Saadet Oruç, Star gazetesinde yazdığı makalede medyanın Afrin operasyonunu PKK/PYD gözünden görmesi için yoğun bir çaba veren ve 2011’den bu yana katil Esed’in şebbihalığını yapan Robert Fisk’i değerlendiriyor:
"Türkiye, sınırlarına kadar getirilmiş bir terör şebekesinin tehdidine karşı adım attıkça, karşı cephe farklı formlarda ataklara kalkışıyor.
Zeytin Dalı harekatının amacının, araçlarının, hedeflerinin defalarca devletin en üst makamlarınca dile getirilmesine karşın, kara propaganda hız kesmiyor.
PKK/PYD/YPG şer şebekesi tarafından sürdürülen manipülasyon hamlesinde, sivillere yönelik saldırıda bulunulduğu safsatasından, kullanılan silahlarla ilgili iftiralara kadar farklı argümanlar kullanılırken, PKK/PYD cephesinin hezimeti de farklı çerçevede yansıtılıyor.
Sahada kaçarak, yenilerek uğradıkları bozgunu, sosyal medya, medya ve farklı alanlarla bir zafer tablosu şeklinde yansıtmaya çalışıyorlar.
Mağdur oldukları ve aynı zamanda Batı’nın kendilerine DEAŞ’a karşı verdikleri sözde mücadele nedeniyle borçlu olduğu algısıyla bu manipülasyon hamlesini sürdürmeye kalkışıyorlar.
Bu hamlelere alet olan Batılı gazeteciler ise kendi kariyerleri açısından tam bir trajedi fotoğrafı sunuyorlar.
PKK/PYD, kendi manipülasyon ve kara propaganda hamlesi için bir grup Batılı gazeteciyi operasyon bölgesine getirdi. Ancak onlardan önce, İngiliz gazeteci Robert Fisk’in geçtiği bir haber var ki, dünya manipülasyon tarihine örnek olarak geçecek nitelikte.
Türkiye’ye akıl almaz suçlamalar getiren Fisk’in elinde PKK/PYD’li teröristlerle temastan geçen barut izlerini hisseder gibi oluyorsunuz, Independent gazetesinde yayınlanan yazısını okuyunca.
Zira Afrin’e giderek bu yazıyı hazırladığını öne süren Robert Fisk’in en “sağlam” kaynağı, kontrolü tamamen PKK’da olan Afrin hastanesinin doktorları.
İsmini vererek, sözlerine atıf yaptığı “Dr. Polat”, Rusya’da tıp okurken, “halkına faydalı olmak” amacıyla bu kente gelen bir PKK/PYD üyesi. Dr. Polat da muhtemelen kod adı. Kendi ağzıyla tıp eğitimini yarım bıraktığı yönündeki sözlerinden anlıyoruz ki, doktor da değil.
Ancak Fisk, bu örgüt üyesinin tuttuğu “kayıtlara” dayanarak, Türkiye’nin Afrin’de sivilleri hedef aldığını, İsrail’in Lübnan’da, ABD’nin Irak’ta yaptığı haksızlıkları Türk askerlerinin bu kentte tekrar ettiğini öne sürüyor.
Kudüs için başta BM ve İİT olmak üzere uluslararası kurumlar aracılığıyla dünyayı ayağa kaldırdığımıza herhangi bir atıf elbette yok.
Dünyada nerede bir mazlum varsa, insani yardım köprüleri kurarak onlara yardıma koştuğumuz yok.
Söze Suriye’den giriyor güya, 3.5 milyon Suriyeli mülteciye kol kanat germemize değinmiyor bile.
Tam tersi, Afrin’de Arap mülteci bir aileyi hedef aldığımızı öne sürüyor.
Bu algı operasyonu, dezenformasyon ve manipülasyonun adı da gazetecilik oluyor.
Yemezler.
Robert Fisk’in bu çabası, uzun bir gazetecilik kariyerinin can çekişen trajik son sahnesi gibi acıklı duruyor."