Abdüllatif Şener, bir süredir siyaseti “üniversite hocası” sıfatıyla izliyordu: AKP'ye kapatma davası açıldıktan sonra “siyasete dönüş” sinyalleri vermeye başladı!
Yavaş yavaş ağzındaki baklayı çıkarıyor. Ekranlarda siyasi kartını şöyle açtı:
“Siyasetin göbeğindeyim. Ben Türkiye'de bir siyasi boşluk olduğunu düşünüyorum. Yüzde 47'ye rağmen böyle bir boşluk var. Siyasetteki bu boşluğa talibim…”
* * *
Abdüllatif Şener'in “siyasette boşluk var” dediği hadise; kapatma davası yoluyla Türkiye'yi istikrarsızlık şarampolüne yuvarlamak isteyenlerin imza attığı bir “illüzyon”dur…
Şener “AKP'nin kapatılacağını” öngörüyor:
“Kapatıldığında ben de ortaya çıkacak yeni durumdan hayli elverişli bir rol kapabilirim”e oynuyor…
“Abdüllatif Bey/ Aynalı Dolaba İki El Revolver” kıvamında “siyasi pusu”da bekleyen Şener, son seçimlerde aday olmadı, milletvekili değil; ancak hala AKP yönetiminde!
Siyasi istikametinin, AK Parti'nin kulvarı ile epeydir farklılaşmış olduğunu söylemeye gerek var mı?
Hal böyleyken, “kapatılmasını” beklemeden partisinden ayrılıp var olduğunu iddia ettiği “siyasi boşluğu” doldurmak üzere kendi partisini kurmalıdır!
* * *
Abdüllatif Şener dört yıl önce “Abdülhamit Düşerken” adlı filmi izledikten sonra sinema çıkışında karşısında gazetecileri bulmuştu: Ertesi günkü star'ın başlığı, Şener'in o dönemde kabinede geri planda kalmış olmasına da gönderme yapan bir espriyi içeriyordu: “Abdüllatif Düşerken”
“Abdüllatif Şener” filmi ise iki yıl önce Doğan Grubu “sinemalarında” gösterime girmişti!
Şarap muhabbetinden; “Yeni bir laiklik tanımına gerek yok” şeklindeki “statükocu” çıkışına kadar bir dizi “bir yerlere hoş görünme ve kabul görme arzusu” Doğan Grubu yayın organlarında Abdüllatif Şener'in Cumhurbaşkanlığı adaylığına yakıştırılmasına kadar varan “bir acayip ince iş” pohpohlanmasını beraberinde getirmişti…
Gül'ün bütün “laikçi-ulusalcı-statükocu” engellemelere rağmen Çankaya'ya çıkmış olduğu gerçeğinin ne anlama geldiğini kestiremeyen; iktidar partisine kapatma davası açılmış olmasına bakıp yıllanmış Statüko'nun devam ettiğini sanan Şener “rejimle uyumlu bir siyasi portre” imajı vermeye devam ediyor…
İki yıldır öne çıkan bu çizgisi, genel seçimde aday olmayacağını açıkladığı günlerde “Medyanın Amiral Gemisi”nde “Şener'in en önemli özelliği, eşinin türbanını bile unutturan siyasetçi olmasıdır” cümlesiyle taltif edilmişti!
“Laikliğin özgürlükçü tarifi” konusundaki yüz seksen derecelik dönüşü; bu satırların yazarı tarafından daha önce detaylarıyla dile getirilmiş bir husustur…
“Siyasetteki boşluğa talip” olduğuna göre; Şener öyle tutarlılık kaygısı falan gözetmeden belli kesimlerin “kulağına hoş gelen cümleler” sarf etmeyi sürdürecektir…
Final Sahnesi: Abdüllatif Bey'in yeni siyasi koşusunda “küçük” bir sorunu var…
Ne mi?
Yanlış istikamette, yanlış destekçilerle “kapalı bir yola doğru” koşuyor!
Yeni Şafak gazetesi