Ahde vefa ve iç muhasebe: Yûsuf kıssasından dersler

MURAT KAYACAN

Her bir Kur’an ayeti, insanlığın yoluna ışık tutan evrensel bir rehberdir. Yûsuf kıssasında da öyle incelikler var ki bugüne dair sorularımıza cevap, dertlerimize deva bulmamızı sağlar. Kardeşlik bağları, pişmanlık, ahde vefa gibi insanî meseleler bu kıssada derinlemesine ele alınır; ancak burada sadece tarihsel bir anlatım yoktur; her detay, insanlık hâllerini anlamamız için bir pusula gibidir. Bugün de Yûsuf kıssasından bir bölümle (Yûsuf 12/80-81), ahde vefanın ve bilgiye dayalı şahitliğin önemine değinecek, modern hayatta da karşılık bulan bu ilkelerin izini süreceğiz. Soracağımız soru şu: Yûsuf kıssasının bu kısmı, bize adalet ve güven temelli bir toplumu inşa etme konusunda ne tür ibretler içerir?"

Hz. Yûsuf’un Kardeşlerinin Çaresizliği ve Arayışları

Kur'an, kardeşleri Bünyamin’i1 kurtarabilmelerinden ya da Hz. Yûsuf’un onu Mısır’da alıkoyma kararından vazgeçmesinden Hz. Yûsuf’un kardeşlerinin ümitlerini kesmeleri konusunda şöyle demektedir: “Ümitlerini kesince bir tarafa çekilip fısıldaşmaya başladılar. Büyükleri, ‘Bilmediniz mi ki şüphesiz babanız sizden Allah adına sağlam bir söz almıştı. Daha önce de Yûsuf hakkında kusur işlemiştiniz. Babam bana izin verinceye veyahut Allah benim için hükmedinceye kadar buradan ayrılmayacağım. O, hükmedenlerin en hayırlısıdır.’ dedi.” (Yûsuf 12/80). Morallerinin pek yerinde olmadığı anlaşılan Hz. Yûsuf’un kardeşlerinin “fısıldaşmaya” başlamaları, koruma sözü verip yanlarına aldıkları Bünyamin’i babalarına geri getiremeyeceklerini anlamaları ve buna bir çözüm arayışına girmeleriyle ilgiliydi. Büyük kardeşin, “babanız sizden Allah adına sağlam bir söz almıştı” ifadesi, ahde vefanın önemine vurgu yapmaktadır. İç muhasebeye yönelen ve pişmanlık duyan bu kardeşlerin Bünyamin’i geri götürememeleri, babalarının onlara güvenini iyice sarsacaktı. “Büyükleri” denilen kardeş ya yaşça ya da kavrayış açısından büyük olanlarıdır. Onun, “O, hükmedenlerin en hayırlısıdır.” demesi, adil ve ne yaparsa hikmetli bir şekilde yapan Allah’ın insan hayatındaki belirleyici pozisyonuna dikkat çekmektedir.

Bilgiye Dayalı Şahitlik ve İslam Hukukunda Geçerliliği

Hz. Yûsuf’un kardeşinin, Kenan iline dönecek kardeşlerine şöyle öğüt verdi: “Babanıza dönün, ‘Ey baba, şüphesiz oğlun hırsızlık etti. Biz ancak bildiğimize şahitlik ettik. Biz gaybın bekçileri değiliz.’ deyin.” (Yûsuf 12/81).Tavsiyeye göre kardeşler, Hz. Ya'kūb’a mahcup bir şekilde durumu açıklayacaklardı. Bu duygu, ifadelerdeki içtenlik ve savunmacı üsluptan anlaşılmaktadır. Kardeşlerin, “şüphesiz (إِنَّ) oğlun hırsızlık etti” diyecek olmaları, Bünyamin konusunda kötü zan içermektedir. Ayetteki tavsiyede geçen “Biz ancak bildiğimize şahitlik ettik.” ifadesi, su kabının Bünyamin’in yükleri arasında bulunup çıkarıldığına tanıklık etmeleri yönündeydi. Ayrıca babalarına “Biz gaybın bekçileri değiliz.” demeleri tavsiye edildi. Bununla bir yandan kendilerini temize çıkarırken bir yandan da muhtemelen Bünyamin’in böyle bir şey yapacağını önceden bilemediklerini, böyle bir durumu öngöremediklerini ya da gerçekte hırsızlık yapıp yapmadığını bilmediklerini ifade etmiş olacaklardı. Ayetteki “gayb” kelimesinin Himyer dilinde “gece” anlamına gelmesinden hareketle “Geceleyin Bünyamin’in ne yaptığını bilmiyoruz.” diyecek oldukları da söylenebilir. “Baba! Yûsuf’tan dolayı uğradığın musibetin benzerinin Bünyamin için de gerçekleşeceğini bilmiyorduk.” şeklinde bir gerekçe de sunabilecekleri kastedilmiş olabilir. Ayetten Allah bildirmedikçe gaybın bilinemeyeceği de anlaşılmaktadır. Bu ayetten hareketle bilgiye dayalı şahitliğin geçerli olduğu ifade edilmiştir. Sözgelimi kör, duyduğuyla sağır ise el işaretleriyle şahitlik yaparsa dikkate alınır. Yazılı şahitliğin de bir değeri vardır. Günümüzden örnek verilecek olursa kamera kayıtlarının da şahitlik amacıyla kullanılması söz konusu olabilir.

Sonuç

Hz. Yûsuf kıssasında işlenen her detay, sadece o dönemin toplumsal dinamiklerini yansıtmakla kalmaz, bugünümüzü de şekillendirecek evrensel dersler sunar. Ahde vefa, doğruya şahitlik ve gayba dair acizliğimizin farkında olmak, bireysel ve toplumsal hayatımız için kritik ilkeler olarak ön plana çıkar. Günümüzde bilgiye dayalı adaletin sağlanmasında, kamera kayıtları gibi teknolojik bulguların İslam’ın ilke ve değerleriyle örtüşüp örtüşmediğini anlamak, modern hukuk sistemlerine katkı sağlayabilecek bir perspektif sunar. Kıssanın bu bölümü (Yûsuf 12/80-81) aynı zamanda aile bağlarının korunmasının ve hatalardan ders alarak bir güven ortamı inşa etmenin önemine işaret eder. Yûsuf kıssasını tefsir ederken aldığımız bu derslerin, modern dönemdeki yeni çalışmalara ve yaklaşımlara ilham olacağını ümit ediyoruz. Allah’ın her hükmünde adalet ve hikmet olduğunu unutmadan, hayatımızda adaleti ve güveni esas alan bir duruş sergileyebilmek dileğiyle.

 

1- Hz. Yûsuf’un hem baba hem ana bir kardeşi.