Sekiz aydır sürdürülen, 100 binden fazla asker ve milisin katıldığı, 5 bin Amerikan askeri ve danışmanının destek verdiği, havadan 29 bin bombanın atıldığı, 700 bin insanın yerlerinden edildiği ve binlerce sivilin can verdiği Musul harekatının gerçek maliyeti yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Geçtiğimiz Pazartesi günü Irak Başbakanı Haydar el-İbadi’nin "Musul’un teröristlerden temizlendiğini ve harekatın büyük bir zaferle sonuçlandığı"nı duyurmasından bir gün sonra Uluslararası Af Örgütü’nün (Amnesty International) tarafların tümünün savaş suçu işlediğini ileri süren raporu yayınlandı.
Raporda “acaba Musul harekatı başka türlü yürütülebilir miydi? Sivillerin zarar görmesi engellenebilir miydi?” soruları öne çıkartılmaktaydı.
Amnesty raporunda IŞİD’in sivilleri canlı kalkan olarak kullanmakla ve eski şehirden kaçmak isteyen kitleleri engellemekle insanlık suçu işlediği belirtiliyor. Bun karşın Irak devleti ve ABD de sivillerin zarar görmesini engelleyecek tedbirleri almamakla, uluslararası hukuk kurallarının gerektirdiği yöntemlere riayet etmemekle suçlanıyorlar.
Raporda gerek koalisyon adı verilen ve ABD ile birlikte İngiltere, Belçika, Fransa ve Avustralya güçlerinin de katıldığı hava saldırılarında, gerekse Irak topçusuna yer desteği veren ABD ve Fransa güçlerinin operasyonlarında yaşanan sivil kayıplara değiniliyor.
Amnesty 19 Şubat-19 Haziran arsında Irak ordusu ve destekçilerinin saldırılarında 5.805 sivilin, hava saldırılarında ise 1.200’den fazla sivilin öldürüldüğünü belgelemiş. Elbette tam olarak tespit edilemeyen toplam can kaybının bu rakamlardan çok daha yüksek olduğu biliniyor.
Bu katliamlardan biri olan 17 Mart’ta el-Cedide bölgesinde gerçekleşen Amerikan ordusunun hava saldırısında 100’den fazla sivil katledilmişti. Bu saldırıda yaralanan Lina Şehab adlı kadın IŞİD’in vurulmadan önce bulundukları binadan çıkmalarına izin vermediğini belirtiyor. Oysa Amerikan ordusu, yaklaşık 250 kg’lık bombanın kullanıldığı bu saldırıda IŞİD mensubu 2 keskin nişancıyı hedeflediklerini söylemişti.
Amnesty raporunda meskun bölgelerin acımasızca bombalandığına ve sivillerin maruz kaldığı ölüm ya da yaralanma hadiselerinin hiç umursanmadığına dikkat çekiliyor.
Yine 17 Mart’taki bombardımanda yaralanan ve Erbil’de hastanede tedavisi süren 35 yaşındaki yüzme öğretmeni Ziyad Süleyman “Pilotların yumurta ile tenis topunu bile ayırabilecekleri söyleniyor. Öyleyse bu yaptıkları ne?” diye soruyor ve ekliyor: “Amerikalılar ve Iraklılar bizi kurtarmaya geldiklerini söylüyorlar. Ama bizim şahit olduklarımız çok farklı şeyler. Değirmen taşları arasında öğütülen un gibiyiz. Hepsi bizi katlediyor.”
Global Post’tan kısaltarak Haksöz Haber için çev. Hasan Soylu