Afganistan’da zelil bir biçimde mağlup olan, Amerikan ordusundan ibaret değil elbette. Evet, Amerika işgal ve katliamın öncüsüydü, NATO ordularını bu ağır suça ortak olmak üzere teşvik edip organize eden ve BM’den ilgili kararları kolayca çıkarttıran devletti. Ancak 20 yıllık işgal ve katliam sürecinde ne NATO bileşenleri ne de diğer devletler ciddi bir itiraz yükseltip Afganistan halkının özgür iradesine yönelik bir vurgu yaptılar.
...
Taliban’ı gericilikle, terörle, katliamla, ülkeyi cehenneme çevirmekle suçlama yarışı öyle bir hal alıyor ki insan ister istemez Amerika ve NATO orduları keşke hiç çıkmasa Afganistan’dan diyesiniz geliyor. Türkiye’de siyasetin ve kamuoyunun bir kısmı da bu çizgide seyrediyor hala. Kemalistler, sol-sosyalistler, milliyetçilerin yanında bir kısım muhafazakar-dindar çevreyi de görebiliyoruz maalesef. İki-üç banka ATM’sini tahrip edip, birkaç halk otobüsünü molotoflayarak emperyalizme karşı devrimci duruşlarını ispatlayan örgütler Taliban’ın Amerika ve NATO’ya karşı zaferle sonuçlanan 20 yıllık savaşına burun kıvırıyor, çamur atıyor. Ankara ve İstanbul başta olmak üzere ülkenin dört bir tarafında sivil halka karşı bombalı araçlarla terör saldırısı yapan, kah Amerika’nın kah Rusya’nın eğitip donattığı PKK-PYD’yi halkların kardeşliği için savaşan devrimci örgüt ilan edip goygoyculuğunu üstlenen sol-sosyalist çevreler tabiatları gereği en akıldışı komplo teorilerine sarılıyorlar. Taliban Amerika ve NATO ile savaşmamış, savaşamazmış çünkü Taliban’ı CIA kurmuş, İslami direnişi Yeşil Kuşak projesi kapsamında Pentagon örgütlemiş!! Zaten uydurdukları masala inanacak olursak emperyalizme karşı savaşı her zaman için sol ve ulusalcı örgütler üstlenirler, İslami hiçbir örgütün böyle bir mücadele içinde yeri olamaz. İşin tuhaf ve acı tarafı bu şapşalca ajitasyon ve propagandaların Müslüman mahalleler de bile müşteri bulabilmesidir.