Ah şu bizim Sovyet!

Abdurrahman Dilipak

Ergenekon sanıklarının halini Ashab-ı Kehf’e benzetenler yok değil. Bir gün, Ergenekonda olduğu gibi Demir dağı delip kurtulmak da var işin içinde.. Doğu Türkistan’da yaşananlardan yola çıkıp Yecüc Mecüc olayına gönderme yapan da yok değil..

Herkes “bu işin sonunun nereye varacağını” merak ediyor..

3. İddianameden sonra ne olacağı tartışılıyor..

Bu arada merakla beklenen bir başka olay ise YAŞ! YAŞ öncesi generaller arasında başlayan istifa furyası, terfi hiyerarşisini radikal bir şekilde değiştireceğe benziyor.. Bu köşenin sürekli okuyucuları, Ergenekon davası sürecinde YAŞ öncesi istifaların olabileceğine ilişkin hatırlatmalarımızı anımsayanlar olacaktır.. Bu süreç devam edecek..

TSK’nın yeniden yapılandırılması tartışmaları, Anayasa değişikliğinden sonra ele alacak bir konu ama, şimdi acil, zorunlu birkaç rötuş bile bu kadar tartışmaya sebeb olduğuna göre, bu işin bir adım ötesinde kızılca kıyamet kopacak demektir..

Asıl sorun askeriye içindeki darbeci kadrolar ve çeteci unsurların tasfiyesi ile ilgili..

Bu yapı bilinmiyor değil.. Öyle anlaşılıyor ki, çekirdek kadro Genelkurmay’ın içinde.. Bu yapının unsurları ise bütün bir teşkilata yayılmış durumda..

Çiçek olayı ve Ergenekon davasının genel seyri içinde ortaya çıkan bilgiler ışığında görülen o ki, bu işin Genelkurmay merkezli hiyerarşik, emir komuta zinciri içinde hareket eden bir grubun varlığına işaret ediyor..

Başbuğ roketatara “boru”, belgeye “kağıt parçası” dese de gerçek ortada.. Bir belgeye kağıt parçası demek, bir kurumun amblemini taşıyan bir flamaya “bez parçası” demek gibi bir şey bu..

En son rezalet, Koç müzesindeki denizaltının, bir grub öğrenci tarafından ziyaret edilirken patlatılması senaryosu ile ilgili..

Mızrağın çuvala sığmadığı ortada.. Bu işler artık te’vil götürmüyor..

Bana kalırsa birtakım şüphelileri koruyayım derken Bağbuğ kendi karizmasını, inanılırlığını, saygınlığını ciddi anlamda riske ediyor.. Bu çabalar, şüpheliler için de aslında geçici bir koruma sağlıyor, o kadar.. Hatta bu işten kurum olarak TSK ciddi anlamda zarar görüyor.. Bir şüpheliyi kurtarma adına, bütün bir yapıyı riske atıyorlar..

Post Modern darbenin Genelkurmay’da planlanıp, fişleme ve brifinglerin, andıçların bu merkezden yönetildiğini biliyoruz..

Bugün de sanki değişen fazla bir durum yok gibi.

Başbuğ bütün bu olanlardan habersiz olabilir mi?

Eğer olanları görüyor, duyuyor, biliyorsa; o zaman neden böyle konuşuyor?.. En azından susma hakkını kullanmıyor..

Gerçek şu ki, Derin devlet bizim Sovyet’e denk düşüyor.. Merkez kadro ise, bizim Sovyet’in prezidium’unu oluşturuyor..

Bizim Sovyet mevzi kazanımlarla moral toplamaya çalışıyor, ama ayaklarının altındaki toprak hızla kayıyor..

Bu sene Başbağlar tartışması Sıvas tartışmasının önüne geçti.. Ergenekon davası kapsamında Sıvas’ın masaya yatırılacak olması da bu kirli oyunun içyüzünün ortaya çıkması açısından büyük önem taşıyor.. Aslında Başbağlar gerçeğini bir tarafa bırakarak bu olayı tek başına gündeme getirip Alevileri kışkırtmaya çalışanlar da yeni iddianame ile, neye ve kime hizmet ettiklerini görecekler.. Bu kanlı oyunun Ergenekonvari bir yapının işi olduğunu görecekler sanırım..

Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, Bizim Sovyet’in umudunu kaybetmesi halinde “topyekun saldırı”ya geçerek, “benden sonrası tufan” diye, elindeki bilgi, belge, kasetleri ortaya dökmeleri.. Özellikle AK Parti’ye ve dindarlara yönelik böyle bir hazırlık var.. Geri çekilirken, kendi kalelerini, Truva atlarını da feda ederek yakıp yıkacaklar gibi sanki.. Birileri suç ortakları, muhtemel tanıkları hedef alacak gibi..

AK Parti’yi bu anlamda zor bir sınav bekliyor.. Bu Ağustos’tan sonra derin hesaplaşmada yeni bir dönem ve yeni bir süreç başlayacak.. Bana kalırsa fırtına öncesi sessizliği yaşıyoruz..

Aslında askerlerin adli yargıda yargılanmasının önünü açan süreç Türkiye’de yeni bir sürecin başlangıcı olabilir.. “İHD başkanıyken 11 yıl önce uğradığı suikast sonucu ölümden kurtulan DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, askeri kişilere sivil mahkemelerde yargılama yolunu açan düzenlemenin onaylanması ile birlikte olayın azmettiricisi olduğu iddia edilen dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir ve MGK eski Genel Sekreteri Erol Özkasnak hakkında dava açmaya hazırlanıyor.” Bunu başka davalar izleyecek..

Yani Ergenekondan bağımsız yeni davalar açılabilir..

Şu haber de yeni dönemin ipuçlarını veriyor bize: “Bitlis'in Tatvan ve Mutki ilçelerinde yıllar önce kaybolan 7 kişinin yakınları, faili meçhullerin hesabının sorulmasını istiyor. Ulusoy köyünde 1993 yılında askerler tarafından evinden alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan Ramazan Şarlı ve Hamide Şarlı kardeşler ile aynı tarihte gözaltına alındıktan sonra işkence edilerek öldürüldüğü iddia edilen Abdulselam Orak'ın ailesi, davalarının takipçisi olacaklarını söyledi.”

TSK, Emniyet, MİT bu iddiaları soruşturup çözmeli.. Kol kırılıp yeni içinde kalınca, örnekte görüldüğü gibi kol kangren oluyor, ya da insanlar çolak kalıyor..

Unutmamak gerekir ki, bazı şeylerin şuyuu vukuundan beterdir.

Selâm ve dua ile.

VAKİT