HAKSÖZ-HABER
Röportajda KHK mağduriyetlerinde yargının rolü ve Osman Kavala davasına ilişkin yer alan bölümler şöyle:
'FETÖ davalarında yargı sulandırılıyor mu?’
"Milletin beklentisi bu işin sulandırılmaması, eksik yanlış kabul edilemeyecek kararların olduğu, özensiz bazı hususların yaşandığını düşünüyorum. Bunların hiç olmaması lazım. Yargıtayın son mercide karar vermesi gerek. Biz yargıç değiliz. Adil olmak ve görünmemiz gerekiyor. Herkes FETÖ'cü olsun aradan ben sıyrılayım diye bekliyor FETÖ'cüler (...) Yargı kılı kırk yararak masumla suçluyu ayırt etmeli. FETÖ mücadelesinde çuvala herkesi koymak yanlış. Selam vermişti, burs almıştı vs. Tüm bunları FETÖ'cü çuvalına atarsanız zaafiyet ortaya çıkar. Yargı da yeni yargı paketi ile daha adaletli ve hatasız bir süreç işletebilir.
1. Yargı paketi ile beraber bu tür davalarda yargıtay yolu açılıyor. Deliller ile mücadele ve sulandırılmaması Fetö ile mücadelede en önemli nokta.
‘Osman Kavala davası neden çözülemiyor?’
“Yürüyen bir davayla ilgili bir hakimlik, savcılık ya da avukatlık yapmak doğru değil. Ama AİHM konusunda AK Parti 2004’te uluslararası hukuku iç hukukun parçası haline getirdi. Hatta bu sözleşmeler kanunun üstünde kabul edildi.
Yasama sorunları tespit eder, kanun koyar. Yürütme icra merkezidir. Yargı da bağımsız şekilde bu kuralları uygular. Mevzuatı uygulamaya muktedirdir. Adalet Bakanlığı yargı değildir. Biz telkin ve talimatta bulunamayız. O yüzden dosyada şöyle karar vermek gerekli ise bir üst mahkemeye gidilir, AİHM’e gidilir.
Türkiye de bir merci değil birçok merci var. Bu konuda sürece saygılı olup sonucu beklemek Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu ve hukukun üstünlüğünü kabul etmek gerekir.”