HAKSÖZ HABER
Batı açısından modernleşme yeryüzünü istila edebilmenin imkanlarını oluşturuyor. Modernleşmenin inşa ettiği araçlar ve düşünme biçimleri Batı dışı dünyanın “kazanılması” için vazgeçilmez hususlar arasında.
Bu hususların öncelikli şartı ise ulus devlet mantığının içselleştirilmesinde yatıyor. Batılı veya ideolojik olarak Batıya şartlanmış devlet adamları, düşünürlerin yaklaşımlarında da bunu görmek mümkündür. En bilinen örneği için taraftarları tarafından Türkiye ulus devletinin kurucu babası olarak değerlendirilen Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü hatırlanabilir: Ümmetten bir ulus yarattık!
"Ümmetten ulus yaratmak" bu iki olgunun birbirine muarız şeyler olduğunun kanıtı olarak düşünülebilir. Yani hem ümmetçiliği hem de ulusçu milliyetçi sapmaları aynı anda kimlik edinemezsiniz! Öyle anlaşılıyor ki Mustafa Kemal Atatürk tarafını seçmiş ve amellerini de ona göre şekillendirmiş…
Bu bağlamda ulus devlet Batılılaşmanın, modernleşmenin ön şartıdır. Ümmet yıkılıp yerine ulus devlet inşa edilmelidir. Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in Afganistan hakkında yaptığı yorum da tam olarak bu bakış açısının yeni bir örneğini gözler önüne seriyor! Beyaz Saray'da ABD Başkanı Joe Biden ile ortak basın toplantısı düzenleyen Angela Merkel, "Uzun yıllar boyunca, Afganistan'da birlikte çalıştık, belli bir dereceye kadar terörizm tehlikesini kontrol altına alabildiniz ancak ne yazık ki, görünmesini istediğimiz gibi bir ulus inşa edemedik" dedi.
Emperyalistlerin mağlubiyeti kabul ettiklerini gösteren bu sözler istila ve işgal mantığını da gözler önüne seriyor! Bu bağlamda ulusçuluğun bir müstemleke ideolojisi olduğu da anlaşılmış oluyor. Afganistan’da Taliban önderliğinde ümmetin kazanımı olan direniş, ulus inşa etme derdindeki emperyalistleri hüzne gark etmiş. Afganistan’dan sadece bir örnek aynı direniş dünyanın her yerinde yaşanmaya devam ediyor!