Bu başlığıma lütfen şaşırmayın.
Hadiseyi duymuş ama gerçek boyutlarını öğrenememiştim. Dün Abdülkadir Selvi yazdı, ben de olayı yaşayan genç hanımın arkadaşı olan bir yakınımdan dinledim. Hadisenin, sevgili Selvi'nin kapalı geçtiği bir boyutu daha var.
Şöyle:
İstanbul'da bir büyük ilçenin belediye başkanının gelini olan Z. D. Hanım, 1 Haziran Cumartesi günü, bebek arabasındaki çocuğu ile birlikte Adalar'dan dönüyormuş. Kabataş İskelesi'nde inmiş vapurdan. Göstericiler, önce yaşlı bir erkekle yanındaki başörtülü kadını rahatsız etmişler.
Genç hanım, kendisi de başörtülü olduğu için herhangi bir şekilde rahatsız edilmekten kurtulmak amacıyla bir an önce oradan uzaklaşmaya çalışmış.
Bu alçaklık nasıl anlatılır bilemiyorum
Yolun karşısına geçtiğinde bir başka gösterici grubun içine düşmüş. Önce bir gösterici kız yürümüş üzerine. Arkadaşlarını da çağırmış "Gelin burada bir gerici var" demiş. "Tayyip'in fa..." diye hakaret etmiş. Sonra başındaki örtüyü çekip almaya çalışmış. O sırada diğer gösterici erkekler gelmiş ve onlar da vurmaya başlamışlar genç anneye... Birisi bebek arabasından çocuğu alıp havada sallamaya başlamış.
Alçaklık ve vahşet burada bile bitmemiş.
İnsanlığın en pespaye görüntüsüne tanık olmuş dünya.
Erkeklerden bazıları yere düşmüş bulunan genç kadının üzerine, (ne diyeyim bilmiyorum, nasıl anlatılır bu alçaklık, bu iğrençlik, bu vahşet, bu çirkeflik nasıl anlatılır bilemiyorum) idrarını boşaltmış, işemiş.
Bu, İstanbul'un göbeğinde yaşanmış.
Neden sonra polisler gelmiş, kurtarmış genç anne ve bebeği alçakların elinden.
...
Kelimelerim haddini aştı mı sizce?
Yoksa bu alçakların yanında söz söylenecek çok daha başkaları da mı var?
Hani polis şiddetinden bahsedenler, bu hadise karşısında içlerinde azıcık insanlık deprenişi hissettiler mi ve bunun için Amerika'nın bilmem hangi meşhur gazetesine tam sayfa ilan verdiler mi?
"Ben çapulcuyum" diye arzı endam eden işadamları, azıcık bir insanlık refleksi gösterip, hiç olmazsa denge adına "Bu kadarı olmaz" diyebildiler mi?
Gezi Parkı'nda arzı endam eden "İstanbul'un kaymak tabakası"nın izzet-i nefsine dokundu mu bu alçaklık?
Yoksa "başörtülü ise" onun üzerine işenebilir hükmüne mi varıldı, "onun bebeği bile işkenceye maruz bırakılabilir" mi dendi?
Sevgili "Antikapitalist Müslümanlar", siz gördünüz mü Taksim'de cenaze namazı kılarken ya da cuma hutbesi okurken, Taksim'in az aşağılarında, sizin bacılarınızın üzerine işendiğini?
Sırp çeteciler yapmıştı bunu
Gördünüz mü? Birlikte hareket ettiklerinizin bir başka kıtasının hangi alçaklığa imza atabileceğini? Ne dediniz?
Sosyal medya aktörleri siz ne yaptınız?
Bosna'da ancak Sırp çeteciler böyle yapmıştı Müslüman kadınlara karşı...
Onlar da acaba üzerlerine işemişler miydi tecavüz ettikleri Boşnak kadınlarının?
Ah alçaklık, sen nasıl bir karaktersin ki, insanların üzerine yapışıyorsun...
...
Tayyip Erdoğan duydu bunu. Yüreği yandı mutlaka. Acıdan kıvrandı mutlaka. Boşnak kadınlara yapılanlar karşısında yandığı gibi yandı içi.
Onun için gecenin bir yarısından sonra dünyaya seslenmek gereği duydu. Onun için meydan meydan çığlık atıyor.
Peki Sayın Kılıçdaroğlu da duydu mu bu hadiseyi? Ne yaptı?
Peki Amerika duydu mu, Putin duydu mu, Avrupa Parlamentosu'nun o çok insancıl (!) üyeleri duydu mu? Ne yaptılar?
Tayyip düşse de bayram yapsak duyguları yaşadılar mı?
Ne diyeceğim!
Arkadaş yüreğine bak, orada ne var, bir et parçası mı, bir insanlık damarı mı?
Son hadiseler insanın aklını ve yüreğini imtihana sokan hadiselerdir.
Bugün