ABD'yi bundan sonra ne bekliyor?

Abdullah Muradoğlu, Joe Biden'ın başkanlık yarışından çekilmesi sonrasında ABD'yi bekleyen tartışmaları inceliyor.

Abdullah Muradoğlu / Yeni Şafak

Biden Joe-Cincinnatus..

ABD’nin ilk Başkanı George Washington 1775-1783 yılları arasında cereyan eden Amerikan bağımsızlık savaşı sırasında Kıta Ordusu’nun başkomutanıydı. Savaş kazanıldığında çok güçlü durumdaydı. Ancak George Washington “askerî diktatör” olmak yerine çiftliğine geri dönmüştü. Bu davranışıyla George Washington, Milattan önce 458’de Roma Senatosu tarafından “Roma Diktatörü” olarak atanan Lucius Quinctius Cincinnatus’a benzetilmişti.

Cincinnatus emeklilik yıllarını çiftçi olarak geçirirken çok ciddi bir istila tehdidiyle yüz yüze gelen Roma’nın Senatosu tarafından bu göreve çağırılmıştı. Diktatörlük yetkileriyle donatılan Cincinnatus 15 gün gibi kısa bir sürede işleri yoluna koyduktan sonra sabanına dönmüştü

Cincinnatus’u rol model olarak benimseyen General Washington Kıta Ordusundaki subay arkadaşlarıyla 1783’te “Cincinnatus Cemiyeti’ni” de kurmuştu. “Cincinnatus Cemiyeti” sembolik de olsa bugün bile faaliyettedir. İngiltere Başbakanı Boris Johnson da Eylül 2022’de görevinden istifa ederken “Cincinnatus gibi ben de sabanıma dönüyorum” diye konuşmuştu.

ABD Başkanı Joe Biden’ın Başkan adaylığından çekilmesini isteyen Demokratlar yer yer “Cincinnatus” ve “George Washington” güzellemeleri yaptılar. Demokrat kampta giderek büyüyen isyana daha fazla dayanamayan Biden Pazar günü adaylıktan çekildiğini açıkladı. Ne var ki Biden’ın “İkinci Amerikalı Cincinnatus” ünvanını kazanmış olması İsrail’in Amerikan bombalarıyla Gazze’de yürüttüğü soykırımda oynadığı tarihi rolü elbette unutturamayacaktır.

Yine benzer bir siyasal atmosferde Demokrat Partili ABD Başkanı Lyndon Johnson Mart 1968’de Başkan adaylığından çekilmişti. Johnson, Başkan Yardımcısı Hubert Humphrey’in Başkan adaylığını desteklediğini açıklamıştı. O dönemde de “Vietnam Savaşı” Johnson’ı çok zor duruma sokmuştu. Johnson’ın Vietnam politikası Demokratlar’ı bölmüştü. Üniversite kampüsleri, kent meydanları Vietnam savaşını protesto gösterileriyle kaynamış bulunuyordu.

Çalışma arkadaşları Johnson’ın sağlığını öne sürerek adaylıktan çekilmesini teşvik etmiştiler. Nihayetinde Johnson parti içinden gelen baskılar karşısında pes ederek çekilmişti. Ne ki Johnson’ın çekilmesi, Demokratlar’ın Kasım 1968’deki seçimleri kazanmalarını sağlamadı.

ABD Başkanı Johnson görünüşte Başkan Yardımcısı Hubert Humphrey’i destekliyordu. Bu pek doğru değildi. Johnson, Vietnam politikasının devam etmesi için Cumhuriyetçi Başkan adayı Richard Nixon’a güveniyordu. Yeni ortaya çıkan belgelere göre Demokrat Partili ABD Başkanı Johnson ile Nixon perde arkasında anlaşmıştılar. İki lider arasındaki gizli temaslarda başrol oynayan kişiyse meşhur Evanjelist vaiz Billy Graham idi. Rahip Graham iki lider arasında mekik dokuyarak “aracı” rolünü üstlenmişti. Demokrat Başkan adayı Humphrey’in seçimleri kaybetmesinde perde arkasındaki bu işbirliğinin önemli rol oynadığına inanılıyor.

Biden, Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in adaylığını desteklediğini açıkladı. Harris’in adaylığı Demokratlar için en kısa yol. Zira adaylık tartışmalarını sonlandırarak savaş alanına dönmeleri gerekiyor. Ancak durum bu kadar basit değil. Harris’in ön seçimlerde Biden’a oy veren 4 bine yakın delegenin oyunu alması gerekiyor. Biden çekildiği için delegeler 19 Ağustos’ta başlayacak olan Parti Kurultayı’nda Harris’e oy vermek zorunda değiller. Harris için daha kısa yol, Biden’ın ABD Başkanlığından da istifa etmesiydi. Biden’ın istifasıyla Harris ABD Başkanı olacak, böylece Demokrat Parti delegeleri de Kurultay’da Harris’in arkasında dizilecektiler.

Harris’in adaylığı ABD Kongresi’ndeki Demokrat Partili “Siyahîler”, “Hispanikler”, “Merkez Sol” ve “İlerici Sol” gruplarının liderleri tarafından hızlı şekilde destek kazandı. Zamanın daralması sebebiyle zayıf bir ihtimal bile olsa Demokratlar cephesinde başka adaylar da sahaya çıkabilir. Bu ihtimal, Harris’in Başkan Yardımcısı adayı olarak kimi seçeceğiyle de ilgili.

Öte yandan Demokrat Parti kuruluşu 19 Ağustos’taki kurultaydan önce delegeler nezdinde yapılacak ön yoklama ile Harris’in adaylığını kuvvetlendirmek isteyebilir. Diğer bütün yollar, adaylık sürecinin uzamasına yol açacak ve seçim kampanyaları üzerinde yıkıcı etki yapacaktır. Harris’in resmî olarak henüz kesinlik kazanmayan adaylığı Demokratlar cephesine moral kazandırdı tabii. Harris’in Trump’ı bertaraf edip edemeyeceğiyse ayrı bir yazının konusudur.

Yorum Analiz Haberleri

Gazze katliamı ve Hasbara’nın iflası
Medyadaki ahlaksızlığa neden göz yumuluyor?
Camiler Ermeni, Rum ve Yahudilere de satılmış
Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık