Rahmet, mağfiret ve muhasebe ayı olan; Kur’an’ın kendisinde indirildiği için de Kur’an ayı olarak anılan ve aynı zamanda savm-oruç ayı olan Ramazan ayı içindeyiz.
Vahyin en çok talim edildiği Ramazan ayı ibadi görevlerimize daha sıkı bağlandığımız bir muhasebe ayı olmakla beraber aynı zamanda ümmet coğrafyasında ki Müslüman kardeşlerimizle hemhal olmak ve aramızda ki kardeşlik bağını güçlendirmek içinde önemli bir vesile ayıdır.
Bugün ne yazık ki ümmet coğrafyası emperyalist güçler tarafından zulüm ve baskı altında tutularak ağır sıkıntılar yaşamaktadır. Suriye, Mısır, Filistin, Irak, Myanmar ve daha birçok bölgede yaşayan kardeşlerimiz sırf İslami kimliklerinden dolayı katledilmekte, çeşitli zulüm ve işkencelerden geçirilmekteler.
Esed güçleri ramazan ayı demeden mazlum Suriye halkının üstüne bombalar yağdırmaya devam ediyor. Ramazan ayının başından bu yana Halep kentine 273 varil bombası atarak kenti yok etmeye çalışıyor adeta. İki gece öncede Suriye’nin Humus beldesinde bulunan Ömer Bin Abdülaziz Camisi'ne teravih namazında füzelerle saldırarak onlarca kardeşimizi katletti. Mısırda Adeviyye Meydanı’nda şehit edilen Esma Biltaci’nin “Onlar bizi vitir’de namaz kılarken buldular, kimimizi rükuda, kimimizi secdede vurdular” ifadelerinin bir yansıması da teravih namazında Suriye’de yaşanmış oldu böylece. Coğrafyalar farklı olsa da zulmün adının ve şeklinin değişmediğinin bir kanıtıydı bu aslında.
Esed rejiminin diktatörlük ve Baasçılık asabiyesi; Irak’ta 2006 yılından bu yana Maliki rejiminin Şiilik ve ABD işbirlikçiliği ile farklı bir asabiye olarak yaşıyor ve Sünni kesime yönelik katliam ve hukuk ihlalleri devam ediyor. Küresel egemenler ve coğrafyamızdaki uzantıları her türlü zulme ve katliam çeşitlerine muhatap olan Sünnilerin ve Sünni aşiretlerin tepkisini Şii-Sünni çatışması olarak servis etmeye veya kurgulamaya çalışıyorlar.
Gazze’den de farklı görüntüler yansımıyor ekranlarımıza. Yıllardır abluka altında olan ve çok zor şartlarda yaşayan mazlum Gazze halkı İsrail’in Gazze’ye yönelik başlattığı askeri operasyon sonucunda daha da zor günler geçirmekte. Son bir hafta içinde yüzlerce sivil insan katledildi. İzzeddin el-Kassam Tugayları komutanlarından Muhammed Şabanı’nda şehit edildiği saldırılarda kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden büyük bir kıyım yaşanmakta. Siyonist İsrail’in zırhlı araçları bombalanmakta olan Gazze’yi kuşatmışlar; her an saldırdı-saldıracaklar…
60 milyon nüfusluk Myanmar’da ise Müslümanların dramı devam ediyor.
Özellikle Dar Paing Kampı’nda yaşayan Müslümanlar zor şartlar altında ölüm-kalım mücadelesi veriyorlar. Açlıktan ve bakımsızlıktan ölen çocukların olduğu kampa Budist çeteler tarafından gıda ve tıbbi yardımın girmesi bile engellenmekte. Üç yıl önce askeri yönetimden kurtulup sözde demokrasiye geçen Myanmar’da son zamanda din temelli çatışmalar sonucunda yüzlerce insan yaşamını yitirirken yüz binlerce kişide evlerini terk etmek zorunda kaldı. Müslümanlar aç, susuz ve gıdasız bırakılarak ölüme terk edilmekteler.
İhvan’ın bir çok öncü isminin hapiste olduğu Mısır halkı ise bir yıldan beri Sisi zulmüne karşı direnmeye ve ayakta kalmaya çalışıyor. En son Müslüman Kardeşler lideri Muhammad Bedii ile beraber 36 kişi ömür boyu hapse mahkûm edildi. 10 kişinin ise idamına karar verildi. Ancak Mısır’ın onurlu insanları ve Müslüman kardeşlerimiz rehber edindikleri Mekke tebliğ ve direnişini kuşanarak büyük bir azim ve kararlılık örneği sergiledi ve sergiliyor.
Bizler de dayanışma, kardeşlik ayı olan Ramazan ayında Dünya Müslümanlarını unutmayıp, onların acılarına ortak olma azmi içinde olmalıyız. Çünkü Mısır, Adeviyye, Suriye ve Gazze Müslüman’ların yankılanan gür sesi oluyor.
"Kızıma ölüm, oğluma hapis, eşime sürgün, bana idam verdiniz. Andolsun ki bu toprağın çocukları bunu unutmayacak!" diyen Muhammed Bediiler’in inanç ve kararlılığıyla hayata bakıyor. Ramazan ayının getirmiş olduğu kardeşlik bilinciyle işkence, katliam, taciz ve baskılara başkaldıran, yalnızca namazla ve sabırla Allah’tan rahmet dileyen, haktan ve adaletten yana olan tüm onur ve izzet sahibi Suriyeli, Mısırlı, Filistinli vd. Müslüman kardeşlerimiz tüm imkansızlıklara rağmen teslimiyetin değil, uyanışın ve kimliğimizin bayrağını yükseltiyorlar.
Ramazan ayında Kur’an’ın diriltici hitabına ve tarihi ezilmişliklerimize bakarak muhasebe etmemiz gereken husus, acılar çeksek de yaşanan tüm bu trajik tablolara rağmen Müslümanların ölü toprağından kurtulup gündem tutmaya başlamalarıdır.
Rabbimiz bizi “biraz korku, açlık ve bir parça da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edecek”tir. Rabbimiz müjdesinin de sabır-direniş göstereceklere olduğunu Bakara Sûresi’nin 155.ci ayetinde belirtmektedir. Duamız, bu ayette belirtilen sınanmanın bilincine eren ve sorumluluklarımızı fark eden bir bilinçle Ramazanımızı tamamlamamızdır.