Üçüncü intifada mı başlıyor? Zira, son günlerde hem Arap basınında hem de İsrail basınında üçüncü intifada beklentilerine dair haberler ve değerlendirmeler sıklaşmaya başladı.
ABD ile İsrail arasında 1600 dairelik yeni yerleşim merkeziyle ilgili çıkan anlaşmazlıktan sonra Filistinliler ile İsrail arasında gerilim tırmanıyor ve bu gerilim yeni bir intifadayı tetikleyebilir. İsrail’in tepki üzerine Filistinlilere yönelik Kutsal Kentte yeni kısıtlamalar getirmesi yeni bir intifada ihtimalini de beraberinde getirmiştir. Nitekim ertesinde Jerusalem Post gazetesi şu başlığı kullanmıştır: “Palestinian unrest continues in J’lem/Kudüs’te Filistin başkaldırısı devam ediyor”. Ve işte bu aşırı gergin ortama mümasil ve paralel olarak George Mitchell’ın, ‘lojistik’ nedenlerden dolayı beklenen ziyaretini ertelediği duyuruldu. Doğu Kudüs yakınlarındaki Wadi Joz, Issawiya ve Abu Tor yerleşim yerlerinde maskeli Filistinli göstericiler ateş yakarak ve taş atarak İsrail kolluk kuvvetleriyle çatışma içine girmiş ve olaylarda 2 polis yaralanırken 31 Filistinli tutuklanmış bulunuyor. Yüzlerce atlı İsrail polisi ise kalabalıkları sindirmek için Wadi Joz’a gitmiş ve burada taş atan Filistinli göstericilerle karşı karşıya gelmiş. Polis göstericilere karşı göz yaşartıcı gaz kullanmış. Bu arada yerleşimciler de Mağaribe Kapısından Mescid-i Aksa’ya girmek istemişler lakin bu girişimleri engellenmiş. Filistinliler de eski şehrin Mescid-i Aksa’ya giriş kapılarından olan Meclis Kapısını bloke etmişler ve onları dağıtmak isteyen İsrail polisi ise ses ve sis bombası kullanmış ve onları Via Delarosa’ya kadar geri püskürtmüş.
¥
Kudüs Hıristiyan dünyası için de ayrıca çok önemli. İnançlarına göre, Hazreti İsa’nın çarmıha gerilip Via Delarosa ya da Road of Suffering, Cile Yolu boyunca yürüdüğü ve sonra öldürüldüğü ve inanışa göre tekrar dirilerek göğe yükseldiği yerler de burada ve Katolik Kilisesi mensupları, bu yolu bir baştan diğer başa; bütün durakları aşarak en son Musalla taşına yatırıldığı kiliseye kadar yürüyerek, ellerini bir oyuk içine sokarak hacı olmaktadırlar.
Mitchell’in İsrail ile Filistinliler arasında yakın mesafe görüşmelerine sanki mümasil olarak Fetih temsilcilerinden Hatem Abdulkadir Filistinlilerden Mescid-i Aksa’yı korumak için bölgeyi markaja almalarını istemiştir(converge on Al-Aksa to save it). Durum hakikaten nazik. İsrail tarafı Mescid-i Aksa’ya yakın metruk ve eski bir sinagogu ihya etti ve bundan sonra sıranın Harem-i Şerif’e geleceğine kesin gözüyle bakılıyor. Arap milletvekilleri 2010 ile 2020 arasında İsrail’in oldu bittilerle Harem-i Şerif’i zapt edeceğini ve burasını Süleyman Tapınağı haline getirileceğini ifade ediyorlar. Hatta yeni İsrail planları çerçevesinde 2.5 yıl içinde bu projenin ikmal edileceği de söyleniyor. Bu bağlamda, ihya edilen Hurva Sinagogunun çok büyük sembolik değeri var. Zira o da Süleyman Mabedi gibi iki defa tahrip oldu ve iki defa da tamir geçirdi. Dolayısıyla kaderi Süleyman Mabedi ile aynı. Bundan dolayı Yahudiler Hurva Sinagogunun yapılmasını bir tefeül/iyimserlik nedeni olarak görüyorlar ve Süleyman Mabedinin yapılmasının önadımı olarak telakki ediyorlar.
¥
Hurva Sinagogu aynı zamanda tarihi olayların da kesişme noktası. Herzl’in ziyaret ettiği bu yer aynı zamanda Ze’ev Jabotinsky Yahudi Lejyonuna törenle asker kaydetme yeri olarak da hizmet vermiştir. Burasının Yahudi sembolizmi ve ötesinde nizam-ı alemi olan tikkun olam ile de çok yakın irtibatı ve alakası var. Kabbalistik inançlara göre, burasının yeniden yapılanmasıyla Kutsal Şehrin yeniden kurulması arasında büyük bir ilinti ve bağ var. Buranın yeniden inşası ve yapılması Mesih’in pişdarı, öncüsü ve müjdecisi (precursor) olarak nitelendiriliyor. Bundan dolayı Arie Morgenstern adlı tarihçi Müslümanların tarihi dönemlerde Yahudi kehanetlerinin önünü kesmek için burasının ihyasına izin vermediklerini belirtmektedir. Zira, Yahudilerin batini akıllarında veya şuur altlarında burası Siyon’un ve Kutsal Kentin geri dönüşüyle bağlantılıdır. Demek ki burası, Yahudi inançlarında ve kültüründe kıyamet bahsi ve alametleriyle veya Mesih’in zuhuruyla (onlarda dönüşü değil, zuhuru) ve Aharit Hayamim ile yakından alakalıdır. İster Aharit Hayamim isterse Müslümanlar açısından kıyamet alametleri veya Melheme-i Kübra veya Hıristiyanlarca Armegeddon ile alakalı olsun; burasının yapılması kıyametin geri sayımında önemli bir kilometre taşıdır. Hurva’yı kurduktan sonra Üçüncü Mabedi ve Kudüs’ü ve ardından da nizam-ı alemlerini yani tikkun olam’ı yeniden kuracaklardır. Bunu yaptıklarında bütün milletler onlara boyun eğecektir. Milletlerin boyun eğmelerinin sembolü Süleyman Mabedi ve zuhurunu bekledikleri Beni İsrail Mesihidir. Halbuki, Beni İsrail Mesih’i, Hazreti İsa’dır ve o da bu kutsal toprakları onlardan kurtarmak için geri dönecektir. İslâm inancı budur.
Olan bitenle alakalı Filistinlilerin gözlemleri de bu yöndedir. Ve Netanyahu geri adım atmamakta direniyor hatta İsrail basını Obama’nın kırmızı çizgiyi aştığını bile yazıyor (Obama has crossed the line By ISI LEIBLER –Jerusalem Post 16/03/2010 06:42). Artık bütün bunların gizlisi saklısı yok; alenen ve bütün dünyanın gözleri önünde cereyan ediyor.
VAKİT