Ali Osman Aydın / Yeni Akit
Terminatör
Sırf “o” dine ya da ırka mensuplar diye kendilerinin “seçilmiş” olduklarını düşünen insanlara ne denir? Kim böyle düşünüyorsa bence o bir delidir. Aklından zoru vardır!
Fakat Hristiyanlar ve Yahudilerin içinde bir gurup, böyle düşünüyorlar! Böyle düşünenler medyada, finansta ve dolayısıyla siyasette kilit rol oynayan kişiler, aynı zamanda.
Yani dünyayı bir gurup deli yönetiyor aslında. Haklarını yemeyelim, deli bile okul, hastane bombalamaz. Çocuk öldürmez! Ama bunlar gözlerini bile kırpmadan çocuk öldürüyorlar. Hatta çocuk öldürdükleri için kendileriyle durur duyuyorlar!
Bu yeni değil tabii. Yüzyıllardır istikrarla yapıyorlar bunu. Dünyayı sömüren Batılı devletler, gittikleri her yerde çoğu çocuk milyonlarca insan öldürdüler. Gittikleri her yere yıkım ve ölüm götürdüler. Bu iktidarlar için ölenlerin çocuk olmasının hiçbir önemi yok. Onlardan bu konuda merhamet beklemek, onları insafa çağırmak beyhude!
Onlar yüzyıllardır çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yaptılar. Bir ikilemde kaldıklarında insanlık değerlerine göre değil çıkarlarına göre hareket ediyorlar. Mantıklı olanın ahlaki olmasına gerek yok! Amaçları doğrultusunda vicdan, merhamet gibi insani değerleri tereddüt etmeden devre dışı bırakıyorlar. Onları bugün güçlü kılan şey uygulamaktan kaçınmadıkları bu acımasızlık ve çıkarcılıkları. Buna ahlaksızlık değil, “rasyonellik” diyorlar!
“Çocukların yaşaması mantıklı değilse, o zaman, yaşamamalılar!”
Bu durumun ahlakiliğiyle ilgilenmiyorlar!
Batının totaliter devletlerini Terminatör serisinin ikinci filmindeki yok edici karakterine benzetebiliriz. Bence yönetmen James Cameron o filmle, hatta Terminatör karakterinin bizzat kendisiyle, sıkı bir kapitalizm eleştirisine imza attı.
Hatırlarsanız, yok edici dokunduğu her şeyin biçimini alabilen, dokunduğu her şeyi yok etme amacı için kullanabilen, herkesin kılığına girerek saldırabilen gelişmiş bir “sistemdi.” Yok etmek yerine etkisiz hale getiriyordu da denebilir.
Bu gelişmiş yok edicinin bir başka özelliği acıma, merhamet gibi temel insani duygulara sahip olmamasıydı. Bu onun hedefine ulaşmasını kolaylaştırıyordu. Zaten misyonu “insanlığı kurtaracak kişiyle” birlikte canlı her şeyi yok etmek ve kendi varlığı pahasına da olsa bu “yok etme” görevini tamamlamaktı.
Bence kapitalizm üzerine çok sıkı bir eleştiriydi film. Filmin yer yer gerilim filmi izlenimi vermesi, yok ediciden kurtulmanın çok zor olduğuna dair bir algı oluşturması, kapitalizm ve onun gelişmiş bir aşaması olan emperyalizm ile benzerliklerini pekiştiriyordu.
Totaliter devletler de aynen Terminatör gibi hareket ediyorlar. Karşınızda “yok etmeye” programlı bir makine varken ve yok etmek dışında hiçbir şeyden anlamıyorken, ona insanlık haklarından, hukuktan, hukuka uygun davranmaktan bahsedemezsiniz.
Hayır! Bahsedersiniz ama gülünç olursunuz. Gülünç oluyoruz daha doğrusu…
Son 200 yıldır tüm dünya, oturmuş, bu “yok edici” makinenin durmasını, ya da talih yaver giderse bozulmasını bekliyor. Makine de güçle beslendiği için yok ettikçe, talan ettikçe daha da güçlenip saldırganlaşıyor.
Fakat yok ediciyi durdurmak gerekiyor. Dünyanın, hatta geleceğin bütün çocukları için; akarsular, dağlar, nesli tükenen hayvanlar, yağmalanan yağmur ormanları için onu önce durdurmak sonra çalışamaz hale getirmek gerekiyor. O makinenin parçalarından faydalı bir şeyler; mesela çim biçme makinesi, salıncak, tahtaravalli, ne biliyim çocuk bisikleti falan yapmak gerekiyor.
****
“İnsanlığı kurtaracak kişi” olduğu için Terminatör’ün peşine düşüp öldürmeye çalıştığı John Connor’ın gerçeği olan Ebu Ubeyde ve Hamas fenomeninin toplumlar üzerinde, yıkım çemberinin kırılabileceğine dair bıraktığı umut dolu etki dünya için bir kazanımdır.
Gazze direnişinin insanlığın semasını kaplayan kapkaranlık bulutları Allah’ın izniyle dağıtmaya başlaması, insanlık için bir kazanımdır.
İnsanlık bu noktadan ilerleyerek, Gazze de sergilenen “yenilmez umutla inanma” örnekliğini içselleştirerek bir çıkış yolu bulabilir, yok edici makineyi durdurmayı başarabilir…
Silahlar eşit olmadığı halde Hamas Gazze de İsrail ile değil bir sistemle; Terminatör olmayı normal ve meşru kabul eden, yok etmeye programlı bir sistemle savaşıyor. İsrail’i yenmek yetmez. Bu tek başına bir şeyi değiştirmez. İsrail ile birlikte bu sistemi de yenmek gerekiyor. Sistemi yenmeye odaklanmayan her plan yetersiz bir plan olacaktır ve gelecekte olacak yeni yok etme girişimlerine zemin hazırlayacaktır.
Şuan İsrail’i yenmek bile bir hayalken bunlardan bahsetmek hayalperestlik kabul edilebilir. Olsun… Biz düşmanın büyüğüne, yani sisteme odaklanmak zorundayız. Çocuklarımız için zorundayız, gelecek için zorundayız, insanlığın geleceği için zorundayız…