Zafer Burakmak’ın hazırlayıp sunduğu programda konuşan AK Parti Eski Milletvekili Abdurrahman Kurt, siyasi partilerin yeni sistemle birlikte yaşadıkları hareketlenme ve çözüm sürecine dair açıklamalarda bulundu.
Referandum ardından Türkiye’de sistemin değiştiğini belirten Kurt, yeni sistemin daha seçimden önce çoğulcu bir ittifakı dayattığını vurguladı. “Yeni sistemle iktidar olabilmeniz için en az %50+1 oy almanız gerekiyor. Türkiye’de AK Parti de dahil yüzde 50’nin üzerinde oy almış bir parti yok. Bu nedenle yeni sistem, irili ufaklı bir ittifak düzenini birlikte getiriyor ki bu, katılımcılık açısından çok değerli bir husus. Yani ana gövdedeki milli iradeyi değerli kılarken yeterli de görmüyor ve çevreyi de yanına almasına zorluyor. Dolayısıyla toplumun diğer katmanlarının da katılımcılık açısından sisteme girmeleri, temsil edilmeleri ve yönetimde söz sahibi olmaları sağlanmış durumda.” diyen Kurt, yeni sistemin daha kuşatıcı bir dile ve daha uzlaşmacı bir kültüre zorladığını vurguladı.
“YENİ SİSTEMİ CHP’DE İLK ANLAYAN BAYKAL OLDU”
AK Parti dahil her partinin seçim sistemine dair analizler yaptığını yol haritaları belirlediğini belirten Kurt, CHP’de de sisteme uyum tartışmaları yaşandığını ve yeni sistemi ilk çözen ismin Eski Başkan Deniz Baykal olduğunu söyledi; “Baykal sistemi anladı. İlk yaptığı şey bir yanına Ahmet Türk’ü diğer yanına Meral Akşener’i almaya çalışmasıydı. Kılıçdaroğlu’na aday olamayacaksan çekil restiyle de aslında Kılıçdaroğlu gibi bir ismin toplumu domine edemeyeceği gerçeğiyle sürece yaklaşmasındandı. Dolayısıyla tüm partiler bu arayışla 2019’a nasıl çıkmalıyız arayışı içerisine girmiş durumda. Bu yeni süreci bu yapısıyla kaldıramayacağını CHP de çok iyi bildiği için partinin yeniden düzenlemesi yolunda ciddi bir kavga başladı. Bu süreç olumludur. Artık vesayetle yürünemeyeceğinin anlaşılması gerek. CHP’nin geçmişiyle muhasebe yapma ihtimali doğar belki. Dersim’den tutun da Şeyh Saitlere, İskilipli Atıf Hocalara kadar yaşatılan devlet zulmünün hesabıyla yüzleşmesini zorunlu kılıp bu zihniyetle toplumu domine edemeyeceğini idrak etmesi ihtimali var aslında.”
“HAYIR CEPHESİNDEN SONUÇ ÇIKMAZ BELKİ YENİ BİR YAPILANMA ÇIKABİLİR”
MHP ve HDP’nin de tek başlarına iktidar olamayacaklarının anlaşıldığını kaydeden Kurt, bu iki partinin de ana siyasette yer almaya yönelik politika geliştirmeleri gerektiğini vurguladı. Yeni düzenin iki partili olmasa da iki eğilimli bir düzleme gittiğini belirtti. ‘Hayır’ cephesi olarak tanımlanan %49’un bir ittifak sürecinin zor olduğunu kaydeden Kurt, bunun bir şekilde anlaşılacağını ve yeni bir sol/ demokrat yapılanmaya gidilebilineceğini savundu.
HDP’nin Kandil karşısında bir iradesinin olmadığının şehirlerdeki çatışmalarda görüldüğünü kaydeden Kurt, oy kaybının da halkın iradesizliğe tepkisinden kaynaklandığını savundu.
“BÖLGE AK PARTİ’YE DE HDP’YE DE TESLİM DEĞİL”
Kürt illerinde AK Parti ile HDP’nin de oy kaybettiğini vurgulayan Kurt, HDP için 2015, AK Parti için ise 2007’nin esas alınabileceğini savundu. HDP’nin gittikçe oy kaybetmesinin yanında AK Parti’nin de 2007’den sonra kaybettiği oyların yarısını bile alamadığını söyledi. “Bölge coğrafyası iki yapıya da teslim ve mutmain değil” diyen Kurt, “Her iki yapının da muhasebesini yaptığımızda; HDP’nin PKK’ya bağımlılığı ve PKK’nın da Suriye üzerinden iplerini tamamen küresel güçlere verdiği bir ortamda yerel güçlerin, siyaset üretebilmeleri çok zayıftır. AK Parti’nin ise bölgeye ilişkin siyaset üretebilme şansı var. Ancak bu şansı, değerlendirebilecek bir akil duruş sergileyecek mi bu konuda toplumda bir kaygı var. Bu kaygının giderilip giderilemeyeceğini önümüzdeki kongrede göreceğiz. Çünkü bu kongrenin bu anlamıyla da belirleyici olacağını, bir kilometre taşı olacağını düşünüyorum.”
“PKK’YA BÖLGESEL HEGEMONYA VERECEK BİR SÜRECE KÜRTLER DE RAZI GELMEZ”
Çözüm Süreci tanımlamasının tekrar yapılması gerektiğini vurgulayan Kurt, geçmiş sürecin örgüte bölgesel hegemonya kazandırdığını kaydetti. Elinde silah olan bir PKK ile masaya oturmanın anlaşıldığı bir “Çözüm Süreci”nin bir daha olmayacağını kaydeden Kurt, “Çözüm Süreci’ne yüklenen anlam demokratikleşmekse, bu devam ettirilmek zorundadır. Buna kim karşı çıkarsa ülkeye ağır bedeller ödettirir. Ancak Çözüm Süreci’nden kastığımız birilerinin geçmişte verdiği gibi PKK’ya bölgesel hegemonya verecek yaklaşımlara müsaade etmekse, Kürtler de buna rıza göstermezler. Devlet de Türkler de buna rıza göstermez.” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Yöneliş Haber