"Açlıkla Kazanılan Zafer"

İsmail Yaşa, Diriliş Postası'nda Şeyh Hıdır Adnan'ın açlık greviyle verdiği mücadelenin zaferini ve İsrail'in hukuksuzluklarından bir hukuksuzluk olan "idarî hapis cezası"nı konu edinen bir yazı kaleme aldı.

Diriliş Postası / İsmail Yaşa

Filistinli direniş gruplarından İslâmî Cihad’ın Batı Yaka’daki liderlerinden Şeyh Hıdır Adnan, işgal güçleri tarafından dün sabah erken saatlerde serbest bırakıldı.

Adnan, doğup büyüdüğü ve hâlen de yaşamakta olduğu Cenin’e bağlı Arabe kasabası girişinde tekbirlerle karşılandı ve evine kadar omuzlarda taşındı.

Bu, henüz 37 yaşındaki genç liderin açlık greviyle kazandığı ikinci zafer.

İslâmî Cihad lideri, Ocak 2012’de de yine idarî hapis cezasını protesto etmek amacıyla açlık grevine başladığını açıklamış ve 67 gün süren eyleme serbest bırakılacağına dair verilen söz üzerine son vermişti.

İşgal güçleri 2012’de serbest bırakılan Adnan’ı geçen yıl 8 Temmuz’da Cenin’de bir askerî kontrol noktasında yeniden gözaltına aldı ve yine idarî hapis cezasıyla cezalandırdı.

Adnan, 5 Mayıs’ta idarî hapis cezasının uzatılmasını protesto amacıyla ikinci kez açlık grevine başladı.

55 gün süren ikinci eylemi de işgal yönetiminin geri adım atmasıyla son buldu ve işgal zindanlarında yapılan açlık grevi eylemlerinin simge ismi hâline gelen Filistinli liderin boş mideyle verdiği mücadele dün sabah zaferle noktalandı.

İdarî hapis cezası, İsrail’in uluslararası hukuka aykırı bir şekilde keyfî olarak uyguladığı bir ceza.

Bu uygulamayla işgal yönetimi dilediği kişiyi gözaltına alıyor, herhangi bir suç isnat etmeden ve yargılama yapmadan bir ay ile altı ay arası hapis cezasıyla cezalandırıyor.

Cezanın gerekçesi, işgal istihbaratının Filistinli esir hakkında hazırladığı gizli dosyada belirtilenler.

Fakat o dosyayı ve içeriğini ne cezaya çarptırılan kişi görebiliyor ne de avukatı.

En kötüsü de idarî hapis cezalarının tekrar tekrar uzatılabilmesi.

Gözaltına alınan ve örneğin altı ay idarî hapis ile cezalandırılan Filistinli esir, altı ayın sonunda cezasının bitmesini ve ailesine kavuşmayı beklerken, cezasının bir altı ay daha uzatıldığı söyleniyor kendisine.

Dört gözle oğullarına kavuşmayı bekleyen ve günlerce hazırlık yapan anne-baba, esirin eşi ve çocukları son dakikada gelen uzatma haberiyle yıkılıyor.

Hem Filistinli esire hem de ailesine psikolojik işkence uygulanıyor.

İdarî hapis cezası bu şekilde ikinci kez, üçüncü kez, dördüncü ve beşinci kez uzatılabiliyor.

Uluslararası hukuka aykırı bu uygulamayla Filistinliler, İsrail’in güvenliği için tehlike teşkil ettikleri gerekçesiyle işgal zindanlarında yıllarca tutulabiliyorlar.

İsrail’in bu uygulamasına uluslararası toplumdan da yoğun tepkiler var.

Örneğin; Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun, geçen ay yaptığı açıklamada, açlık grevindeki Adnan’ın sağlık durumundan endişe ettiğini söylemiş ve İsrail’e: “Adnan’ı ve diğer idarî tutukluları ya dava açarak yargılayın ya da serbest bırakın.” demişti.

Uluslararası hukukun ve yapılan çağrıların İsrail için pek bir şey ifade etmediği herkesin malumu.

Açlık grevi eylemini son günlerinde ölüm orucuna çeviren ve işgal güçlerinin zorla besleme girişimlerine direnen Adnan, direnişini kaldırıldığı hastanede yatağa kelepçelenmiş bir şekilde sürdürüyordu.

Ölümün eşiğine gelmesine rağmen talepleri kabul edilmeden eylemine son vermemekte kararlıydı.

Sonunda pes eden taraf işgal yönetimi oldu.

Ramazan Bayramı’ndan önce serbest bırakılacağına ve bir daha aynı şekilde idarî hapis cezasıyla cezalandırılmayacağına dair söz verildi.

Filistinli genç lider özgürlüğüne kavuştuğunda ayakta duramayacak kadar bitkindi.

Gücü tükenmiş ve zayıflamıştı.

Fakat o ünlü gülümsemesi hâlâ yüzündeydi.

Şeyh Hıdır Adnan, bir kez daha celladına boyun eğdirdi.

Allah, zaferini mübarek eylesin.

Yorum Analiz Haberleri

Laiklerin maneviyat arayışı
Fitneden daha kötüsü fitneye meftun olmaktır
Diyarbakırlı Ziya Gökalp’e kulak verilseydi..
“Süreç ve Esenyurt aynı sayfada değil”
Zulme sessiz kalmak en kötüsü...