Ailede gençlerle iletişim

Süleyman Gülek, aile içinde iletişimin önemine dikkat çekerken özellikle genç yaşta insanlarla kurulacak diyaloğun nasıl olması gerektiğini inceliyor.

Süleyman Gülek / Yeni Akit

Ailede gençlerle iletişim

Ailede ergene yöneltilen farklı davranışlar, ergenin dengesizlik ve kararsızlığını arttırır. Mesela, bir gün: ‘Sen daha çocuksun, bunu bilmezsin’ diyen anne-babanın bir başka gün: ‘Kocaman adam oldun, hâlâ bilemiyorsun’ şeklindeki suçlaması, genci dengesizliğe iter.

Gence belli sınırlar içinde özgürlük ve serbestlik tanımak gerekir. Sınırlar ebeveynler tarafından belirlenmelidir; ancak o sınırlar içinde seçenekler sunulabilir ve seçim hakkı ve esnekliği gence bırakılabilir. Böylelikle çerçevesi belli, kontrollü bir alanda gence karar verme, seçim yapma, deneme-yanılma ve sorumluluk alma gibi şahsiyet gelişimi açısından önemli becerileri kazanmasına zemin hazırlanmış, katkı sağlanmış olur.

Anne-baba, genci hiçbir zaman başkalarının yanında eleştirmemeli, küçük düşürmemeli, alay etmemeli ve davranışları başkalarınınkiyle karşılaştırılmamalıdır. Genci, ufak tefek hatalarından dolayı azarlamamalı ve yaptığı yanlışlardan dolayı onu tehdit etmemeli, bağırmamalı, korkutmamalı ve güç gösterisinde asla bulunmamalıdır. “Görürsün el mi yaman, bey mi yaman? Bakalım kimin dediği olacak?” gibi bu tür davranışlardan, baskılardan kaçınmak gerekir.

Gençlerin hiç sevmediği şey nasihat dinlemektir. Aksine anne ve babalar da bol bol nasihat etmek isterler. Anne-baba ile genç arasında iletişim hayati derecede önem ve anlam kazanır. Çatışma yerine, işbirliği ve iletişim kurabilmek çok önemlidir. Ergen gence karşı aşırı koruyucu, müdahaleci ve yumuşak ya da aşırı katı, otoriter ve baskıcı olmamalı. Aşırı yumuşak ya da aşırı sert davranışların psikolojik ve ahlâkî sonuçları hiç arzu etmediğimiz biçimde gerçekleşebilir. Her şeyde olduğu gibi, bu konuda da ‘denge’ çok önemlidir.

Anne-baba, ergenlik çağında vermek istediği bilgileri bir çocuğa verircesine davranmaktan vazgeçip, geçiş döneminin zorluklarını yaşamakta olan bir gence “rehberlik” etmek” şeklinde olmalıdır. Yani artık hedef, gence bir şeyler öğretmek değil, “onun kendisinin bir şeyler öğrenmesine” yardımcı olmak hedef olmalıdır. Ya da amaç, belli sorunları ona gösterip çözümlerini yine ona öğretmek değil, kendinin çözümler bulmasına yardımcı olmaktır.

Gençlerin sağlıklı gelişmesi için onlarla sürekli iletişim halinde olmak, psikolojilerini bilmek ve kişiliklerine saygı göstermek gereklidir. Böyle davranılmadığında gençler ile erişkinler arasında çatışma başlar. Gençlerle erişkinler arasında zaman zaman kuşak çatışması yaşanmaktadır. Ergenlik çağındaki bir gence ailesinin yapabileceği en büyük yardım; onu anlamak, sorunları konusunda yanında olduğunu hissettirebilmektir. Ancak, ne var ki bu dönemde anne-baba ile genç arasındaki birtakım problemler çıkmaktadır. Problemlerin çözümü ise ebeveyn ile ergen arasında etkili ve sağlıklı iletişim kurulmasından geçmektedir.

Kuşak çatışmasının olumsuz ve sağlıksız boyutlara kadar erişmesini önlemek, sağlıklı ve iyi bir iletişim yoluyla gerçekleşir. Olumlu bir iletişim ortamının olduğu ailelerde, aile bireyleri birbirini anlar, olduğu gibi kabul eder, hiçbir koşula bağlı olmaksızın sever ve birbirlerine güvenirler. Böyle bir ortamda yetişen genç, sevildiğini, kendisine güven duyulduğunu, anlaşıldığını bilir, bu da ona güç verir, huzur verir.

İletişimin sağlıklı olması için, öncelikle anne ve babanın yerine getirmesi gereken hususlar şunlardır:

1. Gence sevgi ve saygı gösterilmelidir. 

2. Gençlik çağına özgü biyolojik, ruhsal ve toplumsal değişme ve gelişmeleri, bunların gencin davranışına ne biçimde yansıdığını bilip tanımak, gençlik çağının fırtınalı ve zor olduğunu göz önünde tutmak gerekir.

3. Gencin duygu ve davranışlarındaki hızlı değişiklikler karşısında serinkanlı olmalı, kırıcı, sert ve yıkıcı davranışlardan kaçınılmalıdır.

4. Genci denetlemek, engellemek ya da ödün, ödül vermek için tutarlı davranmak gerekir. Bazen ödüle değer bulduğumuz bir davranışı başka bir zaman kötüleyip, eleştirip, yermekten kaçınmak gerekir. 

5. Gencin yaşamına, giyinmesi ve süslenmesine ilişkin karar alırken; onun düşünce ve önerilerine belli ölçüler içerisinde anlayış ve saygı göstermek gerekir. 

6. Aile ve evle ilgili konularda ve sorunlarında gencin de fikri alınmalı, onunla konuşup tartışmaktan kaçınılmamalıdır. Onları yıldırarak ve korkutarak kendimizden uzaklaştırmamalıyız.

7. Konuşma ve tartışmalar sırasında gencin doğru düşündüğü, gerçeği bulup söylediği durumlarda ona hak verilmeli, düşünce ve önerisini gerçekleştirmek için yardımcı olunmalıdır.

8. Gencin tutumu ve davranışlarına yön verirken, “benim gençliğimde…” diye-başlayan konuşma ve öğütlerden kaçınılmalıdır.

9. Gence bol bol öğüt vermek ve tavsiyede bulunmak yerine örnek davranışlar yaparak göstermek daha olumlu sonuçlar ortaya çıkaracaktır.

Gençler de, sağlıklı iletişim için şunlara dikkat etmelidir: 

1. Gençler, gelişme ve değişme çağında olduklarını, bu çağın kendi davranışlarını çeşitli yönlerden etkileyeceğini ve onları bazı olumsuzluklara sürükleyebileceğini bilmelidirler. 

2. Genç insanlar, “Gençler bilseydi, yaşlılar yapabilseydi” deyimine uygun olarak anne-baba ve yetişkin nesil ile iletişim kurmaya çalışmalıdır.

3. Bütün amaç, beklenti ve isteklerimizin hemen o anda tümüyle gerçekleşmeyeceğini bilmelisiniz.

4. Her yerde ve her zaman yetişkinlerden öğrenmemiz gereken bilgiler ve tecrübeler olduğunu kabul etmelisiniz.

5. Konuşma ve tartışmalarınızda kırıcı ve sert olmaktan kesinlikle kaçınmalısınız.

6. Engeller, zorluklar, sorunlar karşısında size yardımcı ve destek olacak ve yardımcı olacak insanların anneniz, babanız ve diğer yetişkin neslin olacağını unutmayınız. 

7. Eşya ve olaylara yaklaşımınızı anneniz, babanız ve diğer yetişkin nesil ile istişare etmekten ve onlara danışmaktan sakın çekinmeyiniz.

Sonuç olarak, her ailede az veya çok diyalog aksamaları olabilmesine rağmen, manevî değerlerin ön plânda olduğu, inanç, ibadet ve güzel ahlaka önem veren ailelerde, vahim problemler daha az yaşanır. Sağlıklı bir manevî temeli olan insanlar kendisi ile barışık, insan ilişkileri olumlu ve kuvvetli saygılı bireyler olarak yetişirler ve böylece mutlu, huzurlu bir yaşantı içerisinde olurlar.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!