Adil Olmaktan Anladığınız Bu mu?

Akit yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu, siyasi tutukluların serbest bırakılması çağrısı yapan BM temsilcisini eleştirirken adaletten ve merhametten ne kadar uzaklaştığını fark edememiş!

HAKSÖZ-HABER

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiseri Michelle Bachelet’in virüs tehdidi dolayısıyla cezaevlerinin boşaltılmasına yönelik çağrısı Akit yazarı Ali ihsan Karahasanoğlu’nun tepkisini çekmiş. Karahasanoğlu işi BM temsilcisini FETÖ’cülükle ithama kadar vardırmış. 

Önce BM İnsan Hakları Komiseri Michelle Bachelet ne demiş ona bakalım: 

“Yeni tip Koronavirüs(Covid-19) salgını sırasında kalabalık cezaevlerinde sosyal mesafenin korunması imkansızdır. Cezaevindeki kalabalıkların azaltılması gerekir. Salgının bakımevleri ve psikiyatri hastanelerinin yanı sıra cezaevlerini ve (göç) geri gönderme merkezlerini vurmaya başladığı açıktır. Cezaevlerindeki kalabalığın azalması için hükümetlere siyasi ve düşünce tutuklularını serbest bırakma çağrısında bulunuyoruz.”

Buna karşı Ali İhsan Karahasanoğlu ise şunları söylüyor: 

“BM’ye sormamız lazım:

“Sayın BM yetkilileri.. Siz FETÖ’cü müsünüz?”

 Hani Türkiye’nin gündeminde olan, hemen birçok suç cinsi için, genel olarak bir ceza indirimini tavsiye ediyor olsalar..

Biz yine de, “terör suçluları hariç tutulsun” deriz de..

Onların genel anlamda bütün suçlular için erken tahliye teklifi yapmalarında bir art niyet aramayabiliriz.

Ama sadece “siyasi suç tutukluları için” tahliye talebinde bulunuyorlarsa..

Art niyetlerini dört dörtlük ispat etmiş olurlar…”

Gerçekten sayın yazar çok ilginç bir mantık yürütmüş. Özetle, BM temsilcisi herkesin yararlanacağı bir düzenleme yerine neden sadece siyasi tutukluların yararlanacağı bir düzenleme çağrısı yapıyor diye soruyor ve bunun ardında art niyet olduğundan kuşkulanıyor. 

Haklı bir soru! Bu şekilde bir ayrımı savunmak kolay değil. Ama ne ilginçtir ki, kendisi de açıkça, net bir şekilde ayrımcılığı savunuyor. BM temsilcisi genel bir çağrı yapmış olsaydı bile kendisinin yine de  ‘terör suçluları’ olarak tanımladığı kişilerin hariç tutulmasını isteyeceğini söylüyor. Peki burada bir ayrımcılık ve art niyet devreye girmiyor mu? 

Şu son süreçte, darbe kalkışmasında işlenen katliamlar gerekçe gösterilerek binlerce, on binlerce insanın çok soyut, temelsiz suçlamalarla örgüt üyeliğinden mahkum edildiğini en iyi bilebilecek konumda olan birinin bu yaklaşımı adalet ve merhamet çizgisinden ne kadar uzaklaşıldığının bir göstergesi olarak duruyor. Devletin izniyle faaliyet sürdüren bankaya para yatırdığı, devletin onayıyla faaliyet sürdüren sendikaya üye olduğu vb. ‘suçlar’ yüzünden, üstelik de tüm bu sürece yol açan devlet yetkililerinin ‘aldatıldık’ diyerek işin içinde çıkmış olmalarına rağmen, on binlerce ailenin perişan olmasını ‘Müslümanım’ diyen insanların dahi umursamaması ne acı!     

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!