HAKSÖZ HABER
Dün gece Akit TV’de Bülent Deniz’in gündeme dair sorularını cevaplayan Abdurrahman Dilipak tartışmalara konu olan yazısındaki ifadelerin manasını ve konunun nasıl çarpıtıldığını geniş biçimde izah etti.
Abdurrahman Dilipak İstanbul Sözleşmesi ve benzeri girişimler üzerinden AK Parti iktidarının uluslararası güçlerce kuşatılmaya çalışıldığını, bu doğrultuda İslami duyarlılığa sahip çevrelerce daha etkin bir şekilde uyarı vazifesinin yapılması hususunda istişare ettiklerini, tartışmalara konu olan yazısının da bu hassasiyetin bir yansıması olduğunu belirtti.
Dilipak önceki iktidarları kuşatan ve uluslararası güçlerle irtibatlı Koç, Eczacıbaşı vs. gibi bazı vakıf ve sermaye çevrelerinin desteğini alan kimi sapkın örgütlenmelerin AK Parti iktidarında da ayrıcalıklı kılınma çabalarına şahit olduklarını, bu noktada iktidarı bu tuzağa karşı dikkatli olmaya çağırdıklarını söyledi.
Yazısında bu kesimlerce LGBT ve benzeri birtakım adlarla propagandası yapılan örgütlenmelere ilişkin olarak kullandığı ‘fahişeler ve türevleri’ ifadesinin çarpıtılarak İstanbul Sözleşmesini savunan AK Partili kadınlar hakkında kullanılmış gibi yorumlandığını ifade eden Dilipak bu durumun ya okuduğunu anlayamayacak kadar bir akılsızlık ya da tamamen kötü niyet ürünü olabileceğini dile getirdi.
Kendisi hakkında suç duyurularında bulunan ve dava açma hazırlığı yapan AK Parti teşkilatına uyarılarda bulunan Dilipak bir telefon açarak yazısında ne söylediğinin, kimi kastettiğinin sorulabileceğini ama bunun dahi yapılmadan yazısının yazılmasından tam 4 gün sonra sansasyonel bir tavırla medyaya konuyu taşıyanların, savcılıklara koşuşturanların ciddi bir akıl tutulması içinde olduklarının altını çizdi.
İslami camianın 50 yılı aşkın bir zamandır Kemalist despotizme karşı mücadelesiyle tanıdığı Abdurrahman Dilipak’ın sözlerinin AK Parti iktidarı döneminde böylesine çarpık bir yorum üzerinden dava konusu edilmesinin uzun süreli etkiler uyandırması kaçınılmaz görünüyor. Umarız bu yanlıştan dönülür!
Programın Tamamı: