Günlerdir yazıyor, ağzı kalabalık, çok bilmiş, hükümleri kesin ve keskin bir 'gazeteci'. Kaddafi'yi, Hüsnü Mübarek'i, Esed'i ve benzerlerini tutuyor, bu zalimlerin saltanatına son vermek isteyen Müslüman halkı ve onların önemli bir parçası olan İhvan'ı yerden yere vuruyor, sapla samanı birbirine karıştırıp duruyordu.
Acaba bu zatın asıl maksadı nedir?
Kimden ve neden yanadır?
Diye soruyor ve merak ediyordum. Sonunda bir dizi yazının sonuncusunda baklayı ağzından çıkardı, ben de ne olduğunu, ne dediğini, niçin dediğini anlayıp rahatladım.
Siyaset ve demokrasi yoluyla iktidara gelmek ve İslam ile bağdaşabilir bir demokrasi tesis etmek için çabalayan İhvan hakkında bakın ne diyor:
'Her iki koşulda iktidara gelmeyi amaçlayan bu İslamcılar sonuçta devleti ve toplumu İslamlaştırmayı hedeflemektedirler. Bu amaçlarını engelleyecek her kim olursa olsun onlar için o saf dışı bırakılması gereken bir düşmandır. Mısırlı Müslüman Kardeşler'in aydın ve din adamları
arasında bir gecelik sohbet bu gerçeği çok net ortaya çıkarır. Söylem ile eylem arasındaki farkın yani takiyenin ne kadar keskin olduğu hemen anlaşılır…'
Günaydın mı demeli, ne demeli bilemedim.
Hangi Müslüman 'toplumu İslamlaştırmayı hedeflemez'? Çok bilmiş bey, biraz da İslam ve dinler tarihi okusaydı olmaz mıydı? 'Toplumu kendine kazanmak' istemeyen bir din var mıdır?
İslam dini Müslümanlara 'insanları dine davet' vazifesini vermiştir. Batıl dinlerden farkı ise 'zorlamanın olmaması'dır. Müslümanlar ötekilere İslam'ı anlatırlar, mümkün olduğu kadar çok sayıda insanın İslam ile müşerref olması için ibadet duygusu içinde çaba gösterirler. Bir toplumda Müslümanlar yeterli sayıya ve güce ulaştıklarında hayatın her alanında İslam'ı uygulamak üzere yola koyulurlar. Toplum içinde Müslüman olmayanların da insan haklarından istifade ederek yaşama hakları vardır; yeter ki, din ve ideolojilerini başkalarına kabul ettirmek veya İslam'a ve Müslümanlara zarar vermek üzere silaha sarılmasınlar, şiddete başvurmasınlar. Bunu yapmadıkları sürece onların da ve bu arada Müslümanların da islâmî hükümeti denetleme ve tenkit hakları vardır. İcraatı beğenmezlerse (yani yöneticilerin, islâmî meşruiyetin dışına çıktıklarına veya beceriksiz olduklarına kanaat getirirlerse) oylarını, iktidarı değiştirme yönünde kullanırlar. Halkın çoğunluğu hangi kadroyu iktidara getirirse onu hükümet olarak bilir, vatandaşlık vazifelerini yerine getirirler.
Laik demokrasilerde şiddet kullanarak rejimi değiştirmek, şeriat getirmek nasıl kabul edilemezse, islâmî yönetimlerde de şiddet kullanarak şeriat düzenini yıkmaya kalkışmak kabul edilemez. Şiddet kullanmaksızın ülke halkını ikna ederler de serbest oylarla rejim değişirse buna karşı yapılacak şey barış içinde insanları aksine ikna etmeye çalışmak olur. İşte İhvan da bunları yapmak ister.
Hasılı şunu anladım ki, bu 'gazeteci bey'in korkusu şeriatmış, islamî düzenmiş, zalim diktatörleri de bu düzene yol vermedikleri için tutuyormuş.
Eh ne diyelim, insanlar arasında öylesi de olacak, böylesi de…
'Yahu kim bu gazeteci?' diye soruyorsunuz ama isim vermem; ismin ne önemi var, fikri bilelim ve onu tartışalım.
YENİ ŞAFAK