilerin ne olduğu konusunda elimizde sarih bir bilgi yok. İhsan Dağı, bugün Zaman gazetesinde yazdığı yazıyı şu cümlelerle bitirmiş: “Gezi Parkı olayları, sanılanın aksine marjinal grupları değil siyasette diyalogu, katılımı, hoşgörüyü savunan ‘merkez’ hareketleri güçlendirecek. Hem ‘fiili şiddet’ hem de ‘söylemsel şiddet’ kullananlar ise ‘marjinalleşecek’.”
Sormak gerekir herhalde buradaki diyalog, katılım ve hoşgörüden mürekkep merkez hareketlerin aktörleri kimlerdir? Söylemsel şiddete liberallerin kullandıkları tartışmasına dahi müsaade edilmeyen kavramlar da dahil mi? Yoksa bunlar nötr olarak mı kabul ediliyor?
Öte yandan İhsan Dağı birkaç yazısında sürekli merkez sağ seçmenin AK Parti’den korkup kaçacağını ifade ediyor: “AK Parti seçmeni arasında dindar-muhafazakar kesimler kadar ‘laik’ bir toplumsal kesit de var. Bunlara ‘geleneksel merkez sağ’ seçmen diyebiliriz. Yani, Başbakan’ın Menderes-Özal vurgusu boşuna değil. Tabanında böyle bir kitle mevcut. Bu nedenle merkezden uzaklaşan, söylem ve politikalarıyla ‘milli görüş’ çizgisine kaymış görüntü veren bir AK Parti kendini konumlandırdığı yeri kaybeder. Her ne kadar ‘İslamcı çizgi’ bundan memnun olsa da...”
Daha Başbakan’ın Menderes Özal vurgusunun temel sebebini anlamayan Dağı’nın yapması gereken ilk iş bir başka AK Parti muhalifi Yüksel Taşkın’ın “AKP Devri” kitabında yapmış olduğu analizlerini okumak ve düşünmek olmalı. Artık klasik merkez sağ seçmen yok ortada. Üstelik Dağı’nın sözünü ettiği oranda seküler bir merkez sağ seçmenden de söz edemeyeceğimiz günlerde yaşıyoruz. Eleştirilmesi gereken pek çok icraatı bulunan AK Parti’yi ve toplumu sadece bu dil üzerinden okumak ve eleştirmek yeni bir pozitivizm üretiyor aslında. Sürekli emir kipinde liberal kavramları zikredip durmak toplumsalı anlama konusunda kayda değer bir katkı sunmuyor.