Singapur'dan döndüm ve "Açılım"ın en ateşli boyutta tartışıldığı gündemin içine düştüm. Ortalık tam anlamıyla toz duman. O zaman gündeme devam edelim:
Önce bazı yanlışlara işaret edeyim:
-Taraflar oluşumuna yol açılması yanlıştı.
-Masanın bir tarafına Kürtler'i temsilen DTP'nin oturtulması yanlıştı.
-DTP taraf haline gelince, onun PKK ile ilişkisini görmezden gelmek yanlıştı.
-Taraflaşmada, AK Parti'yi, hükümeti, devleti karşı taraf haline getirmek yanlıştı.
-Taraflaşma olacaksa, DTP-PKK dışında kalan Kürtler'in, DTP ile farklarının ortaya çıkmaması yanlıştı.
Yanlışlar neyi doğurdu?
Kuşkuların derinleşmesini doğurdu.
Şimdi ortada, DTP neyi istiyor, PKK, DTP'nin neresinde duruyor, DTP'nin dile getirdiği talepler gerçekten tüm Kürtler'i kapsıyor mu, Öcalan ve PKK, Kürtler adına konuşmaya yetkili mi, Barış mitinginde "Ayrılma"yı gündeme getirenler daha başka neyi talep etmekteler, soruları var.
Bu soruların tamamı kuşku demek.
DTP liderine göre "Dağ fare bile doğurmadı!"
Yani hükümetin girişiminin notu sıfır.
Hükümete sorulacak soru şu bence:
-Böyle nereye gideceksiniz?
Bu tartışmalar, kuşkuları derinleştirmenin ötesine götürmez Türkiye'yi ve bundan herkes kaybeder.
Açılım için bir öneri:
Hükümet 7 yıldır iktidarda.
Doğu-Güneydoğu için ekonomi, eğitim, sağlık alanlarında bazı adımlar attı.
Bu istikamette hazırlanmış başka projeler ve kaynak tasarrufu söz konusu.
Kimlik noktasında da küçük de olsa bazı adımlar atılmaya başlandı.
Ben diyorum ki, hükümet, bugüne kadarki istişarelerle tasarladığı hizmetleri birer birer devreye koysun.
İlla tümünü bir paket haline getirmek gerekmiyor.
Hatta bu doğru da değil.
Çünkü paketler, sorunu "taraflaştırıp" çözme niteliğine bürünüyor.
Türkiye'de en yanlış şey, sorunları gruplaştırıp, taraflaştırıp çözmeye yönelmek...
Bunun en basit sonucu, başka toplum kesimlerinde de taraf duygusu uyandırmak.
İşte "demokratik açılım", "Kürt Açılımı"na dönüşünce ortaya kaşınabilecek bir duygu alanı çıktı.
Asla pakete yönelmemeli.
Paket cazip gibi görünüyor. Halka sunumu da dikkat çekici olabilir diye düşünülüyor.
Ama ortaya çıkardığı tehlike bu cazibesini katlediyor.
Bence, hizmetlerin halka ulaşmasını, daha doğrusu fark edilmesini, daha doğrusu, pozitif ayrımcılık yapıldığı, yaraların sarılması için kolların sıvandığı, derdin farkında olunduğu hissinin verilmesi için başka yöntemler bulunmalı.
Bölgeye son derece kaliteli bürokratlar göndermişsiniz. Vali, kaymakam, emniyet müdürü, rektör, doktor vs... Bölgedeki komutanların bile, sivil mülki erkânla el ele halkla ilişkide çok sağlıklı adımlar attığını duyuyorum.
Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın halkla ilişkileri mesela...
Gönül köprüleri mesela...
Bir ara DTP-PKK, bölgeye yönelen dindar insanların gayretlerinden tedirgin oldu.
Hatta devletin laik damarına seslendi, bölgeye dinciler hakim oluyor diye... Niye?
Bölge kendisine kalsın, kendisi de bölgede ideolojik hakimiyet kursun.
Hükümet-devlet, sonuçta bölgede DTP-PKK hakimiyeti kurulsun diye proje geliştiremez.
-Söke söke aldık, öyleyse Kürt halkı bizim öncülük payımızı tanısın.
DTP'li Aysel Tuğluk ya da öteki DTP'liler bile mührü PKK'ya vermeye çoktan razı. Yani öyle bir şey ki, DTP bölgedeki tüm Kürt insanlarına el koymuş, DTP'ye de PKK el koymuş görünüyor.
Yapılacak açılım da bu tekelin değirmenine su taşısın.
Yani bu isteniyor.
Bundan başkası, "Dağ fare bile doğurmadı" diye damgalanıyor.
TRT-6'yı açtınız, başka adımları da atın.
Evet, kimlik boyutunda iyi niyetli açılımlar yapın.
Bölgenin çok aklıselim insanları var. Öyle davulla zurnayla görüşmeler yapmaya gerek yok, istişarelerinizi yapın ve adımları atın.
Sonra da bölge ile çok sıcak bir iletişim sürdürün.
Bölge halkı, şefkatinizi, sevginizi, kardeşliğinizi hissetsin.
Bunu hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan çok kolaylıkla yapabilir.
Dağdakiler duruyorsa dağda dursun. Bakalım daha kaç yıl duracaklar? Öcalan da İmralı'da dursun. Anlaşılan hâlâ pazarlık gücü olduğunu sanıyor.
DTP ikmal yapıyorsa yapsın. Bakalım dağdakileri orada ne kadar durdurabilecekler?
Yani öyle bir durumdayız ki, denizi geçtik, derede boğuluyoruz.
Bölgede barış dokuyorsun, ülkende bir terör örgütü, ayağına dolanıyor.
DTP ve PKK, Türkiye ellerine düştü sanıyorlar. Talepleri olmazsa boğacaklar.
Birileri onlara, Türkiye'de başka insanlar da olduğunu anlatmalı.
BUGÜN