Selahaddin E. Çakırgil’in yorumu:
Dünkü yazıda A. Öcalan’a nispet edilen ‘İmralı Notları’ndan bahisle, konunun devamını bugüne bırakılmıştı.
Şu noktaya dikkat etmeliyiz: Osmanlı’nın en güçlü yanlarından birisi, çeşitli ırk, kavim ve dinlerden onmilyonları asırlarca, birbirine düşman etmeden yönetebilmiş olmasıdır ve bu da, İslam’ın ‘insanlar arasında taqvâ ve fazîletten başka bir üstünlük ölçüsü’ kabul etmeyişinden geliyordu. Ama bu yüksek ölçü ve idrak terk edilince, bünyede kan zehirlenmeleri kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktı.
Unutulmasın ki, 1930’larda, ‘Bu ülkede, türk olmayanların tek bir hakları vardır, o da türklere hizmet etmektir’ sözü en yüksek perdeden telaffuz ediliyordu. Onlarca farklı grupları bünyesinde taşıyan bir sosyal bünye için bundan daha zehirli bir söz olabilir miydi?