Program, yapılan faaliyetlerin özetini içeren sine vizyon gösterimi ile başladı. Sine vizyon sonrasında söz alan AID (Alliance of International Doctors-Uluslararası Doktorlar Birliği) başkan yardımcısı Prof. Dr. Murat Elevli selamlama konuşmasını yaptı. Konuşmasında şunlara değindi:
“Dünya genelindeki insani yardım faaliyetlerine baktığımızda, kuruluşların bir kısmının insani yardım yerine istihbarat işlerini öncelediğini, bir kısmının ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını ve özellikle kültürlerini düşünmeden yardım malzemeleri götürerek israfa neden olduklarını gördük. BM ise maliyeti yüksek aracılarla çalışarak yardım hizmetlerinin seyrini değiştirmekte. Biz bunlardan beri durarak, din-dil-ırk ayrımı yapmaksızın Rabbimizin karşısına geçtiğimizde “elimizden gelen buydu Ya Rabbi” demek istiyoruz. Yoksa tüm sağlık sorunlarına yetişmemiz imkansızdır. Dernek olarak ümmetin ve tüm insanlığın sorunlarıyla ilgilenmekteyiz. En çok muhtaç olduğumuz şey duadır.”
Kimliğimiz Net Olmalı
Daha sonra söz İHH genel başkanı Bülent Yıldırım’a verildi. Yıldırım İHH’nın kuruluş sürecinden bahsederek başladığı konuşmasında şunlara değindi:
“Müslüman coğrafyaları yakan savaşların ilk başladığı yıllarda böyle kuruluşlarımızın olmamasının büyük sıkıntılarını çektik. Yurt dışındaki mazlumlara yardım için tek bir doktor bulamadığımız zamanları bilirim. Hamdolsun bugün bırakın sakin bölgelerdeki mazlumlara yardım göndermeyi, savaş alanlarının en kritik bölgelerine gönüllüler gönderebilmekteyiz. Amacımız sadece duyurmak ve doyurmak değil, hizmet götürmekte olmuştur. Bugün bunu başarmamızın en temel nedeni, kimliğimizi saklamamamız olmuştur. Kimliğimizin netliğinden dolayı sol, sağ görüşlü, Yahudi ve hrıstiyan gönüllülerimiz olmuştur. Allah’tan ayrım yapmaksızın her yere ulaşabilmemizi nasip etmesini diliyorum.”
AİD bir ümmet projesidir
Son sözü alan AID başkanı Mevlit Yurtseven, kısa bir süre önce sadece bir fikir olan tıbbi yardım derneğinin bugün gerçek olduğunu ve en önemli kazançlarının sadece Allah rızası gözeterek yola çıkan insanlarla tanışmak olduğunu belirttikten sonra, şunlara değindi:
AİD tıbbi yardım derneği olarak kuruldu ve çalışmalarımızı bu yönde sürdürmeye devam edeceğiz. AİD bir ümmet projesidir. Ümmet kavramını bütün mazlum ve masumları içine alacak şekilde yeniden tanımlayarak yeni bir başlangıç yapmak zorundayız. Bize ihtiyaç duyulan her yere ulaşmanın yolunu araştırmak, bir yol bulmak, eğer bulamazsak bir yol yapmak üzerimizde bir görevdir. İyilik değil hizmet, acımak değil merhamet diyerek devam etmeliyiz.
Öncelikli görevimiz şahitliktir. Zamana şahitlik edeceğiz. Olaylar bizim için gazete veya televizyon haberi olmaktan çıkıp bizzat yaşadığımız an olmalı ki yaşananları anlatıp vicdanları harekete geçirelim ve bir daha asla diyerek yeni çalışmalar başlatalım. Mazlumların sesi olalım. Mesleklerimiz ve konumlarımız itibarı ile bu şahitlik önemlidir.
Açık söylemek gerekirse biz daha yolun başlangıcında bile değiliz. Maalesef Türkiye’den özellikle tıbbi yardım kuruluşları olarak sağlık taraması ve kısa süreli medikal kamplar dışında ciddi bir faaliyet görülmemektedir. Burada İHH tarafından gerçekleştirilen Afrika’da 100.000 katarakt kampanyasını hariç tutuyorum. Ulaşılan 60.000 rakamı ile dünyadaki tek örnektir. Bugün Afganistan’dan Mali’ye bizim olan yerlerde bizden olmayanlar faaliyet gösterirken biz yokuz.
Evcil Hayvanlar, İnsanlardan Daha Değerli Görülmekte
Bütün teknolojik ve bilimsel gelişmelere rağmen dünya hala eski dünyadır. Üstelik krizler daha yıkıcı ve dramatik sonuçlanmaktadır. Artan üretim ve ticaret hacmine rağmen dünya nüfusunun yarısı günde 2 dolarla geçinmek zorundadır. Artan gıda üretimine rağmen açlık ve yetersiz beslenme yoksulları vurmakta her yıl dünyada ki 5 yaş altı çocukların ¼ ü yetersiz beslenmeden ölmektedir.
HIV için milyonlarca dolar fon ayıran dünya sıtma için sessizdir. Afrika da 5 yaş altı çocuklar da ikinci ölüm nedeni olan sıtma için yıllık 3 milyar dolarlık bir harcama gerekirken Avrupa da evcil hayvanlar için yıllık 45 milyar dolar harcanmaktadır. Dünya genelinde 1 milyar insan temiz sudan yoksundur. Gelir dağılımı adaletsizdir ve dünya kaynakları azgın bir azınlığın refahı için sorumsuzca tüketilmektedir. Bu adil olmayan zulüm düzeninde en çok etkilenen İslam coğrafyasıdır ve dünyanın en fakir ülkeleri bizim ülkelerimizdir.
Suriye…
Bugün dünya üzerindeki sıcak çatışmaların tamamı İslam coğrafyasında devam etmektedir. Gerek yabancı işgal kuvvetleri ile yapılan savaşlar gerekse iç savaş şeklinde olan silahlı çatışmalarda en büyük zararı siviller görmekte. Zaten yetersiz olan insani ve fiziksel alt yapılar tamamen yok olmakta ortaya onulmaz bir biçimde dramatik sonuçlar çıkmaktadır. Yetimler, dullar, sakatlar karşımıza sosyal bir sorun olarak kalmaktadır.
Yıllarca halklarını zulümle idare edenler kendilerinden öncekilerin gittiği gibi gitme vakitleri geldiğinde yakarak ve yıkarak gitmekte kendi halklarına işgal ordularının yapamayacağı bir vahşetle saldırmaktadırlar. Özellikle hemen güneyimizde Suriye halkının başlarında ki zalim yöneticilere karşı başlattığı direniş bana yar olmayan kimseye yar olmasın mantığı ile büyük bir vahşetle karşılık bulmuştur. Bu sebeple önümüzdeki dönemin hatta dönemlerin en önemli gündemi ve çalışma alanı Suriye olacaktır. 45 yıllık zulüm ve firavun düzenine isyan edip kıyam eden Suriyeli kardeşlerimize bugün olduğu gibi yarında yardım ve destek vermeye devam edeceğiz. Onbinlerce ölü, yüzbinlerce yaralı ve yıkılmış harap olmuş bir ülkede yapacağımız çok şey var. Yaşananların insani boyutuna dikkat çekmek ve gündem oluşturmak öncelikli yapmamız gerekenlerdir. Hem bugün hem de savaş sonrasında sürdüreceğimiz projeler hazırlamalı ve gerçekleştirmeliyiz. Yapılacak her şeyin bir anlamı ve karşılığı olduğunu unutmayalım.
Çok fazla siyasi komplo teorileri üretmek mümkündür ama gerçekte olan nehir yatağını araması taşların yerine oturmasıdır. 1. Dünya savaşı sonrasında kanla çizilen sınırların tekrar doğal ve tarihi gerçeklere uygun olarak aslına dönmesidir.
Sonuç olarak bütün kuşatılmışlığımıza ve kısıtlarımıza rağmen yapacak çok şeyimiz var. Güvercin misali İbrahim’in ateşine bir yudum su taşıyoruz amacımız tarafımız ve dostluğumuz belli olsun. Unutmayın ki biz yapmazsak kimse yapmayacak beklersek ancak kendi hesabımızı zorlaştırırız. O insanların bir sahibi var ve onlara başkalarının eliyle yardımını ulaştır, biz sadece o şereften mahrum kalırız.”
…
Konuşmalarından ardından Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen gönüllülere söz verilerek, gelecekte yapılacaklara dair düşünceler alındı. Tüm gönüllülerin ortak düşüncesi olan bilgi ve birikim paylaşımlarına dönük eğitim faaliyetlerinin yaygınlaştırılmasının en önemli hedef olarak belirlenmesi kararlaştırıldı. Bunun yanı sıra devam eden faaliyetlerin artırılarak devamı üzerinde ortak karara varıldı.
Yapılan ve yakın zamanda yapılacak olan faaliyetler:
· Yetimlere destek çalışmaları
· 2011 Kenya Daadab saha çalışması
· Uganda da sıtmaya karşı ilaçlı cibinlik dağıtımı ve sağlık merkezi projesi
· Kenya’da ilaçlı cibinlik dağıtımı
· Bosna ziyareti ve kadın sağlığı merkezi çalışması
· Arakan’da sağlık taraması
· Arnavutluk, Makedonya, Tunus ve Arakan’da toplu sünnet faaliyetleri
· Moritanya’da sağlık taraması
· Somaliland da ebe eğitim programı
· Suriye’de ilaç, kıyafet ve hijyenik malzeme dağıtımı. Sağlık taramaları ve daha birçok çalışma.
· Gazze saldırılarında ilaç yardımı ve doktor desteği.
· İstanbul HELP kurs
· Mogadişu da Benadir Üniversitesi ile birlikte 5 günlük bir eğitim programı (Haziran ayı içerisinde)
Benim olmadığım yerde kimse yoktur düsturuyla hareket eden AID gönüllüleri ve destekçileri, bu küresel hizmeti halka halka büyüterek sürdürme kararlılığı taşımaktadır.
Tanıtım filmi: