Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye ile vardığı mülteci geri kabul anlaşmasının benzerlerini Afrika ve Ortadoğu ülkeleri ile de imzalamak için harekete geçti. İçişlerinden sorumlu Komisyon üyesi Dimitris Avramopoulos, ‘kaçış nedenleriyle mücadeleyi ve Avrupa yönündeki iltica baskısını azaltmayı amaçladıklarını' söyledi. Avramopoulos ‘Die Welt' gazetesine verdiği demeçte ‘söz konusu ülkelerin ekonomik teşvik yoluyla mültecileri geri almaya ikna etmeye çalışılacağını, işbirliği yapmaktan kaçınan ülkelere ise yaptırım uygulanabileceğini' belirtti.
"TÜRKİYE MUTABAKATININ KOPYASI OLMAYACAK"
Avramopoulos, “Amaç, kaçışın nedenleri ve Avrupa’ya düzensiz göç ile mücadele etmek. Bu fikir, Türkiye ile AB arasında varılan mutabakattan edindiğimiz tecrübelere dayanıyor. Ancak Türkiye anlaşmasının bir kopyası olmayacak. Aynı önlemlerin diğer ülkeler için de geçerli kılınması söz konusu olamaz. Biz, her ülke için o ülkeye uygun önlemleri yürürlüğe koymak istiyoruz” dedi.
Türkiye ile varılan mutabakattan kazanılan tecrübelerin kendilerine yol gösterici olduğunu belirten Komisyon üyesi işbirliği yapmaya yanaşan ülkelere kalkınma yardımlarına ilave olarak mali destek verebileceklerini ya da bu ülkelerle olan ticari ilişkileri geliştirebileceklerini, işbirliği yapmayanlara ise bazı ‘kısıtlamalar' getirilebileceğini söyledi.
ÖNCE AFRİKA
AB ilk aşamada Tunus, Nijer, Etiyopya, Mali, Senegal, Nijerya ve Libya ile geri kabul anlaşması imzalanmasına çalışacak. Komisyon Ürdün ve Lübnan'ın da bu uygulamaya dahil edilmesini hedefliyor. Dikitris Avramopoulos gazeteye verdiği demeçte, “Adı geçen ülkeleri kaçak göçmenleri geri almaya, insan kaçakçılarıyla mücadele etmeye ve sınırlarını daha iyi korumaya ikna etmeye çalışacaklarını belirtti. Göçmen ve mülteci veren ülkelerin bu kişileri geri almaya yanaşmaması Almanya tarafından da eleştirilmekteydi.
AB mali yardım yoluyla mültecilerin geldikleri ülkeleri işbirliği için kazanmaya çalışacak. Avramopoulos 2016 ile 2020 yılları arasında ‘göç ortaklığının' finansmanına 8 milyar euro ayırabileceklerini belirtti. Komisyon üyesi bu ülkelerdeki kamu ve özel yatırım programları başlatılması durumunda 31 milyar euroluk kaynak yaratılabileceğini, Komisyon'un bu programlara 3,1 milyar euroluk finansman sağlayabileceğini ve bütün AB ülkeleriyle diğer ülkelerin de katılması durumunda yatırımların 62 milyar euroluk hacme ulaşabileceğini sözlerine ekledi.