88 yaşındaki Kudüslü Katolik Papa Hilarion Kapuçi ile Bi'ru'Seba' hapishanesinde aynı koğuşta idik. Ondan önce Kudüs'le ilgili bazı uluslararası toplantılarda buluştuğumuz Kapuçi'yle sadece ayaküstü görüşmüştük. Bu görüşmelerden beni hatırlaması imkânı yoktu. Ama Mavi Marmara'da daha yakından tanıştık. Zindanda aynı koğuşta kalınca uzun sohbetlerimiz oldu. Dolayısıyla artık iyice zihnine yazdı.
5-6 Aralık tarihlerinde Cezayir'de düzenlenen esirlere destek buluşmasında yeniden bir araya geldiğimizde beni ve işgal zindanında birlikte yaşadığımız, tazeliğini koruyan anıları hemen hatırladı.
Bir kahvaltılı programda yaptığı Kudüs davasıyla ilgili konuşması çok etkileyiciydi. "Ben bedenimle Vatikan'da sürgün hayatı yaşıyorum, ama ruhumla kendimi sürekli Kudüs'te hissediyorum. Manevi olarak çocukluğumun geçtiği Kudüs sokaklarında dolaşıyorum. O daracık sokaklardaki birbirine yapışık binaların arasında geziniyorum. Her gün bu duyguyu yaşıyorum. Kendimi Kudüs'ten çıkmış gibi düşünmüyorum" dedikten sonra biraz Müslümanlara sitem etti. İslâm'ın ilk kıblesi olan Mescidi Aksa'ya yönelik tehlike ve tehditler karşısında neler yaptıklarını sordu. Kudüs'ün ve Filistin'in İslâm ve Müslümanlar açısından büyük bir tarihi ve medeniyeti içinde barındırdığını, siyonist işgalcilerin ise bugün bu medeniyeti silmeye çalıştığını hatırlattı.
Türkiye'den birlikte olduğumuz arkadaşlara, Türkiye'deki sivil kuruluşlara bu adamın davet edilmesi için öneride bulunulması fikrimi arz ettim. Sonra böyle bir davete icabet etme imkânının olup olmadığını sorduğumuzda "ben zaten yaklaşık on gün sonra geleceğim" dedi.
İHH'nın davetlisi olarak Mavi Marmara gemisinin kalkış noktası olan Sarayburnu'na geri dönüşü vesilesiyle düzenlenecek törenlere katılmak üzere Türkiye'ye gelecekmiş. Bu şahıs Kudüs'ün özgürlüğü için verilen mücadelede sembolleşen isimlerden biri. Yaşının ilerlemiş olması sebebiyle yürümekte bile zorlanıyor. Ama Kudüs'ün ve Filistin'in özgürlüğü için verilen mücadeleye destek için her fırsatı değerlendirmeye, imkânının elverdiği her toplantıya katılmaya çalışıyor.
88 yaşındaki Papa Kapuçi bu tarihî karşılamaya katılmak için Vatikan'dan yola çıkıp gelirken, Sarayburnu'nun burnunun dibinde yaşayanların koltuklarına yerleşip de televizyon seyretmeleri hiç şık olmaz. Çünkü bu gemi alelade bir gemi değil. Kudüs'ün, Mescidi Aksa'nın ve Filistin'in yeniden özgürlüğüne kavuşturulması için verilen özgürlük mücadelesinin sembolü.
Mavi Marmara'ya karşılama törenleriyle ilgili olarak dün (24 Aralık Cuma) İHH'nın konferans salonunda düzenlenen basın toplantısına Lübnan'dan gelen Avukat Dr. Hani Süleyman da iştirak etti. İşgalci katillerin attığı mermilerle iki bacağı birden yaralanan Dr. Süleyman henüz tam sıhhatine kavuşamadığı için bastonla dolaşıyor. Fakat 26 Aralık Pazar günü düzenlenecek anlamlı törenlerden geri kalmamak için bastonunu almış, Beyrut'tan yola çıkarak Türkiye'ye gelmiş.
Hani Süleyman, daha önce de Gazze'ye uygulanan insanlık dışı ambargoya karşı yapılan muhtelif çıkışlarda bulunduğu gibi zindanda Müslüman olan ve Çakal Carlos diye bilinen meşhur direnişçinin avukatlığını yapmasıyla da dikkat çekmişti.
Bunlar iki sembol isim. İspanya'dan, İngiltere'den, Belçika'dan ve daha birçok ülkeden farklı isimler Filistin'deki özgürlük mücadelesine uluslararası çapta "erdemliler ittifakı" desteğinin sürdürüldüğünü göstermek, siyonist katillerin sergilediği vahşet ve şiddet karşısında bu desteğin zayıflamayacağını ortaya koymak için tarihî karşılamada buluşmak üzere yeniden bir araya gelmiş bulunuyorlar.
Bu vesileyle yeniden buluşanlar İHH'daki basın toplantısında Türkiye halkına da törenlere ilgi göstermeleri için çağrılarını ilettiler. Bu ilgi, Mavi Marmara'nın açtığı yolda ilerlemenin sürdüğü, siyonist işgalin sergilediği şiddet ve vahşetin, özgürlük mücadelesini yıldıramayacağı mesajı verecektir.
Bu tür etkinliklerde kişisel sorumluluk bilinci ve görev duyarlılığı oldukça önemlidir. Hiç kimse kendini bir fert olarak görmemeli. "Benimle ne artar veya ne eksilir" diye düşünmek söz konusu bilinç ve duyarlılığa tamamen terstir. Herkes en başta kendinin önemli bir boşluğu doldurduğunu düşünmeli. Sonra da başkalarına yol göstermek, onları bilgilendirmek ve teşvik etmek için çaba harcamalıdır.