Ah Esad ah!

Abdurrahman Dilipak

Esad, iş işten geçmeden ne yapacaksa yapmalı artık. Son pişmanlık fayda vermez. Eğer bunu Nuseyrileri korumak için yapıyorsa, kendisi ile birlikte onları da bitiriyor ve daha büyük bir felakete zemin hazırlıyor.. Onlara da zarar veriyor. Kaş yapayım derken göz çıkarttığının farkında değil gibi sanki.

Esad ister İslam dünyasını dinlesin, isterse Arap dünyasını, aklı başında kimse, ona bugün yaptıklarının doğru olduğunu söylemeyecek.. İşte gelinen nokta, Arap Birliği Suriye’nin üyeliğini askıya aldı. Muhalefeti tanıdı.. Alınan kararın özeti şu: Şam’ın üyeliği askıya alındı ve yaptırım uygulanması istendi. Suriye muhalefeti, Arap Birliği’nin genel merkezine davet edildi. Bu karar oy birliği ile alındı.

İster komşularına kulak versin, ister Sünni dünyaya, isterse Şii dünyasının sesine kulak versin.. Bir iki ülke dışında Suriye rejimi destekleyen kimse yok.. Onların da niye destekledikleri belli. Utana sıkıla, kerhen yapıyorlar bu işi. Kimse de uzun süre yenilecek ata oynamaz..

Esad’a uzatılan en sıcak dost eli, Türkiye’nin eli idi.. Esad bu cankurtaran hükmündeki eli reddetti. Geçmiş olsun. O eli bıraktı, uyarıları dikkate almadı ve bütün şansını kaybetti..

Esad daha fazla direnecek olursa sonu Kaddafi’ye dönebilir.. Kendinden sonrası için bir kan davasını miras bırakabilir. Aslında geç kaldı.. Hiçbir şansı yok onurlu geri çekilme için. Ancak şimdi, zararın neresinden dönülürse kârdır hesabı ile, daha büyük bir zarara uğramadan canını kurtarabilirse, o bile bir kazanç olacak..

Artık sonuç belli. Sadece o sonuca ulaşmak için ödenecek zaman ve can bedeli, bu işin toplumsal maliyeti belli değil, o kadar. En son Arap Birliği’ne “Evet” dedi. Ama verdiği sözde durmadı. Sonuç ortada.. Kimine göre kendi derin devletine, aşiretine söz geçiremiyor.

Hani şehirlerden askerleri çekecekti? Hani siyasi tutukluları serbest bırakacaktı? Hani sürgündekilerin ülkeye dönmesine izin verecekti? Hani siyasi partiler, seçim, düşünce, ifade ve örgütlenme hürriyetini güvence altına alan bir hukuk reformu yapacaktı? Hiçbiri yok..

Ülke ekonomisi çökmüş durumda, umurlarında değil. Yurtdışındaki hesaplarına el kondu. Birçok kişi hakkında tutuklama kararı var. Bir yere de gidemezler artık. Ama anlamıyorlar..

İran, Rusya dışında destekçileri de yok. Çin yarım ağız destek veriyor. Onların desteklerinin sebebi de belli. İsrail bu durumdan memnun. “Yiyin birbirinizi” der gibi sanki.. Bu arada bu belirsizlik ortamından yararlanarak İran’a saldırmak ister gibi bir havası var.. Hizbullah da böyle bir oldu bittiden endişe ediyor gibi.. Herkes tedirgin, eller tetikte bekliyor.

Batı sanki dikkatleri başka yöne çekmek ister gibi İran’a saldırı konusunu yeniden gündeme getirdi. İsrail de bu havayı değerlendirmek istiyor ama, süreci nasıl kontrol edeceğini bilmiyor.

Eğer bir vuruşta İran’ı dizüstü düşüremezlerse, bu İsrail’in sonu olabilir. Bunun farkındalar..

İran’ı vursalar bile bu kavga bitmez.. İsrail İran’a saldırırsa, Suriye rejimi de ayakta kalamaz.. Daha doğrusu İran’ın Suriye’ye ihtiyacı kalmaz zaten.. Ne olacaksa olur..

Şii dünyasından da öyle aman aman bir destek yok Suriye’ye bu arada. Yemen Şiası, Irak Şiası, Lübnan Şiası, Bahreyn Şiası Suriye’ye destek vermiyor. Hizbullah bile bu konuda Suriye’yi eleştiriyor. Nuseyriler Şii de değil aslında.. İran’ın Nuseyrilere sahip çıkıyor gözükmesi tamamen siyasi bir konu. Yoksa Hizbullah’ın falan da Nuseyrilere sahip çıkması söz konusu değil.

Bu arada zaten Esad ailesi ve üst düzey yönetim, Hariri suikastinden sorumlu tutuluyor.. Yarın Esad kendini bir anda Lahey Adalet Divanı’nda sanık olarak bulabilir..

Yani bölgede ne İsrail’in geleceği var, ne de Nuseyri rejiminin.

Bu şartlarda ABD, İngiltere ve Fransa da bölgede yeni bir başarısızlığın altına imza atmak istemeyecektir.

Zaten her üç ülkede de bu konuda görüş birliği olmadığı gibi, ekonomik ve siyasi durum hiç de iç açıcı değil.

Afganistan ve Irak’da bile başarılı olamayanların, İran’da yeni bir maceraya girmesi mümkün değil. Bu Batı için gerçek anlamda bir çöküşün başlangıcı olabilir..

Batı desteği olmadan İsrail’in ayakta durması zor.. Suriye için böyle bir zamanda Fransa’nın devreye girmesi de mümkün değil. Rusya’nın da tek başına bölgede bir emrivaki siyaseti izlemesi çok zor..

Esad uzatmaları oynuyor. Ailesinin canını kurtarması, bir takım siyasiler ve zenginlerin Batı’ya sığınmalarının temini ve İhvan’la Nuseyriler arasında kan davasına dönüşmeden siyasi bir uzlaşma zemini için son şansları önlerinde.. Eğer bu şansı da kullanamazsa Esad için finalin nasıl olacağı çok açık.

Siyaset, kin, ihtiras, gözü bu kadar kör edebilir mi? Demek ki ediyor. Kaddafi türünün tek örneği değil mi yoksa? Suriye’de final için son eşik aşıldı.. Bundan sonra gelecek günler geçen günleri aratacak sanki.

Selam ve dua ile..

YENİ AKİT