Ahlakı, namusu olmayan hiçbir dava meşru değildir!

Aydın Ünal, 15 Temmuz'un yıldönümü yaklaşırken Fetullah Gülen'in düşünme biçimindeki sorunları analiz ediyor.

Aydın Ünal / Yeni Şafak

“Namus lazım değil”

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in yazı ve konuşmalarında sıkça alıntıladığı bir şiir var: “Girdik reh-i sevdaya cünunuz / Bize namus lazım değil” (Sevda yoluna girdik delirdik / Bize namus lazım değil).

Fetullah Gülen, bu şiiri kullanarak örgütünün üyelerine şu mesajı enjekte ediyor: Öyle zamanlar gelecek ki, davanızla namusunuz arasında kalacaksınız, işte o zaman namusu değil, davanızı tercih edin.

Esasen bütün terör örgütleri, bütün suç ve çıkar örgütleri “namus” başta olmak üzere, insana ait tüm yüksek değerleri çiğneyerek eylem yapabilirler. Namus, vicdan, merhamet, şeref, onur, haysiyet gibi insana ait ulvi kavramları çiğnemeden, bunları yok saymadan, insan öldürmek, kalabalıkların arasına bomba koymak, hırsızlık yapmak, kul hakkı yemek, ajanlık yapmak, vatanına ihanet etmek mümkün olmaz.

Fetullah Gülen ve örgütünü dünyadaki tüm terör, suç ve çıkar örgütlerinden daha korkunç yapan ise, namusun karşısına koyduğu davasını bir “din davası” olarak pazarlayabilmesi oldu.

Anadolu’nun yoksul hanelerinden çıkıp okuyabilmek için şehirde barınak ve dayanak arayan gençler ya da daha ilkokuldan itibaren takip edilip “istikbal vadettiği” için seçilen ve devşirilen çocuklar “dindar, dolayısıyla güvenilir” imajı veren eller tarafından gerektiğinde namustan vazgeçme tedrisatına tabi tutuldular.

Tam da Fetullah Gülen’in hedeflediği gibi, “namuslu bir insan bunu yapmaz” denilen ne varsa, “davamız uğruna mecburuz” diyerek yaptılar ve daha da vahimi bununla cenneti kazandıklarına inandırıldılar.

Hırsızlığı, ahlaksızlığı, hukuku çiğnemeyi, hak yemeyi, hatta daha da ileri gidip vatana ihaneti, cinayeti bu yolla meşrulaştırdılar.

Bir hırsızı düşünün. Yaptığının kötü olduğunun farkındadır. Bir FETÖ’cüyü hırsızdan daha alçak yapan ise yaptığının kötü değil, ibadet olduğunu düşünmesidir.

Hırsız bir kere çalar; FETÖ’cü ise, sınav sorularını çalarak örneğin, insanların tüm hayatlarını, başkasının alacağı aylık maaşını, emekli maaşını ömür boyu çalmıştır. Bunu yaparken davası uğruna yaptığını, bununla sevap kazandığını düşünerek yapmıştır.

Ya da 15 Temmuz gecesi sivillere ölüm yağdıran hainler… Tetiği çekerken, düğmeye basarken, “ulan bu yaptığım düpedüz namussuzluk” diye düşünmüşler midir acaba? Düşündülerse de, “dava namustan büyüktür” deyip devam ettiklerine şüphe yok.

Namustan vazgeçmenin ibadet olduğunu düşünen birisi elbette bir süre sonra dinini de değiştirecektir. FETÖ bunu da yaptı. Önünde engel olarak gördüğü ne kadar dini hüküm varsa çiğnedi. Kendisini sinsice gizlemek için alkol içti, namazı, orucu terk etti, başörtüsünü çıkardı; daha da ileri gidip, onlardan olmadığını göstermek için, samimi dindarlara düşmanlık yaptı.

Hedeflerine ulaşmak için her yolu, her yöntemi caiz, mübah, meşru olarak görmekle kalmadılar, bunun sevap olduğuna, ibadet olduğuna, “dava”, “cihat” olduğuna inandılar, inandırıldılar.

İşte FETÖ, siyaseti, ticareti, cinayeti, terörü diyanet ile harmanlamak suretiyle, alçaklıkta, canilikte dünyadaki tüm örgütlerden ayrışıyor.

FETÖ ile mücadeleyi sadece “örgütle mücadele” olarak görmek, meselenin sadece hukuki-cezai boyutuna odaklanmak yanıltıcıdır. Fetullahçılık bir zihniyettir, çok zehirli bir ideolojidir. Örgütü Türkiye’de ve dünyada dağıtabilirsiniz ama dava için namussuzluğu ibadet gören bir zihniyeti, üzerinde hassasiyetle çalışmadan, kolay kolay ortadan kaldıramazsınız.

10 yıla yakın bir süredir FETÖ ile mücadele ediyoruz ama Fetullahçılık akımı konusunda hala yeterince yol alamadık. Bunun da nedeni çok açık: Fetullahçı yöntemleri aynen kullanan, yani davası için her yolu meşru, mübah gören, FETÖ’nün boşalttığı alanı doldurma heveslisi kesimler böyle bir tartışmaya girmiyor, böyle bir tartışmanın yapılmasına dahi müsaade etmiyorlar.

Ahlakı, namusu olmayan hiçbir dava meşru değildir.

15 Temmuz’un 7’nci yıldönümünde, Allah’a, şerri hayra tebdil ettiği için tekrar hamdederken şunu da unutmayalım: Düşmanı yendikten sonra ona benzemek galibiyet değil, apaçık mağlubiyettir. Allah bizi güzel ahlâktan ayırmasın. Âmin.

Yorum Analiz Haberleri

Görsel kültürün fıtrata etkisi
Ümmetin ihyasında öğretmenlerin rolü
Kâbe acilen bu müptezellerin elinden kurtarılmalıdır!
“İsrail neden bir haydut devlettir?”
CHP ile laiklik anlayışınız farklı, peki Anıtkabir anlayışınız aynı mı?