Abdullah Muradoğlu/Yeni Şafak
ABD’nin raporu tutarsızlık abidesi..
Gazze’de soykırım yapmasına rağmen İsrail’e kayıtsız şartsız askerî destek verilmesi Kasım seçimlerine hazırlanan ABD Başkanı Joe Biden’ın elini zayıflatıyor. Biden içerde yükselen tepkileri yatıştırmak ile İsrail’in ihtiyaç duyduğu silahları göndermeye devam etmek arasında sıkışmıştı. Netanyahu ise Kasım seçimlerine kadar zaman kazanmak isteyen Biden’ın siyaseten ihtiyaç duyduğu küçük tavizleri bile esirgiyor. Netanyahu Biden’ın içerde ve dışarda itibarını yerle bir etmesine rağmen İsrail’e silah akışı kesintiye uğramadan devam etmişti.
Biden geçtiğimiz Çarşamba “CNN”e yaptığı açıklamadaysa İsrail’in Amerikan bombalarıyla sivilleri öldürdüğünü belirtmiş, Gazze’ye kara harekatı düzenlenmesi halinde İsrail’e silah sağlamayacağını söylemişti. 35 bin Gazze’linin alenen soykırıma uğratıldığı 7 aylık süre içerisinde Biden ilk defa Amerikan bombalarıyla sivillerin öldürüldüğünü itiraf ediyordu.
Gerek Amerikan üniversitelerindeki protesto gösterileri, gerekse kamuoyundan ve ABD Kongresi’ndeki önemli sayıdaki Demokrat vekillerden gelen tepkiler üzerine Biden Şubat ayında bir “Ulusal Güvenlik Muhtırası” yayımlamak zorunda kalmıştı. Muhtırada Amerikan silahlarının yasal mevzuatlara ve uluslararası sözleşmelere uygun biçimde kullanılması gerektiği belirtiliyordu. “ABD mevzuatı” söz konusu kurallara uygun davranılmaması halinde silah sevkiyatlarının durdurulmasını gerektiriyor. Muhtıraya göre Dış İşleri’nin “uygunluk durumu”na ilişkin bir raporu 8 Mayıs’a kadar ABD Kongresi’ne sunması gerekiyordu. .
Önceki yazımda Washington-Tel Aviv arasında “Karagöz-Hacivat gölge oyunu” döndürüldüğünü, gerçekte ne olup bittiğinin 8 Mayıs’ta daha net şekilde anlaşılacağını söylemiş idim. Ancak ABD Dış İşleri Raporun sunumunu Cuma gününe kadar ertelemişti. ABD medyasına yansıyan bilgilere göre, Dış İşleri’nin ilgili birimlerinin, Savunma Bakanlığının ve Ulusal İstihbarat Direktörlüğü’nün biribiriyle çelişen görüşleri raporun ertelenmesinde rol oynadı. Yine medyaya yansıyan bilgiler Raporun İsrail’i eleştireceği, ancak silah sevkiyatını engelleyecek nitelikte bir durumun söz konusu olmadığının belirtildiği bir içerikte sunulacağı ileri sürülmüştü. Cuma günü sunumu yapılan Rapor bu iddiayı doğrulayacak nitelikteydi.
“Tutarsızlık abidesi” olan Rapor İsrail’e eleştiriler yöneltmekle birlikte silah sevkiyatının durdurulmasına yol açmıyor. Muhtıraya göre insanî yardımların engellenmesi de silah sevkiyatının durdurulmasını gerektiriyordu. Gazze’de ABD merkezli “Dünya Mutfağı” kuruluşundan 7 kişinin de aralarında yer aldığı 250’den fazla insanî yardım görevlisi katledildi.
İsrail abluka altında tuttuğu Gazze şeridine Amerikan bombaları yağdırırken, diğer taraftan insanî yardımın girmesini engelliyor, gıdasızlığı bir soykırım aracı olarak kullanıyor. ABD ise havadan gıda paketi atabiliyor. ABD’nin havadan yardımları bile onlarca sivilin hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı. Bazı paraşütlerin açılmayarak insanların üzerine çökmesiyle veya denize düşen gıda paketlerine ulaşmaya çalışırken boğularak hayatını kaybedenler oldu. Başlı başına bu vakalar bile, İsrail’i silahlandıran ABD’nin acziyetini gözler önüne seriyordu.
“Beyaz Saray” sözcülerinden John Kirby ise Cuma günü yaptığı açıklamada İsrail’in Refah sınır kapısını insanî yardım sevkiyatı için açması çağrısında bulunuyordu. Bu çağrılar daha önce de defalarca yapılmıştı. Tutarsızlık abidesi Raporda ise “şu anda İsrail hükümetinin Dış Yardım Yasası’nın 620I Bölümü kapsamında ABD insani yardımlarının naklini veya dağıtımını yasakladığını veya başka bir şekilde kısıtladığını değerlendirmiyoruz” deniliyordu.
Rapora göre İsrail’in ihlalleri münferit vakaları kapsıyor. Rapor, İsrail’in bu münferit vakaları soruşturduğuna ilişkin savunmasını da kabul ediyor. İsrail göstermelik soruşturmalarla meşhur olmasına rağmen Rapor’a yansıyan bu tutum İsrail’e yol vermek anlamına geliyor.
Geçen hafta Biden Yönetimi’nin “500” ve “2000 kiloluk” bombaların İsrail’e sevkiyatını ertelediği medyaya yansımıştı. Ertelemede ve Biden’ın CNN’deki açıklamalarında Rapor’un ham halinin etkili olduğu aşikâr, ancak Beyaz Saray bu konuda da net bir açıklama yapmadı.
İsrail’in doğrudan sivilleri hedef aldığına dair bulgulara rastlanmadığının öne sürüldüğü Rapor sahadaki gerçeklerle taban tabana zıt. Dünyanın gözleri önünde, yüzde 70’i kadın ve çocuk 35 bin Filistinli’nin Amerikan bombalarıyla katledilmesine rağmen Rapor, İsrail’in müeyyide gerektiren bir sonuçla karşılaşmadan yaptığını yapmaya devam etmesini engellemiyor.