Abdurrahman Kurt: Kimse Kürtleri Kaybetmeyi Göze Alamaz

Eski AK Parti Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt, IKBY’de 25 Eylül’de yapılan bağımsızlık referandumu nedeniyle Kürdistan Bölgesi’ne karşı sert tavır alan Türkiye’nin “Kürtleri kaybetmeyi göze almayacağını” söyledi.

Eski AK Parti Diyarbakır Milletvekili ve Akil Adamlar Heyeti üyesi Abdurrahman Kurt, gündeme dair Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.

Abdurrahman Kurt, “Türkiye’de sadece hükümet değil, hiç kimse bunu göze almaz. Çünkü bu Türkiye açısından sıradan bir olay değil” dedi.

Kurt, “Sayın Barzani’nin şimdiye kadarki tavrı, duruşu önemli. Daha iyi anlaşılmaları lazım ki bunu anlatmak için buraya bir heyet gönderme talepleri oldu. Buradan da insanların gitmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye ve Irak Kürdistanı karşı karşıya kalmamalı” ifadelerini kullandı.

Rudaw’ın Abdurrahman Kurt ile yaptığı röportajın tam metnini ilginize sunuyoruz:

Kürt toplumunun, Ankara’nın Kürdistan Bölgesi’nde yapılan referandum sonrası gösterdiği sert tepkilere yönelik tutumu nasıl?

Dün akşam çıktığım programdan sonra aldığım telefonların, gelen mesajların haddi hesabı yok. İnsanlarda bir tür kopuş, bir tür kırılganlık var. Bu konuda beklenti, Irak Kürdistanı ve Türkiye ilişkilerinin daha iyi bir düzeye gelmesidir. Gördüğüm kadarıyla Türkiye’nin batısında Erbil’in tavrı tam anlaşılmamış durumda. Yani bu anayasanın ihlaline ilişkin, Irak’ın tavrı, Erbil’in yıllardır buna itiraz ediyor olması, yıllardır bu kahrı çeken halkın isteğinin tam anlaşılamadığını düşünüyorum. Fakat bunu bölge insanı biliyor ve aradaki bu anlayış farkından ciddi anlamda rahatsız.

Türkiye’yi bekleyen çok önemli seçimler var. Bu tavır AK Parti’de bir oy kaybına yol açar mı?

Ben bunun seçimlere kadar sürmemesini umuyorum. Bunun kamuoyu önünde çok konuşulmaması gerektiğini düşünüyorum. Çok biribirine karşıtlık şekilde yansıtılmaması gerekir. Sayın Barzani’nin şimdiye kadarki tavrı, duruşu önemli. Daha iyi anlaşılmaları lazım ki bunu anlatmak için buraya bir heyet gönderme talepleri oldu. Buradan da insanların gitmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye ve Irak Kürdistanı karşı karşıya kalmamalı. Irak Kürdistanı’ndaki insanların bu itidalli duruşunu doğru buluyorum. Buradaki fevrileşmelere aynı şekilde karşılık vermemelerini doğru buluyorum. Özü itibariyle bu konuyu uhulet ve suhulet içinde çözmemiz lazım. Zaten bazı kesimler Türkiye ve onlar adına konuşarak toplumun fevrileşmesine neden oldu. Bu fevri konuşanlar iki tarafa da zarar veriyor, bunlara gerek yok. Oysa iki tarafın da birbirine ihtiyacı var. Hem kader, hem tarih, hem sosyoloji açısından birlikte yaşama zorunluluğumuz var. Bunun bilinciyle hareket etmek zorundayız.

2019 öncesi hükümetin Kürtlere yönelik bir girişimi olacak mı? Mesela bir ‘açılım’ mümkün mü?

Hükümetin bu konuyla ilgili yaklaşımı hakkında bir şey söyleyemiyorum çünkü içinde değilim. Fakat şunu söyleyebilirim; özellikle Irak Kürdistanı’nın adalet arayışına ilişkin makul bir çerçevenin olması bile tatminkârdır.

Bütün bu sert söylem ve çıkışlara rağmen, bir manevra şansı var mı hala?

Var elbette. Olayın bir panik ve heyecanı anı, bir de Türkiye’nin bir kuşatılmışlığı var. Bunu da göz önünde bulundurmak lazım. 15 Temmuz gerçekten bir Gladyo operasyonuydu. Müttefiklerinden böyle bir darbe yemesi ve hala bu operasyonların devam etmesi, Ortadoğu’daki süreçlerde hakların birbirinden ayrıştırılarak düşman haline getirilmesi yönünde bir proje yürüyor.  Bu proje çerçevesinde bazı halkları birbirine karıştırma durumu da olabiliyor maalesef. Bunun verdiği bir panikleme bir güvenlik endişesi ortaya çıkabiliyor. Bunun güven verilerek, sabırla çözülebileceğini düşünüyorum.

AK Parti bazı Kürt illerinde yönetimde revizyona gitti. Bunun partinin alacağı oylara bir etkisi olur mu?

Şu anki değişikliklerin böyle bir değerlendirilmeye tabi tutulmasında gerekli verisi yok. O tamamen teşkilat içi bir değerlendirme.  Siyaseten öne çıkan bir durum yok.

Mevcut atmosferin yumuşaması için Ankara’nın nasıl bir adım atması gerekiyor sizce? Halihazırda sınırda askeri bir tatbikat yapılıyor...

Bunun çok bir ehemmiyeti yok. Karşılıklı bir görüşme trafiğini başlatılması gerektiğini düşünüyorum.

Sizin de belirttiğiniz gibi Erbil’in bu yönde bir talebi var. Bu talebe karşılık verilir mi?

Ben verileceğini düşünüyorum. Görüşmelerin olması için ön aracıların devreye girmesi gerekiyor. Daha sonra resmiyet kazanır. Bu herkes için gerekli. Irak Kürdistanı için de Türkiye için de. Sarhoş bir aile reisinin bütün aileye şiddet uyguladığı bir boyunduruk altında yaşamanın ne kadar zor olduğunun bizimkiler tarafından da görülmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü ortada anayasa kalmamış, ordusu Şiileştirilmiş bir devlet var. Ekonomik anlamda büyük, sorunlu bir hali var. bunun ne kadar daha sürdürülebileceğinin gerçekçi bir şekilde değerlendirilmesi lazım.

Türkiye’de yapılan anayasa değişikliği referandumunda Kürtlerin belirleyici bir rolü oldu. Nitekim Cumhurbaşkanı da bunun önemine vurgu yaptı. Bu destek sürer mi?

Sürecin nasıl gittiğine bağlı. Kürtlerin bu coğrafyadaki aidiyet duyguları ve bunları dikkate almayan bir yaklaşımın başarılı olma şansı AK Parti için de elbette yoktur. Bunu görmek lazım. Bu boyutu biz Kürtler için önemli. Türkiye’nin güvenlik kaygılarını toplumsal anlamda, izah edilişini anlamış olmamızın da değerli bulmak lazım. Kürtlerin yaşadığı coğrafyalarda iki şey var: Kürtlerin haklı talepleri ve beraber yaşamadaki korkuları var. korkularının giderilmesi lazım. Bu konuyla ilgili süreç halen tamamlanmadığı için, bu çabaya devam etmek lazım. Kürtlerin haklı taleplerinin hayata geçmesi için, korkuları giderici, güven verici bu süreçleri birlikte organize etmek lazım.

Hükümet, Kürtleri kaybetmeyi göze alır mı?

Türkiye’de sadece hükümet değil, hiç kimse bunu göze almaz. Çünkü bu sıradan bir olay değil Türkiye açısından. Hükümet de bunu ifade ediyor, böyle bir niyetleri olmadığına. Zaten dikkat ederseniz ilk zamandan bu yana süreç yumuşayarak devam ediyor ve özellikle bu konulardaki hatalardan arınarak devam ediyor. Dolayısıyla bu boyutuyla baktığımız zaman ilk anda ki o heyecanla oluşmuş tepkilerin de bugün itibariyle daha makul hale geldiğini görmek lazım. Bu açıdan umutluyum.

 

Röportaj Haberleri

Suudi Arabistan'da İslam, sekülerleşme ve Bin Selman reformları
“Filistin özgürleşmediği sürece, bu travma asla geçmeyecek”
Netflix abonelerine yalnızca eğlence değil "politik görüşlerini" de satıyor
Nazmul İslam: Bangladeş’te devrim bir süreç esas mesele şimdi başlıyor!
"Sinvar’ın yolunu sürdüreceğiz"