Suriyeli muhaliflerce oluşturulan yeni koalisyon yapısı nasıl? SUKO, kimleri kapsıyor? Muaz el-Hatip kimdir? Suriye direnişinin İslami kimliği ne oranda? Batılı ve uluslar arası güçlerin Suriye’ye yünelik dâhli ne oranda ve hangi yöndedir?
Katar'ın başkenti Doha'daki Suriye muhalefeti toplantısının sona erdiği ve gruplar arasında büyük ölçüde ittifak sağlandığı bildirildi. Hafta başında başlayan ve 4 gündür yoğun bir şekilde devam eden "Suriye İçin" adlı toplantısında Riyad Seyf'in geçiş hükümeti önerisinin kabul edilmesinin ardından, Suriye Ulusal Konseyi ve diğer muhalif örgütlerin yeni oluşumdaki konumu, geçiş hükümetinin başkanının kim olacağı, askeri üst komuta ve hukuk komitesi oluşturulması konuları tartışıldı. Görüşmelere, SUK Başkanı George Sabra ile Suriye Devrim Konseyi (SDK) Başkanı Heysem Malih başta olmak üzere Suriye muhalefetinin önemli isimleri katıldı.
Görüşmelerde, Suriye Ulusal Koalisyonu (SUKO) adlı yeni bir çatı örgüt kurulması üzerinde de anlaşmaya varıldı. SUKO'nun başkanlığına bir dönem Şam'daki Emevi Camii'nin imamlığını yapan Muaz El-Hatip seçildi. Tüm bu gelişmeleri Ortadoğu uzmanı Ahmet Varol anlattı.
RÖPORTAJ: Engin Dinç / on5yirmi5.com
Suriye’deki son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz. Muaz El-Hatip’in başına geçtiği yeni koalisyon nasıl bir yapı? Hristiyan olan George Sabra’nın başında olduğu SUK’un durumu nedir?
Suriye’de tüm ulusal grupları biraraya getiren yeni bir koalisyon kuruldu. Emevi Cami’sinin eski imamı ve hatibi Muaz El-Hatip de bu koalisyonun başına seçildi. Suriye’de korkulacak bir durum yok. SUK’un başına getirilen George Sabra ise bir denge unsuru olarak oraya getirildi. Batılılar tarafından yapılan çeşitli baskılar var. Suriye’de esas olan şuan safların birleştirilmesidir. Muaz El-Hatip Hatip’in seçilmesi ile ilgili koalisyonda olumlu adım atılmıştır. Sabra’nın SUK’un başına getirilmesine farklı yaklaşımlar var; laikler ağır basıyor veya Hristiyan bir başkan seçildi gibi. Esas olan safların birleştirilmesidir, burada olumlu bir yön var. Bizim bakış açımız bu. Şu anda Suriye’de ümit ediyorum ki, bu Baas rejiminin nefesi tükeniyor. İnşallah öyle olacak. Uluslararası güçler Suriye’de İslami direnişe karşı çeşitli oyunlar oynamaya çalışıyorlar. Bu oyunu bozmak amacıyla da Suriye’deki muhalefette bir denge politikası izlemeye çalışıyor.
Peki diyelim ki ülke kurtuldu ve SUK’un başında Hristiyan bir lider var. Sonraki süreçlerde bir sıkıntı oluşturmaz mı?
Hristiyan lider zaten geçici olarak yönetimde yer alıyor. Daha önce de zaten Kürt grupların başkanını seçmişlerdi. Şimdi de bu asıl önemli olan gelişme bu yeni SUKO koalisyonu. Çünkü bir itilaf ortaya çıkmıştı. Suriye Ulusal Konseyi’nden falan ayrılanlar oldu. Fakat şuan en son oluşturulan koalisyonda yani İnkilab-ul Vatan’da bütün gruplar var. Bütün gruplar temsil ediliyor, ayrıca küçük koalisyon gruplarının da dahil edilmesi için çalışmalar devam ediyor.
Bu koalisyonun başkanı olarak seçilen Ahmed bin Muaz El-Hatip ise Emevi Camii eski imamı. Şam’ın en büyük Emevi Camii diye meşhurdur. O caminin eski imam ve hatiplerinden. Bütün kesimler tarafından olumlu yaklaşılan birisi. Sevilen, tüm kesimlerin onayladığı birisi.
Bu geniş koalisyon Suriye’deki geçiş hükümetini sağlama amacıyla toplanıyor. Öyle değil mi?
Tabii, tabii. Geçiş süreci için… Yani şu anda, “Resmi olarak Suriye’de Baas rejimi bitmiştir. Baas rejiminin yerine bunu tanıyın. Uluslararası mekanizmaya Suriye halkını temsil eden yönetim, geçiş yönetimi budur. Suriye Ulusal Konseyi de kabul etti. Suriye Ulusal Konseyi buna karşı çıkmıyor.” deniliyor. Bunun içerisinde bütün gruplarda temsil ediliyor ve zaten Kahire’de bir toplantı yapılacak. O toplantıya da hem Suriye Ulusal Başkanı George Sabra, hem de Muaz El-Hatip katılacaklar. Uluslararası organlarda Suriye adına bu yeni koalisyonun tanınması için her ikisi de oraya gitme kararı aldı. Türkiye zaten resmen tanıdı. Şu anda Suriye’yi temsilen muhatap olarak bu yeni yapıyı esas alacağını Türkiye resmi olarak açıkladı.
Türkiye’nin muhalefetin bir araya gelmesindeki rolü nedir?
Özellikle Türkiye, Mısır ve Katar çok ön plana çıktı. Türkiye ve Mısır’ın etkisi olabilir. Zaten Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Doha’daki toplantılara katıldı. Oradan yeni geldi. Bu toplantılarda ittifakın sağlanmasında Türkiye’de bulunan Suriye temsilcilerinin önemli rolü oldu. Davutoğlu ile birlikte Suriye’nin siyasi muhalefetini temsil eden birçok kişi var Türkiye’de. Davutoğlu, bunlarla zaten koordinasyon içindeydi. Koalisyona seçilenler arasında Türkmen grupları da var. Türkmen grupların birçoğu Türkiye’den gitti. Türkmen gruplarını temsil eden birçok kişi gitti. Zaten tanıdığımız arkadaşlar. Mesleki kuruluşların temsilcileri var. Yazarlar, sendikalar, mesleki kuruluşların temsilcileri var. Sadece siyasi gruplar değil. Aynı zamanda örgütsel yapılanmalarda var. Hepsi temsil ediliyor. Bunların bir araya gelmesi Suriye’deki siyasi muhalefet açısından son derece olumlu bir gelişmedir.
Suriye’de Esad’ın gücünün ne noktada olduğunu düşünüyorsunuz? Ülkenin yüzde 65’i muhalefetin elinde deniyor ama Esad bugünde mesela Şanlıurfa sınırında bombalar yağdırdı. Mücadele ne durumda?
Esad’ın gücü, hava gücüne dayanıyor tamamen. Rastgele katlediyor insanlar. Şuan ülkenin kontrolünü kaybetmiş durumda. Ama giderayak imha etmeye, yok etmeye çalışıyor. Tabii dışarıdan verilen destekten de yararlanılıyor. Rusya’nın, İran’ın desteği var. Bunlar açık şeyler. Şu anda uluslararası güçler de Esad’a müddet, zaman kazandırmaya çalışıyorlar. Zaman kazandırmaya çalışmalarının amacı aslında Suriye’de muhalefeti ihtilafa sokup, karıştırmaktı. Bunun için uğraştı. Hillary Clinton, “Suriye Ulusal Konseyi aradan çekilmeli. Bir şey yapamıyor. Hristiyanları, Alevileri, kadınları yeterince temsil etmiyor” gibi laflar söyledi. Ama Clinton’un oyunlarına karşı Doha’daki toplantıda, “Biz Suriye Ulusal Konseyi resmi olarak SUKO’yu kabul ediyoruz. Suriye muhalefetinin temsilcisi budur.” dedi. Onun için o toplantıda Suriye muhalefeti bir bakıma oyunu bozmuş oldu. Bu yeni gelişme ile birlikte bu oyun bozulmuş oldu. Ama şuanda bu hava saldırıları ile Suriye Baas rejimi halkı imha etmeye çalışıyor. Adamlar intikam savaşı veriyor. Büyük ölçüde kaybetmiş durumdalar. Son birkaç gün içerisinde Türkiye’ye en az 7 tane general sığındı. Bunlar aslında Baas rejiminden ümidi kesmeseler Türkiye’ye gelmezler. Binlerce kişi Türkiye’ye sığındı, bunların da amacı hava saldırılarından kaçmak. Bütün bunlarda Suriye’de iktidar kavgasından ziyade, intikam kavgası olduğu görülüyor.
Esed’in ülkenin başında ne kadarlık ömrü kaldı dersek, nasıl bir cevap verirseniz?
Ömür biçmek zor. Çünkü şu anda uluslararası güçler, bir ortak noktada buluşuyor. İran, Suriye, Amerika hepsi aynı noktada buluşmuş durumda. Birisi Baas rejimine vakit kazandırmaya, birisi onu tutmaya çalışmakta, birisi oradaki siyasi çıkarını korumaya çalışıyor. Bunlar bir taraftan Esed’e zaman kazandırmak istiyor, öteki taraftan “Suriye içerisinde alternatif neler oluşturabilirim”in hesabını yapıyor. Suriye’yi parçalayabilir miyiz? Siyasi muhalefetini birbirine düşürebilir miyiz? Bu askeri grupları birbirine düşürebilir miyiz? İşin içinde El Kaide var diyerek askeri muhalefeti kirletebilir miyiz? Tüm bunların hesabını yaparak zaman kazandırmaya çalışıyorlar. Ondan dolayı şuan birazda uzatmaları oynuyor Baas rejimi. Ama bu uzatmaları oynamasının arkasında Amerika da var.
Bunda Suriye muhalefetinin İslami nitelikli yapılanmanın güçlü olmasının payı yüksek değil mi?
Askeri direnişi sürdüren büyük ölçüde İslami kesim. Ama öbür taraftan da PKK’nın oyunları da var. PKK’da Baas rejimi ile iş birliği içerisinde. Böyle karışık bir durum. İslami kesim ağırlıklı bir kesimi oluşturuyor. Bilhassa askeri muhalefette.
Bu konudan İsrail de rahatsız sanırım…
Tabi ki, zaten şu anda zaman kazanmalarının sebebi o. Eğer ki İslami direniş gelir de Suriye’nin geleceğine iktidar olacak bir konumda olursa, bu genel anlamda Arap dünyasındaki önemli bir geçiş noktasını oluşturacaktır. Adamların korkusu bu. Suriye şu anda kilit noktasıdır. Şu anda Kuveyt karışıktır. Zaten Kuveyt asıl büyük karışıklığı, Suriye’deki kilidin açılmasından sonra yaşayacak. Kuveyt’te bir ara sopayı kullanmaya kalkıştı ama sonra geri adım attı. Çünkü o kullandığı sopanın kendisine döneceğini biliyor. Tüm mesele Suriye’dir. Suriye’deki kilit açılırsa, Kuveyt’teki kral da ister istemez kendine bir çözüm formülü arayacak ya da çekip gidecek.