Ahmet Taşgetiren şimdi de İmamoğlu’nu umut bellemiş!

CHP’nin İmamoğlu protestolarından çokça etkilenmiş görünen Ahmet Taşgetiren, Erdoğan nefretiyle 2023 seçimlerinde Kılıçdaroğlu’nun peşinde sürüklenen “öfkeli dindar-muhafazakar aydınlar” kümesinin yeni tutumunu yansıtıyor.

HAKSÖZ HABER

Tüm Karar yazar kadrosu gibi Ahmet Taşgetiren de geçtiğimiz cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adeta “Erdoğan’ın karşısında terlik olsa destekleriz moduyla” şebbihalığı tescilli Kemal Kılıçdaroğlu’nu parlatma çabalarına girişmişti. İttifak adı altında Saadet, Gelecek ve Deva Partilerinin de eklemlendiği bu süreç Türkiye’de Kemalist CHP ile mücadele geleneği açısından tam bir yıkım tablosu sunmuştu. Şahıslarıyla ve partileriyle birlikte kendilerine itibar eden belli bir kitleyi de ideolojik manada tam bir savrulmuşluğa ittiler.

Ne var ki seçimler beklemedikleri şekilde sonuçlandı ve Erdoğan’a bir 5 yıl daha katlanmak zorunda olduklarını gördüler. Bu süreçte bir muhasebe yapmaları mümkündü ama bunu yapmak yerine önce bir şey olmamış gibi davranmayı ardından da eski tutumlarını güncelleyerek yine karşıtlık temelinde siyasi arayışlara sürüklenmeye başladılar. Ve ne gariptir ki Ekrem İmamoğlu gibi yoz bir ismi dahi umut olarak görme sinyalleri verdiler. Şüphesiz mezkur çevrelerin, şahısların Erdoğan iktidarını ve politikalarını eleştirmeleri, karşı tavır almaları olabilecek bir şeydi, bundan ötürü eleştirilmeleri gerekmezdi. Kendi kimliklerine, geleneklerine uygun bir tavır sergilemeleri mümkündü. Ne var ki alternatif olarak CHP’ye yönelmeleri omurgasızlıktan başka bir şey değildi ve ne acı ki omurgasızlık bugün de aynen sürmekte.

İşte Karar gazetesinde bugünkü yazısında Ahmet Taşgetiren’in cümleleri tam da bu hazin durumu yansıtıyor.

Yazarın “İktidar-Muhalefet: Kim altta kim üstte?” başlıklı yazısına şöyle bir göz atalım:

"Bayrama siyaseten yarılmış bir Türkiye olarak girdik” diye yazmıştım.

İktidar cenahı, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayının önce üniversite diplomasını iptal ettirmiş, ardından da o adayı, neredeyse belediyedeki tüm ekibiyle birlikte, yolsuzluk ve terörle iş birliği gerekçesiyle cezaevine koydurmuştu.

Müthiş hamleydi. Gözü kara, her türlü hukuksuzluk suçlamasını göze almış, Erdoğan’ın kendi geçmişi ile paralellikler kurulmasını ıskalamış müthiş hamle… Bir siyasi irade, dara düşmese yapmazdı bunu. “İmamoğlu ismi” epeyce bir süredir iktidarın içini dara düşürüyordu belli ki…

İmamoğlu’na yönelik iktidar hamlesi, “Ana muhalefet” için aynı zamanda müthiş bir sınama idi. “İşte aldım, diyordu, sembol insanını, hadi bakalım ne yapacaksın? Meydanlarda Cumhurbaşkanlığına oynuyordun, oyna bakalım şimdi!”

Yargı vardı ortada. Kuzu kuzu Silivri’ye gitmek vardı. Boğazında ne düğümlenirse düğümlensin, olan buydu.

Ana Muhalefetin başında, yılların Kılıçdaroğlusu değil, onun yerine seçilmiş Özgür Özel vardı.

Yukardaki oyun kurucu “Heybede başka turplar olduğu”nu söyleyip duruyordu. CHP’nin içindeki oyun elemanları Özel’i seçen CHP Kurultayı’na şaibe bulaştırma hesabına denk düşen sinyaller vermekteydi. Acaba bu arada CHP Kurultayının iptali de devreye girer, Özel de öylece çamurun içine çekilir miydi?

Özgür Özel, CHP, uçurumun kenarına doğru geriletiliyordu. Evet yaman bir sınav söz konusu idi. “Can havli” durumu idi Özel’in karşı karşıya bulunduğu…

Özgür Özel can havli ile ayağa kalktı orada… Yere kapaklanması bekleniyordu muhtemelen, ayağa kalktı.

Saraçhane öfkesi bu can havli ortamından çıktı. Ramazan içinde başladı Saraçhane öfkesi, kitleler büyüdü, büyüdü.

Özgür Özel her gece, kendisini kitlelerdeki İmamoğlu sempatisine eklemledi, sonra bu sempatiyi iktidara yönelik öfkeye dönüştürdü. Kitlelerle duygudaşlık oluşturdu. Her gece bir miting yönetti adeta.

Onun içinden iktidar iradesinin “İBB’ye kayyım atayamama” sonucu çıktı.

Bu arada, bu gece buluşmalarının sınırlı bir medyaya yansıması ile İmamoğlu’nun adaylık oylamasının heyecanı yönetildi. Öyle ki cezaevindeki İmamoğlu’na CHP sandıklarından neredeyse CHP üyelerinin tamamının oyu, yani 1 milyon 700 bin, “Dayanışma Sandıkları”ndan 15 milyon oy çıktı. “Adayımı alır mısın al sana 15 milyon tepki.”

Saraçhane mitingleri bu arada İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de üniversite öğrencilerinin eylemleri halinde yansıdı.

Gerek Saraçhane mitinglerine gerekse üniversitelerdeki hareketliliğe karşı iktidarın hamlesi, kimi zaman şiddete varan polis operasyonları, bunun yanında katılımcı gençlerden binlercesini gözaltına almak oldu. Bu gençlerden 301’i bayramı cezaevinde geçirdi.

İktidar muhtemelen bu uygulama ile gençleri ve ailelerini yıldırmayı amaçladı.

Özgür Özel bir hamle daha yaptı, Saraçhane’yi bayram arifesinde Maltepe’ye taşıdı. Bu defa, üstelik iktidarın 9 günlük tatil ilânına rağmen, 2 milyon 200 bin kişi buluştu Maltepe’de…”

Taşgetiren’in yazısı böyle devam edip gidiyor. Bu satırları kaleme alırken gözlerinden yaşlar boşalmış mıdır bilmiyoruz ama adeta bir pehlivan tefrikası tadında kalem aldığı cümlelerinin ciddi bir duygusal patlama anını yansıttığı tartışma götürmez.

Ekrem İmamoğlu’na bağlanan ümitler, Özgür Özel güzellemeleri, 15 milyon oy, 2 milyon miting rakamlarının hiç kuşku duymadan aktarılması… Bunlar hep aynı düş kırıklığının ve de umut havasının yansımaları olarak karşımıza çıkıyor. Dün tescilli bir şebbihayı parlatma çabası, maalesef bugün de karşımıza yolsuz bir müteahhide bağlanan umutlar şeklinde kendisini hissettiriyor.

Ne diyelim, öfkenin gözü kör olsun!

Yorum Analiz Haberleri

Gazze meselesini gündemimizde tutmak zorundayız
Trump ve küresel değerler erozyonu
Gazze'de insan dünyada insanlık ölüyor
İşgal rejimi Türkiye’nin muhtemel üssünü neden bombaladı?
Akademide siyonizm hegemonyası