Ah Fukuyama ah!

Abdurrahman Dilipak

Ergenekon davası başladı..Devamı 3 gün sonra.

İlk gün sürpriz bir gelişme yok. Cumhuriyet gazetesi müdahil, Tekin iddiaları reddediyor, Perinçek reddi hakim talep etti. Tutuklu ve tutuksuz sanıklar ayrı ayrı yargılanacak. İlk gün yoğun bir izdiham yaşandı...

İlk günün kısa ara başlıkları bunlar..

Bu arada birçok bölgede PKK eylemleri vardı.. Bu eylemlerin devam etmesi bekleniyor..

Kriz lobisi devrede.. 29 Ekim öncesi ve sonrasına dikkat..

Evet, bugün Ergenekon’dan değil, Fukuyama’nın kehanetinden söz etmek istiyorum.

Ergenekon davasının ayrıntılarını zaten haber bültenlerinden izlemiş olmalısınız.. Onun için bugün ben başka şeyler yazacağım.

Fukuyama’nın Kehaneti boşa çıktı, şimdi yeni felaket senaryoları yazma peşinde..

Huntington’un “medeniyetler arası çatışma” tezi bir kehanet değil, “kontrollü bunalım stratejisinin bir şartı” idi. Ama gerçekleşmedi..

Yani bir gözlem, tesbit, veri değil, sanki bir temenni, ya da siyasi beklentileri açısından malumu ilam gibi bir şey idi.

Bizdeki örneği ile PKK, Apo, terör niçin var sorusunun cevabı da burada gizli..

Huntington ve Fukuyama hayata bakarak bu sonuca ulaşmamışlardı. Onlar dünya derin devletinin reflekslerini hesab ederek, bilimsel bir çözümlemede bulunmamışlar, kehanet diye beklentilerini dillendirmişlerdi..

Fukuyama’ya göre hâlâ ‘Kapitalizm son harika sistem’.. “Tarihin Sonu ve Son İnsan” adlı kitabında da bu konuyu işliyor.. “İnsanlık için kapitalizmin dışında bir alternatif sistem kalmadığını ve çatışmalarla oluşan insanlık tarihinin son sisteme ulaştığını” savunuyor..

Siyasi alanda demokrasi, iktisadi alanda kapitalizm.. Bunun için de global bir hesaplaşma kaçınılmazdı.. Bu da “tarihin sonu”nu getirecek bir “Medeniyetler Çatışması”nı kaçınılmaz kılacaktı.. Güç ve kuvvet ABD ve AB’nin elinde idi ve onlar emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessiliydiler ve bu pozisyonlarını korumak için de gerektiğinde güç kullanacaklardı..

Ama durum ortada..

Aslında batı medeniyetinin insanlığa maliyeti ortada.. Amerika’nın keşfi, Afrika’nın işgali, Asya’nın sömürülmesi, 1. ve 2. Dünya savaşları, savaş sonrası oluşturulan yeni düzen..

Dünya gelirinin yarısını doğrudan ve dolaylı olarak 500 ailenin paylaştığı, ihtiyar kıtanın yarısının Rusların elinde olduğu bir paylaşım.. Neredeyse dünya nüfusunun yarısının yaşadığı iki ülkenin sahip olduğu toprakların miktarı..

Evdeki hesap çarşıya uymadı..

Afrika’da, Balkanlar’da tutunamadılar. Afganistan’da Kabil’e sıkışıp kaldılar.. Irak’ta batağa saplandılar. Ortadoğu barışı hayal oldu.. İran konusunda hiçbir şey yapamadılar.. Paraları değer kaybediyor. Ekonomileri çıkmaza girdi. Borsaları çöküyor. Ekonomide durgunluk aşılamıyor.. İşsizlik ve yoksulluk büyüyor. Rekabet edemiyorlar..

ABD’yi birinin yıkmasına gerek yok.. 11 Eylül, Amerika’nın göbeğinde patlayan bir fünye gibi idi.. İkiz Kuleler, Amerikan sistemini patlattı.. Nasıl uçak çarpınca hemen kuleler yıkılmadı, sonra kendi içine çöktü ise, Amerikan sistemi de kendi içine çöküyor..

Gelinen noktada, komünizmden sonra kapitalizm de çöküyor..

Evet, tarihin sonu, ama Amerikan tarihinin, daha doğrusu Amerikan yüzyılının sonu..

İnsanlık tarihinin dünyaya ve insanlığa en pahalıya malolan uygarlık deneyinin sonuna geldik..

Ne kapitalizm ve ne de batı demokrasisi bu haliyle insanlığa umut vadetmiyor..

Rusya’da ya da Batı demokrasisinin en çarpıcı örneklerinin uygulandığı İskandinavya’da durum çok açık ve net..

5 kişilik bir ailede, bir kişi uyuşturucu mübtelası ya da alkolik, en az bir kişi ruh hastası ve psikolojik tedavi görüyor.. En az bir kişi cinsel tacize ve tecavüze uğramış.. Bunlardan bir kısmı aile içinde bu belaya uğramış. En az bir kişi ve en az bir defa intihara teşebbüs etmiş.. En az bir kişi ve sık sık aile içi şiddete maruz kalıyor..

Evlilik azalmış, boşanma patlamış.. Aile içi sadakat kaybolmuş.. Yaşlılar, sakatlar ve hastalar yalnızlığa terkedilmiş.

İşte geldikleri nokta böyle bir yer..

Kriz bizi vurur mu? Bana kalırsa ekonomik kriz bizi vurmaz. Aksine, bizim işimize yarayabilir.. Fukuyama yanılıyor.. Eski kehaneti gibi bu da yanlış.. Bizi vuracak olan, batı tipi modernleşme macerası.. Sekülerleşme belası.. Yani batılılaşma.. Medianın pompaladığı batı tipi aile ve yaşam tarzı bizi vuracak/vuruyor.. Asıl büyük felaket bu..

Bakın, şu çete hikayesi de batının başımıza sardığı bir bela.. 28 Şubat’taki bela da “Batı Çalışma Grubu” değil miydi? Bugün yaşanan sorunların çoğu da batılılaşmanın başımıza sardığı belalar değil mi? Selam ve dua ile.

VAKİT