Ahraruş Şam Lideri Ebu Cabir İle Röportaj

Timetürk'ten Furkan Azeri, Suriye'nin en büyük silahlı gruplarından Ahrar'uş Şam İslam Hareketi'nin lideri Ebu Cabir ile bir söyleşi gerçekleştirdi. İşte pek çok farklı konuda sorulara Ebu Cabir'in verdiği yanıtlar...

Suriye'nin en etkili silahlı gruplarından Ahrar'uş Şam el İslam Hareketinin lideri Ebu Cabir, Timetürk’den Furkan Azeri’ye özel açıklamalarda bulundu. Koalisyon güçlerinin saldırılarından IŞİD ve PYD ile yaşanan ihtilaflara kadar pek çok konuya değinen Ebu Cabir, "Ahrar'uş Şam Hareketi Suriye’nin öz evlatlarından müteşekkil" dedi.

***
 
Furkan Azeri: Hakim görüşe göre, dünya medyası bilinçli olarak Suriye’de IŞİD’i öne çıkartıyor. Dolayısıyla bu şartlar altında Ahrar'uş Şam İslam Hareketi medyada çok fazla yer bulmuyor. Ahrar'uş Şam'ı bize biraz anlatabilir misiniz? Kimlerden oluşuyor, ne zaman kuruldu? Şu anda gücü ne kadardır?

Ebu Cabir: Bismillahirrahmanirrahim. Evvela alemlere rahmet olarak gönderilen, mücahidlerin imamı Muhammed(s.a.v.)'e, ailesine, ashabına, kıyamete kadar cihad sancağını yüceltenlere salat ve selam olsun.
 
Ahrar Şam İslam Hareketi. tam anlamıyla kapsamlı bir İslami halk hareketi. Suriye topraklarında Allah'ın razı olacağı, yasalarını hâkim kılacak uygar bir toplum oluşturmak için çalışmaktayız. Bu sebeple, halkımızı oluşturan bütün bireyler arasında dayanışma, adalet vegüven kapsamında bir arada yaşama ortamını sağlamak için gerekli kurumları oluşturmaya gayret etmekteyiz. Bu hedefe ulaşabilmek için zalim rejimi ortadan kaldırmak ve halkımızın güvenliği sağlamak amacıyla askeri kanadımızla, hedefimize ulaşacak toplumsal yapıyı oluşturma amacıyla davet çalışmaları, eğitim hizmetleri, insani yardım faaliyetleri; misyonumuzu ve mücadelemizi gerek halkımıza gerekse de uluslararası camiaya doğru bir şekilde ulaştırabilmek için medya hizmetleri gibi alanlarda çalışmalar yürütmekteyiz. Hareketimiz 2013 yılının başlarında, Suriye topraklarında rejime karşı mücadele eden Suriye’nin öz evlatlarının oluşturduğu direniş gruplarının bir araya gelerek "Ahrar Şam İslam Hareketi" adı altında birleşmeleriyle teşkil edilmiştir. Şu an sayı ve hâkimiyet alanı olarak Suriye’deki en büyük hareket, Ahrar Şam İslam Hareketi’dir. 18.000 kişilik bir askeri güce sahip olan hareketimiz, güneyde Derâ’dan Şam kırsalına, sahil bölgesinden Humus'a ve Hama’ya, İdlib’den Halep’e kadar zalim rejim ve yardakçılarına karşı mücadele etmektedir.


 
Furkan Azeri: Peki, Suriye'nin en büyük oluşumu olduğunu belirttiğiniz hareket, devrim sürecinde nasıl bir rol oynuyor? Suriye halkının Ahrar Şam İslam Hareketi'ne bakışı nasıldır? 
 
Ebu Cabir: Hareketimizin fertleri, bu zalim rejim halkımızı uluslararası toplumun gözü önünde katletmeye başlayıncaya kadar barışçıl gösterilerle gasp edilen özgürlüklerini geri almak için meydanlardaydılar. Ne zaman rejim gasp edilmiş haklarını isteyen halkımıza yönelik katliam yapmaya başladı, hareketimiz mazlum halkımızı korumak, gasp edilen haklarını halkımıza geri iade etmek için Suriye’nin her yerinde katil rejime ağır darbeler vurmaya başladı. Taftanaz Askeri Havaalanı gibi birçok askeri üssü ele geçirdi, rejimin askerlerine geniş çaplı saldırılar düzenledi ve rejime karşı daha birçok askeri operasyonlar gerçekleştirdi. Allah’a hamd olsun hareketimizin bu fedakârca mücadelesi, uğrunda mücadele ettiğimiz halkımız tarafından büyük bir sevgi ve memnuniyetle karşılandı.


 
Furkan Azeri: Askeri faaliyetler dışında Ahrar'uş Şam İslami Hareketi’nin halka yönelik eğitim, sağlık, belediye vb. hizmetleri var mı? Toplumsal meselelerin çözümünde hareketiniz nasıl bir rol üstleniyor?

Ebu Cabir: Hareketimiz; uzman personeller aracılığıyla halkımıza, başta sağlık olmak üzere hukuk ve eğitim alanlarıyla, belediye hizmetlerinin ulaştırılması noktasında önemli bir sorumluluk üstlenmektedir. Geçtiğimiz günlerde Ahrar'uş Şam İslam Hareketi olarak, özgürleştirilmiş bölgelerde yaşayan gençlerimize üniversite eğitimi sunulması amacıyla önde gelen eğitimciler, kanaat önderleri ve akademisyenlerin katılımıyla geniş katılımlı bir sempozyum organize ettik.
 
Furkan Azeri: Ahrar'uş Şam Hareketi ile ilgili özellikle Batı medyasında pek çok iddia yer alıyor. Bu iddiaları doğrudan size sormak istiyoruz. Suriye içerisinde veya dışında, El Kaide, İhvan-ı Müslim’in veya Tebliğ Cemaati gibi yapılanmalarla nasıl bir ilişkiniz var?
 

 
Ebu Cabir: Ahrar Şam İslam Hareketi, Suriye içerisinde veya dışarısında hiçbir cemaate ya da oluşuma bağlı değildir. Hareketimiz tamamen bağımsız yapılanmasıyla zalim rejimi yıkmak ve devrimin başarıya ulaşabilmesi hedefinde Suriye içerisindeki gruplarla ve cemaatlerle işbirliği yaparak ortak hareket etme gayreti içerisindedir.
 
Furkan Azeri: Yakın geçmişte oldukça ağır saldırıyla karşılaştınız. Tüm üst düzey komutanlarını aynı anda kaybedeb Ahrar'uş Şam İslam Hareketi toparlanabildi mi? Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Ebu Cabir: Elbette lider kadromuzun şehit edilmesiyle büyük bir sarsıntı yaşadık. Allah, hareketimize lütufta bulunarak kanlarını bu yolda feda eden şehitlerin medresesinde yetişen yüreklere bu hareketi emanet ederek toparlanmasını ve güçlenerek mücadelesine devam etmesini sağladı.


 
Furkan Azeri: Biraz daha genel konulara girmek istiyorum. Elbette dışarıdan baktığımızda bizim gördüklerimiz var. Ancak sahadan, savaşın içerisinden Suriye'deki genel durum nasıl genel görünüyor? Beşar Esed neredeyse bir yıl önce "Bir yıl içerisinde bu savaşı bitireceğiz" demişti. Suriye'deki genel durumu anlatabilir misiniz?
 
Ebu Cabir: Rusya ve İran’ınEsed’i açıkça desteklemesine ve asker göndermesine rağmen rejimin Askerleri,  Suriye’nin sadece yüzde yirmi beşine hâkimler. Zalim rejim tarafından muhasara altında olan yerlerde, siviller toplu olarak kıyıma uğruyorlar ve zor şartlarda yaşamaya mecbur bırakılıyorlar.

Furkan Azeri: Ancak basın organlarında farklı iddiaların dillendirildiğini görüyoruz. Suriye Ordusu'nun pek çok bölgede askeri ilerlemeler kaydettiği öne sürülüyor...
 
Ebu Cabir: Zalim rejimin milisleri birçok defa bazı yerleri ele geçirmeye çalıştı ancak her defasında, Suriye halkının kahraman evlatları tarafından bozguna uğratılarak bunun bedelini yüzlerce ölü ve yaralıyla ödediler.
 
Furkan Azeri: Türkiye'de pek çok insanın gözü sınıra da yakın olmasından ötürü Halep'in üzerinde. Geçtiğimiz aylarda Suriye Ordusu askerlerinin ve Şii milislerin Handerat bölgesindeki savunma hattını tamamen kırarak kuşatma altındaki Nubul ve Zehra'ya yaklaştığını savunan haberler okuduk medyada. Halep özelinde askeri durum nasıl? 
 
Ebu Cabir: Evet, rejim Halep’i kuşatmaya, Nubul ve Zehrâ bölgelerine karadan yaklaşmaya çalıştı. Ancak onları hezimete uğratmayı başardık.
 
Furkan Azeri: Şam üzerine konuşmak istiyorum biraz da... Guta uzun bir süredir kuşatma altında. Duma bölgesi de geçtiğimiz günlerde çok ağır şekilde bombalandı. Şam'da durum nedir? Şam'dan aldığınız son bilgileri paylaşabilir misiniz bizimle?



Ebu Cabir:
 İki buçuk yılı aşkın süredir muhasara ve bombardıman altında olan Guta çok zor durumdadır. Her gün onlarca kardeşimiz muhasara sebebiyle hayatını kaybetmekte ve insani bir felaket yaşanmaktadır. Kendisini medeni olarak vasıflandıran dünya da bu duruma sadece seyirci kalmaktadır.
 
Furkan Azeri: Suriye'nin kuzeyinde Afrin, Halep'te Eşrefiye mahallesi, Ayn'ul Arap, Cizire gibi pek çok bölgede etkili olan PYD / YPG'ye bakışınız nasıl? Suriye halkının bu gruplar ile görüşü nasıl? Halk nezdinde PYD ve YPG gibi hareketlere bir teveccüh olduğunu söyleyebilir miyiz? Aynı soru içerisine bu gruplarla savaş içerisindeki IŞİD'i de dahil etmek istiyorum izninizle... IŞİD'e bakış nasıl? IŞİD'in Suriye'de bir sosyolojik tabanı var mı?
 
Ebu Cabir: Bu aşırı gruplar Suriye halkına, din adına ve ırkçılık yaparak zulmettiler. Bu grupların ideolojisi Suriye halkının yaşam tarzına ve kültürüne uygun değildir. Bu sebeple halk nezdinde kabul görmeleri de mümkün değil.

Furkan Azeri: Suriye içerisinde bu grupların rejimin aleyhinde olmadığı ve rejimle savaşmadıkları söyleniyor. Bu doğru mu?

Ebu Cabir: Evet, bu iddialar doğru.Yaptıkları birçok şey zalim rejimin işine yarayan şeylerdir.
 
Furkan Azeri: Peki, şartlar böyleyken YPG ve PYD’nin söz konusu bölgelerin kontrolünü nasıl ele geçirdi? Halihazırda hangi bölgelere hâkimler?
 
Ebu Cabir: Koalisyon güçleri IŞİD’i vurduktan sonra YPG ve PYD Aynularap’ta (Kobani) kontrolü ele geçirdiler ve IŞİD’in çekildiği yerlere hâkim oldular.
 
Furkan Azeri: Peki bu tablo karşısında Ahrar'uş Şam olarak sizin düşünceniz ve stratejiniz ne üzerine? Suriye'de Kürtlerin konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ebu Cabir: Kürtler halkımızın bir parçasıdır. Suriye topraklarının bölünmesine sebep olacak hiçbir planı kabul etmeyiz.

Furkan Azeri: Peki rejim düştükten sonra bu gruplarla ilgili bir ajandanız, bir stratejiniz var mı?
 
Ebu Cabir: Suriye halkı, rejimi düşürdükten sonra, aşırı eğilimlerden uzak Müslüman bir devlet inşa etmek için çalışacaktır. 
 
Furkan Azeri: Muhaliflerin içerisinde de bazı problemler olduğuna dair haber görüyoruz sık sık basın organlarında. En son geçen ay Hazm Hareketi ve Nusret cephesi arasında problemler yaşanmıştı. Hareketinizin bu tip sorunlara karşı pozisyonu nasıl? Bunlar arasındaki problemi çözmek için ne gibi adımlar attınız?
 
Ebu Cabir: Hareket direnişçilerle savaşmayı reddeden resmi bir açıklama yaptı ve iki tarafı da ihtilaflarının bağımsız bir mahkeme tarafından çözümlenmesini kabul etmeye davet etti.

Furkan Azeri: IŞİD’e bağlı yayın organları, Ahrar'uş Şam Hareketi'nin Suriye dışından gelen yabancı savaşçılara kötü davrandığını iddia ediyor. Suriye'de genel olarak 'Muhacirler' şeklinde bilinen yabancı savaşçılarla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

Ebu Cabir: Hareketimiz, halkımızın haklı direnişine yardım eden herkese saygı duyar. Hareket İslam’ın başkalarıyla olan ilişkilerindeki kurallarına tümüyle bağlıdır.
 
Furkan Azeri: Yakın zamanda Türkiye’den bazı muhalefet partilerine mensup bir heyet Esed ile görüşmek için Şam’a gittiler. Bu heyetin başındaki Doğu Perinçek Esad’ı kastederek: ''Suriye halkının direnişi dünya için bir örnektir'' dedi. Bu tarz ziyaretlere nasıl bakıyorsunuz?
 
Ebu Cabir: Türk halkı Suriye halkını desteklemekte ve davasına sahip çıkmaktadır. Türk hükümeti de Suriye halkının bu direnişine hala destek vermeye devam etmektedir. Türkiye’nin insani olan bu siyasetinin aksine davranan herkesin bu yaptığını kabul etmeyiz ve Türk halkı da bunlara itibar etmez.
 
Furkan Azeri: Heyettekilerin çoğu Marksist ya da Ulusalcı görüşlere sahip olan kişilerdi. Sizce İran, Hizbullah ve Esed’i bunlarla aynı noktada buluşturan şey nedir?
 
Ebu Cabir: Ezilen ve zulme uğrayan halkımızın kanı ve gözyaşları üzerine kurguladıkları kendi çıkarlarını düşündükleri için bir araya gelebiliyorlar.
 
Furkan Azeri: Koalisyon güçleri bir süredir Suriye ve Irak'ta IŞİD'e karşı saldırılar düzenliyorlar. Sizin bu saldırılara bakışınız nasıl? Koalisyon'un asıl hedefi sizce ne? Suriye'de neyi elde etmek istiyorlar?
 
Ebu Cabir: Hareketimiz, koalisyon güçlerinin IŞİD’e olan saldırıları konusunda resmi bir açıklama yapmıştır. Biz, IŞİD ile bu saldırılardan önce savaşıyorduk. Hala zalim rejimle savaştığımız gibi IŞİD ile de savaşa devam ediyoruz. Eğer koalisyon güçleri samimi olsalardı, Suriye halkının dört yıldır katliama uğramasına izin vermezdi.
 
Furkan Azeri: Türkiye ve Katar dışındaki bütün devletlerin, Suriye halkına desteğini kestiği ve meselenin siyasi yollarla çözülmesini istedikleri, çözümün bir tarafının da Esed’in olması gerektiğini söylediklerini görüyoruz. Bu konuda ne dersiniz?

Ebu Cabir: Suriye'nin geleceğinde Esed Çetesi ve onların yardakçılarının çözümün bir parçası olmaları asla mümkün değildir.

Furkan Azeri: Türkiye’de Sünni çevrelerin bir kısmı da Suriye'deki silahlı muhaliflerin Batı tarafından desteklendiği iddiasıyla Suriye'deki savaşı bir 'fitne' olarak görüyor. Bununla ilgili görüşünüz nedir?

Ebu Cabir: Türkiye halkını, mazlum Suriye halkının yanında durmaya ve destek vermeye çağırıyoruz.

Furkan Azeri: Zaman ayırdığınız için teşekkür ediyoruz. son olarak ne demek istersiniz?

Ebu Cabir: Suriye topraklarında mücadele eden grupların hedeflerinden sapmamalarını istiyoruz. İnsanların da Suriye halkının bu zor günlerinde yanlarında durmaya çağırıyoruz.
 
(TİMETÜRK)

Röportaj Haberleri

“Suriye’ye geri dönüş tartışması, empati yoksunu ve yersiz”
Türkiyeli bir mücahid ile Suriye devrimi üzerine…
"Solun bir kısmı mezhepçilikten bir kısmı da İslam düşmanlığından Esed'i destekliyor"
Suriye'nin korku hapishaneleri: Sednaya, Tedmur ve Suriye’nin yeni hafızası
"Suriye devrimi Türkiye'nin de zaferidir!"