Abdurrahman Dilipak: N'olacak Bu Cemaatin Hali!

Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak kaleme aldığı bugünkü yazısında Cemaat'in ne olacağına dair dikkat çekici öngörülerde bulundu.

 Dilipak Cemaat tartışmalarının diğer cemaatleri de ciddi olarak etkilediğini ifade etmiş.

***

ABDURRAHMAN DİLİPAK/ Akit

Artık “cemaat” diyemiyoruz.. Geçen gün internete düşen bir müzik vardı “Hocaefendi” isimli! “Hocaefendi” de diyemiyoruz.. Hizmet de etiketlendi.. “Camia” tutmadı, ama “Paralel devlet / Paralel yapı / Paralel örgüt” tuttu..

Risale-i Nur talebelerinin çok büyük bir çoğunluğu cemaatin Risale-i Nur ile ilişkilendirilmesinden rahatsız..

Bunlar tamam da, bir de bu yapıya inanarak gönül vermiş ve perde gerisinde olup-bitenlerden habersiz ve bu iddialara inanmak istemeyen büyük bir çoğunluk var.. 40 yıldır bugünü beklemişler. Bugüne kadar gizlenmişler ve hep vermişler.. Gülen ve bu yapı hakkındaki iddiaları kabullenmek istemiyorlar..

Bazı gerçekleri görüp ayrılanlar, aldatılmış duygusu ile öfkeliler.. Aynı aile içinde farklı görüşlere sahip insanlar var.. Bir yandan bu insanlar teolojik bir sendrom yaşıyorlar.. Bir yandan bir kehanetin peşinde, hayal dünyasında yaşayan medyumik insanlar var.. Onlar zaten bu hareketin kozmik mesajlarla yönetildiğini düşünüyorlar.. Mehdiyet, Mesihiyet, Deccaliyet hepsi birbirine karışmış durumda..

Bu iş, yıllardır Masonluk hakkında Müslüman toplulukları kışkırtıp peşinden koşturan Adnan hocanın, Masonolduğunun anlaşılması gibi bir durum sözkonusu.. Adnan hocanın Mehdiyetinin şifrelerinin hahamlar tarafındanTevrat sayfalarında gizlendiği iddiası bile, taraftarları arasında manevi bir keşif olarak algılanıyor..

Aslında “Cemaat” tartışmaları, diğer “Cemaat”leri de yakından ilgilendiriyor ve etkiliyor. Çünki, benzer iddialar ve ilişkiler, diğer birçok “yapı”da da var..

Kendilerini kaptırdıkları hipnozdan kurtulup, gerçek dünyaya dönenler ilginç şeyler anlatıyorlar.. Cevap anahtarı eline tutuşturulup yüksek puanla üniversiteyi kazanıp, en yüksek grubtaki bir fakülteye giren ama bu durumu içine sindiremeyip öğrenimine ara verenleri mi sayarsanız, kendilerine verilen birtakım görevleri “!” yapmadıkları için eğitim giderleri ile ilgili borç senetleri önlerine konanları mı, say say bitmez.. Memuriyet sınavlarında oynanan oyunlar ve belli kadrolara yerleştirilenlerin yükseltilmesi için yapılan çalışmalar ve işletilen ödüllendirme programları, rakiplerin bütün ilişkilerinin izlenerek, nasıl fişlendikleri ve sicilleri ile oynandığı..

Kimileri bütün bu olanları ailelerinden gizlemişler. Bazıları ailelerine açtıklarında sorunlar yaşamışlar. Ailelerinden kopartılan çocuklar var.. Ya da eşler arasında yaşanan sorunlar..

Ders halkalarına ilk katılanlar için herşey çok hoş.. Bir üst halkaya geçtiklerinde ketumiyet ve takiyye başlıyor.. İlk halkada herkese hoşgörü ile bakılırken, bir üst halkada herkese şüpheyle bakılıyor.. Bir üst halkada sizden fedakarlık bekleniyor. Mahrumiyet ve çile size manevi bir haz kazandırıyor! Size birtakım garantiler ve gelecek garanti ediliyor.. Gizli bilgiler servis edilmeye başlanıyor.. Esoterik birtakım düşlerin yorumları ile gerçek dünyadan kopartılmaya başlanıyor çocuklar..

Başarıya odaklanmış bir hareket. Başarılılar toplanıyor ve onlara doping yapılarak yükselmeleri sağlanıyor.. “Türkçe Olimpiyatları” oltaya takılan bir yem, bir PR çalışması.. Vitrin dekoru.. Hoşgörü ödülleri de öyle, Abant toplantıları da..

Her şey dershanelere, yurtlara ve okullara bağlı.. Buradan yola çıkılarak insan kaynakları bu alandan sağlanıyor. Çocukları üzerinden ailelere ulaşılıyor ve buradaki başarı örnekleri ile işadamlarından destek sağlanıyor ve aynı şekilde işadamlarına içeride ve dışarıda birtakım imkanlar sağlanıyor..

Yapı, olimpik helezonlara benziyor. İç içe geçmiş yapılar ayrık otu gibi yayılıyor ve olimpik helezonlara benziyor. Hepsi iç içe geçtiği halde birbirinden bağımsız gibi gözüküyor.. Kast sistemine benzer bir yapı içinde sektörler kompartmanize edilmiş..

Bu yapıyı anlamak için çok uluslu şirket yapılarını, Oppus dei hareketini, mesela Amerikan kolejlerinin veAmerikan Board Neşriyat Dairesinin çalışma yapısını iyi incelemek gerek. Yine Vatikanın İnsani yardım örgütü, Amerikan YMCA, İngiliz God’s Army hareketlerinin yapılarını incelemek gerek..

Bu okullar, Euro İslam hareketinin misyoner okulu.. Bizim çocuklarımız bu yeni dinin misyonerleri olarak yetiştirilmek isteniyor sanki. Türkiye markası ile diğer İslam ülkelerine pazarlanmaya çalışılıyor.. Böylece İslam, Hıristiyan, Yahudilik karması yeni bir dünya dinine giden bir kapı aralanıyor gibi sanki! Bu durum Mehdiyet veMesihiyet anlayışı çerçevesinde kozmik bilgiler ve esoterik yorumlarla teolojik bir çerçevede sunulmaya çalışılıyor..

Kuşkusuz bu bilgiler Masonlukta olduğu gibi ilk derecedeki kişilerin bilmesi gereken bilgiler değil.. Bazılarının ömür boyu bu “hizmet”in içinde olup, kime ve neye hizmet ettiğini bilmemesi de mümkün..

Bu iddiaların doğruluğunu kabul etmeleri birileri için kolay olmayacak. Hatta kendi gözlem ve şahidliği bunun böyle olmadığı şeklinde olacak büyük bir ihtimalle. Ketumiyet ve takiyye de doğru bilgilere ulaşılmasını engelleyecek..

Ama artık sistem deşifre olduktan sonra ve internet çağında bunların uzun süre gizli kalması mümkün değil. Kuşkucu bakışla, bazı küçük parçacıkları bir araya getirerek azıcık kafa yoranların derin gerçeğe ulaşmalarının hiç de zor olmayacağı ortada..

Bütün bu gerçekler ışığında, inancını kaybetme tehlikesi ile ne yapacağını bilmeyen, kendini ilahi bir projeninruhani temsilcisi olarak gören birilerinin bir anda geçmiş, bugün ve geleceklerini kaybederek karanlık bir komplonun aracı olarak sanık sandalyesine oturtulması endişesinin onların ruhunda koparttığı fırtınayı da hesaba katmak gerek.

Bu insanları kazanmalıyız.. Onlar büyük ölçüde bir yanlışın kurbanı olan insanlar ve gerçeği kabul etmeleri kolay olmayacak. Sabır ve teenni gerek.. Yapı bir kere deşifre olduktan sonra gücünü koruması mümkün değil. Ama hâlâ eğer Evrenesoğlu’nun, Adnan hocanın takipçileri varsa, Hocaefendinin de takipçileri olmaya devam edecektir.. 

28 Şubat’ta Kalkancı’nın bile peşine takılanlar olduktan sonra cemaatin peşine takılan kalabalıklar sürpriz değil.. 

Selâm ve dua ile..

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!