Acı çekmek bir tükeniş değil, büyük bir mücadelenin devamıdır

Gazze'nin çektiği acılar amaçsız değildir. Bu, her şey kaybolmuş gibi görünse bile yanmaya devam eden ve ileriye giden yolu aydınlatan bir alevdir.

Asem Alnabih’nin, electronicintifada’da yayınlanan yazısı Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.

Antik Yunan mitolojisinde Prometheus, ateşi çalıp insanlığa vererek tanrılara meydan okumuştur. Onun eylemleri, tanrıların ışık ve özgürlüğe layık görmedikleri, sadece köleler olarak gördükleri insanlık için bir aydınlanma ve uygarlık çağı başlattı.

Öfkelenen tanrılar Prometheus'u ağır bir şekilde cezalandırdılar. Bir kayaya zincirlendi ve bir kartal her gün karaciğerini yedi, sadece her gece yeniden oluşması için onu sonsuz bir işkence döngüsüne hapsetti.

Prometheus insanlığa karanlığın ve adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir dünyada bilgi ve umudun sembolünü armağan etmişti. Ödülü ise sürekli acı çekmek oldu.

Prometheus'un hikayesi daha geniş bir insan deneyimini yansıtıyor: acı çekmek daha yüksek bir amaca doğru yolculuğu körükleyebilir.

Gazze'de insanlar, özellikle de son 14 ay boyunca, 18 yıllık abluka ve onlarca yıllık acımasız işgalin ardından gelen amansız acılara katlandılar.

Ancak Prometheus gibi Gazze'deki Filistinliler de hayal bile edilemeyecek kayıplarla karşı karşıya kalsalar da, ilke ve değerlerine olan bağlılıklarından vazgeçmiyorlar. Kan, yoksunluk, açlık ve kederle ödedikleri bu kararlılığın bedeli gerçekten çok ağır.

Peki ama bu fedakârlığa değer mi? Gazze'deki Filistinlilerin her gün katlandıkları acının bir anlamı olabilir mi?

Yıllarını şehit düşenlerin hikayelerini haberleştirerek geçiren gazeteci Wael al-Dahdouh'u düşünün.

Bir gün canlı yayındayken kendi oğlunun şehit olduğu haberini aldı. Böylesine akıl almaz bir kayıp karşısında yıkılmak yerine, Wael sadece “maalesh”, “sorun yok” kelimesini söyledi. Sesi kırılmadı; ama izleyenler onun kederinin derinliğini ve gücünü hissettiler.

Ya da hayatının kırk yılını hayalindeki evi inşa etmekle geçiren amcam Profesör Hasan El-Nabih'i düşünün. Doktorasını ve yüksek lisansını Amerika Birleşik Devletleri'nde yaptı ve hayatını eğitime adadı. Bir anda, bir füze evini enkaza çevirdi. Yine de enkazın üzerinde durarak, “Sorun yok. Filistin için feda olsun.”

Yarın daha iyi olacak

Bir de kız kardeşim Nur var, öğretmen ve anne, çocuklarına bir gelecek sağlamak için yorulmadan çalıştı. Savaş ondan her şeyini aldı ama o pes etmeyi reddetti.

“Sorun yok,” diye fısıldardı, ”yarın daha iyi olacak.”

Wael, Hasan ve Nur gibi insanların yıkıma umutsuzluk yerine dirençle karşılık vermelerini sağlayan şey nedir?

Ölüm ve fedakarlığa karşı tutumlar Gazze'nin dayanıklılığında önemli bir rol oynuyor. Burada ölüm gerçekten de sürekli bir yoldaş. Yine de bir son olarak değil, daha büyük bir mücadelenin devamı olarak görülüyor.

Bu dünya görüşünde acı, insanların uğruna yaşadıkları değer ve ilkelerin devam ettiği başka bir aleme açılan bir kapı haline gelir. Yaptığımız fedakarlıklar boşuna değildir, çok daha büyük bir şey içindir: “adaletin, onurun ve insanlığın zafer kazandığı bir gelecek.”

Gazze'deki direniş sadece fiziksel bir mücadele değil, aynı zamanda manevi ve akidevi bir eylemdir. Anlık fiziksel acının ötesine geçer ve baskı altında yaşamanın ve ölmenin ne anlama geldiğine dair varoluşsal sorularla yüzleşir.

Zulme boyun eğmeyi reddetmemiz, yaşamın, haysiyetin ve insanlığımızın söndürülmesine izin vermeyi reddetmenin kolektif bir onayını temsil etmektedir.

En karanlık anlarda, ölümün kol gezdiği ve yaşamın riskli olduğu zamanlarda bile Gazze'deki Filistinliler mücadele etmeye devam ediyor. Yıkılanları yeniden inşa ediyor, ölülerimizi gömüyor ve her gün belirsiz bir geleceğe uyanıyoruz. Bunu yaparken de aslında derin ve büyük bir gerçeği ortaya koyuyoruz: “varlığımızın bir dizi trajediden daha fazlası olduğunu.” Mücadelemiz, hayatta kalmamız ve direnişimiz daha derin bir gerçeğe işaret ediyor: “tüm acıları ve güzellikleriyle hayatın savunulmaya değer olduğu gerçeğine.”

Gazze'nin çektiği acıların sebebi budur. Prometheus'un çalınan ateşi gibi, bu sadece bize değil, tüm dünyaya bir armağandır. Bizim dayanıklılığımız, benzer mücadelelerle karşılaşanlar için bir ışık olur, bize şunu hatırlatır: “Ne kadar ezici zorluklarla karşılaşsak da, her zaman bir umut vardır.”

Gazze'nin direnişi daha büyük ve güçlü bir direnişin vücut bulmuş halidir: ‘Adaletsizliği ve boyun eğmeyi kabul etmeme’ kararlılığıdır ve dünyaya, ‘özgürlük ve onurun her türlü fedakârlığa değdiğini’ hatırlatan bir çağrıdır.

Nihayetinde Gazze'nin çektiği acılar amaçsız değildir. Bu, her şey kaybolmuş gibi görünse bile yanmaya devam eden ve ileriye giden yolu aydınlatan bir alevdir.

*Asem Alnabih, halen Gazze'nin kuzeyinde yaşayan bir mühendis ve doktora araştırmacısıdır. Gazze Belediyesi'nde sözcü olarak görev yapmakta ve birçok platformda Arapça ve İngilizce yazılar yazmaktadır.

Çeviri Haberleri

Devrimi yok ederek kutlamak Mahmud Abbas'ın tarzıdır
Esed sonrası Suriye: Paris ve Berlin'in Şam'a verecek etik dersleri yok
İsrail Gazze'yi tanklar ve suç çeteleri tarafından yönetilen bir cehenneme nasıl dönüştürüyor?
Netanyahu hükümetini devirmek ve onu siyaset sahnesinden silmek için geri sayım başladı
2024'te Gazze'de hayatta kalmak