Dr. Abdullah Muhaysini için beldede birleştirici rol olması ve fitnelere karşı daima uyanık ve tedbirli davranmasından mütevellit “Suriye’nin Abdullah Azzam’ı” deniliyordu. Bu sözün doğruluğunu yaşantısıyla ortaya koyan Muhaysini’nin vasiyetinde de Abdullah Azzam’ın izleri bulmak mümkün… İlginize sunuyoruz.
Bi̇r muhaci̇ri̇n muhaci̇r kardeşleri̇ne vasi̇yeti̇
Muhacir kardeşlerim! Allah biliyor ki; sizler Şam’da (Suriye’de) sevgi olarak kalbime en yakın olanlarsınız. Allah biliyor ki; ailemi özleyince sizi ve feda ettiklerinizi hatırlıyorum böylece kuvvet ve sebat buluyorum.
Kardeşlerim! Şam’a geldiğim ilk günden bugüne kadar Şeyh Abdullah Azzam’ın şu sözünü söylüyor ve uyguluyorum: “Muhacirlerin belde halkı arasındaki tüm çarpışmalardan uzak durması gerekir.” Çünkü muhaciri başkalarından farklı kılan şeyler var;
Birincisi: Avam, belde halkı arasında savaş görünce kızıyor. Ama dışarıdan birinin belde halkıyla savaştığını görünce hemen hamiyetleri harekete geçiyor. Bunu da münafıklar kullanıyor. İbni Selul’un yaptığı gibi;
Muhacirlerden Cahcah (ra) ile Ensar’dan Ubeydullah kavga edince “Bizi memleketimizde dara soktular bugün de bizimle savaşıyorlar” İnsanlar bunu duyunca etkilendi ve büyük bir fitne çıktı. Bu nübüvvet zamanındaydı. Peki vatanperestliğin insanların kalbinde yayıldığı zamanda nasıl olur?
İkincisi: Herkes “muhacirlerin korunması”nı mırıldanıyor. Muhacirleri gerçekten korumak isteyen kimse “onları tüm iç çatışmalardan uzak tutsun.” Muhacirleri koruyacak en büyük güç muhacirleri severlerse belde halkıdır. Ama sana öfkeli olurlarsa asla caddede yürüyemezsin. Bu savaş sahası sabah ve akşam arasında değişebiliyor. Allahu teala şöyle buyuruyor: “O, sen kendi yardımı ve müminlerle destekleyendir.”
Üçüncüsü: İçeride savaş olduğu zaman (ister içeriden ister dışarıdan bir güç girmiş olsun) ilk tehlikeye düşecek olan maalesef muhacirdir. Ensar, sakalını kesip ben sivilim diyebilir. Ama muhacir ise hareket edemez. Irak’ta durum öyle bir hâle gelmişti ki muhacir 6 ay boyunca evden çıkamıyordu. Sadece istişhad için çıkabiliyordu.
Ama maalesef muhacirlerin durumu değişmeye başladı.
Çöküş, haricilerin diğer gruplarla savaşmasıyla başladı. Sonrasında gruplar arasındaki tüm çatışmalarda muhacirlerin adı düşüşe devam etti.
Özetle sebepler; Her grubun en az bin savaşçısı var. Her savaşçının da ailesi, amcaları, dayıları var. 50 binden fazla olurlar. Yani bin savaşçı demek tüm bu 50 bin sivilin düşman olması demek. İnsanlar birbirleriyle yardımlaşıyor ve birbirlerini tutuyorlar.
Vallahi son Ahrar savaşından sonra insanların muhacirlere karşı değişimlerinin başladığını hissettim. Muhacirlerin çoğunun bu savaştan uzak durmasına rağmen. Çünkü insanlar ayrım yapmazlar.
Burada Şam ehlimize şu mesajı göndermeyi önemsiyorum; ey halkımız biliniz ki Arap olsun acem olsun muhacirlerden büyük bir kesim ne ÖSO ile ne de İslami gruplarla yapılan iç çatışmalara katıldı. Bunu muhacir kardeşlerimi savunmak için söylemiyorum. Lakin vallahi bu gözlerimle gördüğüm bir gerçektir.
Bu sözleri defalarca tekrar ettim. Ama bazı kardeşlere bunu gençleri yüzüstü bırakmak, binlerce muhacir erkek ve kadının yolunu unutmak olarak anlıyor.
Bir iç çatışma sırasında bir hacizde muhacirlerin durduğunu unutamıyorum. Hemen komutana gidip Allah’ı hatırlatıp Allah aşkına muhacirleri uzak tutmasını istemiştim. Demiştim ki “muhacirler kardeşlerimizin belde halkıyla çatışmaya girmesini mi istiyorsunuz?” O vakit, Şeyh Muslih Ulyani (Allah onun korusun) Ahrarla savaştan uzak duracaklarına dair muhacirlerin imzalayacağı beyan talep etti. Onu çok destekledim. Çünkü böyle beyanların ifade ettiklerini ve muhacirlere faydasını biliyorum. Lakin bazılarının karşı çıkışlarını görünce sustuk.
Kardeşlerim bu sözleri Şam’a ulaştığım ilk günden beri söylüyorum. Olanlar oldu. Allah’tan dileğim bir gün gelip de gençlerin “muhacirlerin uzak tutulmasından bahsederken Muhaysini haklıymış” dememesidir.
Kim muhacirleri seviyor ve onlar için hayır diliyorsa onları herhangi bir çatışmadan uzak tutsun. Sosyal medya hesabı veya kanalı olan tüm muhacirlere vasiyetim;
Grupların ihtilafına girmeyin. Çünkü sözleri muhacir kardeşlerini de kapsıyor. Muhacir meselesi maalesef her çatışmadan etkilenir oldu. Bizler belde halkı kardeşlerimizi korumaya gelmişken sanki bizi koruyacak birilerini aramak için gelmişiz gibi oldu.
Kardeşlerim! Münafıklar ava çıkmış, insanlar da görüyor ve etkileniyor.
Bu kelimeler, hicret ve cihad kardeşinizin sevgi sözleri ve nasihatleridir. Bunu kabul et. Allah sizi korusun, bana ve size bizden razı olacağı şehadet nasip etsin.
Yazan: Muhacir kardeşiniz Dr. Abdullah Muhaysini
Kaynak: Fetih Medya