Sezar Yasası Esed Rejimi İçin Sonun Başlangıcı Olabilir mi?
Analiz: Mahmud Osman - Tercüme: Hamdi Yıldız / AA
ABD'de yürürlüğe giren Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası, temel olarak Beşşar Esed rejimini siyasi sürecin içine çekmeyi hedeflerken, Suriyeli muhaliflere hem rejimin ihlallerini dünyaya anlatabilmek için fırsat sunuyor hem de büyük sorumluluklar yüklüyor.
ABD Senatosu, 18 Aralık'ta Suriye'de Esed rejimi ve destekçisi Rusya ile İran'ın faaliyetlerine yardım sağlayan kişi ve kuruluşlara ilave yaptırımlar uygulanmasını öngören yasa tasarısını kabul etmişti. Başkan Donald Trump da ABD'nin 2020 savunma bütçesi içine eklenen "Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası"nı 21 Aralık'ta imzalamıştı. Yasa, böylece yürürlüğe girmişti.
İsmini, 2014'te Esed rejiminin muhalifleri tuttuğu hapishanelerde işkenceyle öldürülen 11 bin tutukluya ait 55 bin fotoğrafı dünya basınına sızdıran askeri polisin kod adından alan yasaya göre, rejime, Rusya ve İran adına hareket eden üstlenici şirketlere destek sağlayan ya da onlarla büyük miktarda para alışverişinde bulunan yabancı kişi ve kuruluşlara yaptırım uygulanabilecek.
Rejimin yanı sıra İran'ı da hedef alan ve bu ülkeye karşı "ağır baskı kampanyası" kapsamında görülebilecek yaptırımların asıl etkisini, ABD'nin Rusya ile ilişkileri üzerinde göstermesi bekleniyor.
Rusya'nın Suriye'de işlediği suçlardan dolayı ABD yönetiminin yaptırımlarından çekindiği biliniyor. Rus ordusu ve komuta kademesinden askeri müteahhitler ile iş adamları, bu yaptırımların ağına takılabilir.
Ancak yasanın asıl hedefini, Esed rejimine daha fazla yüklenilmesi ve dünya sisteminden dışlanması oluşturuyor.
Yasanın etkinliğini belirleyecek unsurlar
Kuşkusuz, Sezar Yasası'nın Esed rejimi üzerindeki etkisini belirleyen bir dizi faktör bulunuyor.
Bunların ilki, yasanın Cumhuriyetçi ve Demokrat Partilerin desteğini alması ve dolayısıyla, ABD'li yasa koyucuların Suriye'deki duruma ilişkin Washington yönetiminin atması beklenen adımlara destek verdiği izlenimini güçlendirmesi. Bu, Rusya ve müttefiklerine baskı açısından ABD'nin etkin rolünü zorunlu kılarken, Washington'un politikalarıyla uyumlu olmayan herhangi bir siyasi girişimin de engellenmesi yönünde baskı yapılması anlamına geliyor.
İkincisi de ABD yönetiminin, söz konusu yasayla Esed rejimini siyasi sürecin içine çekmeyi ve uluslararası kararlara boyun eğmeye mecbur bırakmayı hedeflemesi. Yasanın yalnızca tehditlerle sınırlı olmaması ve rejime, mevcut politikalarından vazgeçmesi durumunda yaptırımların askıya alınabileceği mesajını verdiği görülüyor.
Ayrıca yasa, siyasi tutukluların serbest bırakılması, sivillerin hedef alınmasının ve ibadethaneler, hastaneler, okullar gibi sivil yaşam alanlarının bombalanmasının durdurulması, savaş suçlularına yönelik soruşturma başlatılması, kimyasal silah kullanımına son verilmesi, göçe zorlananlar ile sığınmacıların onurlu biçimde geri dönüşüne izin verilmesi gibi, siyasi sürecin başlaması için uygun koşulların oluşturulmasına destek sağlamayı planlıyor.
Üçüncü önemli unsur, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2118 ve 2254 sayılı kararlarıyla uyumlu söz konusu yasanın, rejimin yanı sıra, Rusya ve İran'a da sorumluluk yüklemesi. Böylece yasa Rusya'ya "sorumlu ve hesap verilebilir" sıfatları yüklüyor. Bununla birlikte yasa, Lübnan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve diğer ülkeler üzerinden hareket eden ilişkili kurum ve heyetleri de içine alacak şekilde İran'a uygulanan yaptırımları güçlendiriyor.
Dördüncü husus, mevcut uluslararası şartların bu yasanın uygulanmasına uygun olması. İran'a büyük baskı politikasıyla uyumlu olan yasanın, onun Irak ve Lübnan'daki uzantılarını da dizginlemiş olacağı gibi, Rusya'yı da Esed rejimine Anayasa Komitesi görüşmelerinde ciddi ve yapıcı tavır takınması yönünde baskı uygulamaya iteceği öngörülüyor.
Yasaya ilişkin beşinci husus, rejimin yaşadığı derin ekonomik kriz düşünüldüğünde, askeri, ekonomik ve siyasi ayakları da olacak yeni ABD yaptırımlarıyla, rejimin seçeneklerini kısıtlama özelliğine sahip olması. ABD'nin, iç sorunlarıyla da mücadele eden Rusya ve İran'ın Esed rejimine yardım etme gücüne sahip olmadıklarını da hesap ettiği anlaşılıyor.
Altıncı ve son olarak, Esed rejiminin siyasi uzlaşmazlık ve askeri şiddet politikalarında ısrar etmesi durumunda, söz konusu yasa, içerdiği kapsamlı yaptırımlar sayesinde sistemin çözülmesi için bir kapı açma imkanı oluşturabilir.
Suriye muhalefetine düşenler
Rusya'nın, Suriye'de henüz siyasi çözüme varılmamışken sığınmacıların geri dönüşü ya da yeniden imar konusundaki ısrarlarını boşa çıkartacak ve ABD'nin inisiyatifi yeniden eline alarak etkin rol oynamasına imkan verecek yasa, Suriye muhalefeti için önemli bir fırsat olarak da görülebilir. Bunun için muhalifler ile müttefiklerinin yasanın sağlayacağı şartlardan azami düzeyde istifade etmesi ve gelecek aşama için uygun adımları atmaları şart.
Suriye muhalefetinin ABD ve Avrupa ülkelerinde rejimin işlediği suçların anlatıldığı medya kampanyaları başlatması önem arz ediyor. Rejimin cezalandırılması için atılacak adımların, bu ülkelerde kamuoyu desteğinin güçlendirilmesiyle desteklenmesi gerekiyor.
Çeşitli dillerde yapılacak bu kampanyalarda rejimin, kontrolündeki bölgelerde nüfuz kaybına uğradığı konusunun ele alınması da kamuoyu nezdinde farkındalığı artırabilir.
Öte yandan Suriye muhalefeti, Avrupa ülkelerine de ABD benzeri yasalar çıkarmaları yönünde çağrı yapmalı, bunun önemini çeşitli platformlarda sık sık dile getirmeli.
Muhaliflerin, kurtarılmış bölgelerde yoğun biçimde çalışması, rejimin ekonomik gücünün zayıflatılması için Sezar yasasının olumlu sonuçlarının görülmesine ivme kazandırabilir ve Esed rejiminin "tabutuna ilk sağlam çivinin çakılmasını" sağlayabilir.
Son olarak, Sezar kod isimli meçhul askere, kahramanca hareketiyle gerçekleri dünyaya sunmasından dolayı minnet ve teşekkürü yıllar sonra yeniden dile getirmekte fayda bulunuyor.