Pardon, ben mi yanlış anladım? İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın İstanbul'da verdiği kardeşlik, dostluk, işbirliği ve dayanışma mesajları o kadar da önemli değil miydi yoksa?
İran ve Türkiye'nin iktisattan kültüre, siyasetten güvenliğe kadar her alanda imkânlarını birleştirerek bölge ve dünya barışına hizmet edebilecek büyük bir güç oluşturması gerektiğini söyleyen, iki ülke arasındaki ticarette dolar yahut euro yerine YTL kullanılmasını teklif eden, Sultanahmet'te Sünni kardeşleriyle omuz omuza namaz kılarak yeni bir İran-Türkiye tarihinin mukaddimesini yazmaya ve Şii-Sünni gerilimini düşürmeye çalışan, bu arada “halkıyla ve hükümetiyle Türkiye'yi çok sevdiklerini” ifade etmek için hiçbir fırsatı kaçırmayan Ahmedinejad, Türk basınında bu sansasyonel çıkışlarından ziyade İstanbul trafiğinin kilitlenmesi meselesiyle gündeme geldi!
Malum; İran Cumhurbaşkanı'nın iki günlük ziyareti münasebetiyle güvenlik güçleri İstanbul'da bazı yolları kapattı, trafik alt üst oldu, insanlar büyük sıkıntı çıktı ve bunu duyan Ahmedinejad İstanbullulardan özür diledi… Benim nazarımda ancak 'kutu haber' değeri olan bu hadisenin başta “kaptan gemisi” Hürriyet olmak üzere bir sürü gazete tarafından manşete çekildiğini görünce neye uğradığımı şaşırdım; güleyim mi ağlayayım mı, bilemedim. Ziyaretin ilk günüyle ilgili haberleri birinci sayfanın alt kısımlarında ve Türkiye-İran yakınlaşmasının önemini hiç vurgulamadan vererek stratejik derinliğin “s”sinden bile nasiplenmediklerini ortaya koyan bu gazeteler, ziyaretin ikinci günündeki önemli gelişmeleri de böyle bir manşetle harcayarak Türkiye basınının ne kadar komik ve aynı zamanda içler acısı bir halde olduğunu cümle aleme göstermiş oldular.
“Flaş… Flaş… Flaş… Ahmedinejad, İstanbul trafiğinin kilitlenmesinden ötürü özür diledi!...” Bu mudur yani? Hepsi bu mu? Ha, bir de Osmanlı'dan özür dilemiş Ahmedinejad! Bu müthiş gelişmeyi (!) Bugün gazetesinin manşetinden okuyalım: “AHMEDİNEJAD ÖZÜR DİLEDİ: İran Cumhurbaşkanı 'Yolların kapanmasına üzüldüm' diyerek halktan, Cuma namazını Sultanahmet'te kılarak da Osmanlı'dan özür dilemiş oldu.”
İran Cumhurbaşkanı'nın Sultanahmet'teki kardeşlik, dostluk, yoldaşlık mesajına böyle mi yaklaşılır? 'Özür diledi' yerine 'birlik mesajı verdi' gibi bir ifade kullanmak gerekmez miydi?
* * *Yeni Şafak Ahmedinejad'ın Türkiye'ye gelişini Cuma günü manşetten görmeyince bozulmuştum. Neyse ki Cumartesi'nin manşeti ağzıma layıktı: “SULTANAHMET'TEN CUMA MESAJI: Türkiye ile her alanda işbirliği isteyen İran lideri Ahmedinejad, 'Sünni camiinde namaz kılarak bir mesaj veriyorum. Türkleri çok seviyoruz. Bırakalım doları euroyu, YTL ile iş yapalım' dedi.”
Budur işte!
* * *NOT: Geçen hafta bir grup gazeteci arkadaşla birlikte Tahran'daydım. Birçok yetkili ile görüştüm, merhum İmam Humeyni'nin kabrini ziyaret ettim, Samand otomobilinin üretildiği fabrikayı gezdim… İzlenimlerimi yarın Yeni Şafak okurlarıyla paylaşacağım inşaallah.
YENİ ŞAFAK