Yoksulluk veya Avrupa’daki sosyal dışlanma riski altındaki kişilerin sayısının düşürülmesi, Avrupa 2020 stratejisinin temel hedefleri arasında bulunmasına karşın Avrupa Birliği’nde (AB) bu oran hâlâ yüksek seyrediyor.
AA muhabirinin Avrupa İstatistik Ofisi’nden (Eurostat) edindiği verilere göre, AB’de geçen yıl nüfusun 23,4’üne karşılık gelen 117,5 milyon kişi, yoksulluk ya da sosyal dışlanma riskiyle karşı karşıya kaldı.
Bu durum, söz konusu kişilerin yoksulluk seviyesinin altında gelir, maddî açıdan ciddi olarak yoksunluk ve çok düşük iş yoğunluğuna sahip ailelerde yaşamak gibi 3 kriterden en az birini taşıdığı anlamına geliyor.
Yoksulluk veya Sosyal Dışlanma Riski En Yüksek Ülke Bulgaristan
Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan’da nüfusun 3’te birinden fazlası geçen yıl yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında kaldı. Söz konusu oran, Bulgaristan’da yüzde 40, Romanya’da yüzde 38,8 ve Yunanistan’da yüzde 35,6 seviyesinde ölçüldü.
Yoksulluk veya sosyal dışlanma riski en düşük ülke ise yüzde 13,3’lük pay ile Çekya olurken, Çekya’yı yüzde 16,6 ile Finlandiya, yüzde 16,7 ile Danimarka ve yüzde 16,8 ile Hollanda izledi.
Yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında yaşayanların oranı Almanya’da yüzde 19,7, Fransa’da yüzde 18,2, İtalya’da yüzde 28,7, İspanya’da yüzde 27,9, Birleşik Krallık’ta yüzde 22,2 ve Belçika’da yüzde 20,7 düzeyinde gerçekleşti.
AB’de Nüfusun Yüzde 7,5’i Temel İhtiyaçlarını Dahi Karşılayamıyor
Yoksulluk veya sosyal dışlanma riskini oluşturan 3 unsur ayrı ayrı ele alındığında, AB nüfusunun yüzde 17,2’si yoksulluk seviyesinin altında gelir seviyesine sahip bulunuyor.
Maddî açıdan yoksunluk kriterine göre, nüfusun yüzde 7,5’i faturalarını ödeme, evlerini ısıtma veya bir haftalığına tatile çıkma gibi temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor.
Öte yandan, küresel krizin patlak verdiği 2008’den sonra yükselişe geçen yoksulluk ya da sosyal dışlanma riski oranı son dönemde düşüş trendine girdi.
2009-2012 döneminde art arda 3 kez yaşanan artışın ardından yüzde 25’e ulaşan yoksulluk veya sosyal dışlanma riski taşıyan kişilerin oranı, AB’de geçen yıl 23,4’e kadar düşerek 2009’daki seviyenin 0,1 puan üzerinde gerçekleşti.