AKParti'yi kapatma davasının görülmesinin OYBİRLİĞİYLE, Cumhurbaşkanımız'ı kapatma davasının OY ÇOKLUĞUYLA kabul edildiği gün, Bir Bilen tarafından da yetiştirilmenin uçsuz bucaksız topaçlama pratiğiyle olsa gerek, Herşeyibilen Berkan şu mealde bi yazı kaleme aldı/alabildi.
"Boş beklentiler/duygulara kapılanlar; e, kıçüstü de oturabilirler." Böyle 'nezaketsiz' bir dille diil tabii ki. O benim şahsi nezaketsizliğim.
Bİ TAKIM (meğer) 'Kapatma Davası açılmayacak!' nafile umutlarıyla oyalamış kendini. Etrafını.
Hemen herkes hemfikirdi oysa (benim algıladığım kadarıyla) davanın açılacağına dair.
Zira bu bir: Kemalistlerin Milli Birlik ve Beraberlik Davası!
Bu bir Laikçi Sivil Elit'in 'Artık Askeriyemiz'e İşşş Düşürmeyelim; Elimizde Yargı DA Var', 'Demokrasiyi İttir Etme Helvamızı Biz Kotaralım' kırmızı başlıklı bozkurtların Varolma Davası!
E-muhtıranın akabinde çevrilen '367 Kararı' numerolarının devamı. Yargıdan Darbe! Askeri olmadığı için 'kanuni'. Çok daha 'şık'. 'Güvenilir'. 'Beğenilir'. 'Tasvip edilir' olması gereken bir Darbe Modeli.
Demokrasi'ye kast etme!!nin Son Şekli.
Çarşamba günkü yazısını ise HER NE KADAR davanın 'absürdlüğünü' ucundan bucağından teslim etse de, (ona kalırsa BU bir ifade özgürlüğü davası) yine bir Cehalet Örneği'ni işaret ederek bitirmeye adamış İsmet Herşeyibilen.
Savcı başkaymış, Mahkeme başka! Şimdi tabii Yüce Mahkeme bambaşka bi şeyle dikilebilirmiş Halk'ın karşısına. (Diyelim: tırnak kesmece? Ödeneğinden AK Parti'yi men etmece?)
Hayır! Onu söylemiyor. Şöyle yazıyor İ. Berkan: "Mahkeme başka savcı başka diyemiyorsunuz, AKP ve taraftarları bu iki kurumu tek görme, 'düşman kamp' olarak görme eğiliminde. Madem 'düşman' böyle bir karar aldı, o zaman ben de Anayasa'yı değiştirir, parti kapatmayı zorlaştırır, HATTA kendi davamı da düşürürüm diye düşünmeye başlıyor AKP."
İşte maazallah AK Parti'nin Yüce Yargımız'a 'İşte kuzu kuzu geldim/Kapandım dizlerine' dememe- kaderine boyun eğmeme (ve herrr türlü daha fazla cezayı/yasaklamayı/kapatmayı maalesef HAK EDECEK) Girişim İhtimalleri'ne karşılık Mazbut Demokrat Berkan, gardını aıyor.
l Bi kere hop cahil hemşerim: Savcı başka. Mahkeme bambam başka!
Yahu E.Özkök DAHİ 'oybirliği'nden duyduğu bir nevi düşkırıklığı/iki nevi tedirginliği ifade etmek durumunda kaldı.
Köşe köşe.
Mehmet Barlas "Ben Savcı'ya 'Şu iddianameyi sıkı doku da az biraz, öyle yeniden getir karşımıza bakalım' diye geri yollarlar sanıyordum" dedi. Hüsranlı Tosbağa bakışlarıyla ana haberlerinde.
Raportör Osman Can DAHİ elini CMUK'a koyup/Hukuk Adamlığına kıyamayıp böyle bir ihtimali sunmuştu, raporuna koymuştu: "Bakın bu yol da mevcut" (bu ne biçim iddianamedir- anlamadım hiç)e getirmişti! Bana kalır ise.
Eğer sen 'iddianameni' gazete kupür dantellerinden Büyük Ortadoğu Projesi'ne, o konuşmadan bu şiire; delillendirmeni handiyse gayretkeş bir ortaöğrenim öğrencisinin 'doktora tezi' zannederek dellenmelerine, indirgeyebiliyorsan-
Zımbır zımbır 1 iddianameyi "Harbiden, Kapatma Davası'na bakmamızı gerektirecek koşullar ferah fücur oluşmuş" diye OY BİRLİĞİYLE kabul ettirebiliyorsan cümlemizin beklediği üzere-
Herrşeyibilenler'in "Aa, Savcı başkadır, Mahkeme bambaşka: dur bakalım bir-iki otur yerine! Onca parti kapatılmış ülkende, ben gibi mazbut/makul/senin hatalarından ötürü teessüfler içinde (esas şimdi) ümitkâr; kapatılmama ihtimalini BEKLE!" yollu esasında 'nonexistent' yazılar savurmalar uzaya, mantıklıdır. İşlevseldir. Beklenir. Bu kucaklayıcılık, Laik Duyargalılıklar'ı DA onlara kalırsa gereklidir.
Milliyet Gazetesi ififtiharlar içinde "İddianame(miz)de bizden ne biçim faydalanıldı/İşte biz böyle fayideli eserlerin New York Times'ıyız" diye diye övünürken- 'That's what friends are for?' çalıyor fonda. (To 'execute' the bosses' orders- diye mısra ekliim.)
Diyelim yine O Bitmeyen 'Ne kadar hakiki demokratsınız' sınavlarından birine tâbi tutulduğumuz bu günlerde, 'Makûl. İtidalli. Mazbut. Ve fakat Ordinaryüs Görücü' olarak kendi kendine gazz verenler, Hasan Cemâl'in tırnağı kadar olamıyorlar.
"Hasan Ağğbi- Neden yetiştiremedin ki bunları? Beş kardeşin beşi bir mi?" (Şahsi soru).
Adam işte 'Once a democrat. Always a democrat.' Rüzgârın Gülü olmuyor hiçbir zaman. Demokrat Kıblesi var. Hakiki Vicdan sahibi.
"Amerika filan zebellah gibi başımızda. Ulusal (Kisveci) Askeri Darbeler/Elitist Güzellikler İhtimallerimizi, bu Ayışığı/Sarıkızcılar çok feci harcadılar. E, elimizde gül gibi (kokan) yargımız, Altın Kemalist (vuruş) savcı, hâkim çocuklarımız var. Bunların cümlesine KANUNEN EL KOYALIM/ihtimallerini kapatalım! Cahil cühelânın tercihiyle, Kemalist Cumhuriyetimiz'e zehirli sarmaşıklananların kökünü (getir yavrum, ordan çamaşır suyunu) kurutalım" GÜNLERİNDE-
Milli Birlik Beraberlik Çamaşır Suyu Günlerimiz'de yani "Valla AKP de beni onları desteklemeye zorlamasın. 'O kadarmış senin demokratlığın yani' hiç mi hiç yapmasın. Hür doğdum hür topaçlarım. Kaliteliyim. Ön ve arka görülüyüm. Çıkar böyle mutedil, doğru yolu da şakır şakır gösteririm. Fikrimi de ayrıntılara dolan dolan beyan etmiş GİBİ yaparım ağbicim"in TAM EN DOĞRU ZAMANI olarak 'okuyorsan' uzay dürbününle ortamlamayı- Bunun 'nesnellik', 'öncelik sıralaması', 'derin görüşlülük' olduğunu VARsayıyorsan-
"Yeri gelir: Jakobenim. Yeri gelir: liberalim. Her an gelir: uyarırım. Yeri gelir: evrimciyim. Yeri gelir: koltuğumdan devrimciyim. Kâh inerim yeryüzüne bakarım iddianamenin bezeliğine. Kâh çıkarım gökyüzüne; e madem makulüm, mazbutum, itidal/aklıselim/sabırsabır sahibiyim, nasihatlerimi çakarım-"
Edalarındaysan yani oxymoron kardeşim, çeyrekarası demokrat ve fakat iş İktidar Savaşı'na gelince Seçilenler'le Atananlar'ın; Sırasını Bekleyenler'le (Sezer'den onca sene)
Halk Oylarıyla 'Tepemize Buyuranlar'ın-
Ortaya Bir Bilgecan Topçuluğun, bende Sinir Dalgalanması yaratıyor. Geçtim tutmazlığından, ilmezliğinden, biçeriksizliğinden-
Olmuyor. Demokrasi, eşitini bulmuyor. Senin sayende DE rüştünü ispatlayamıyor. Vesayet davası, oy birliğiyle kabul edildi işte.
Seni pseudo-öncelikler listen, ayıplı kaçıyor. 'Önce laiklik' diye birinci sıradan girilmez. ÖNCE DEMOKRASİ! Demokrasinin her yerinde bu, böyle-
Radikal gazetesi