ABD ve İran Kurtarıcı, Türkiye İşgalci Öyle mi?

Cumhuriyet’in dış politika yazarı tescilli şebbiha Ceyda Karan Irak’a gidip Musul operasyonu hakkında kaleme aldığı yazı dizisinde sözde Iraklı vatanseverlerin ağzından Türkiye’ye yönelik tehditler döşemiş!

HAKSÖZ-HABER

Daha önce de Beşşar Esed rejiminin katliamlarını, vahşetini meşrulaştırma gayretleriyle öne çıkan ve bu uğurda Şam yollarına düşen Ceyda Karan şimdi de Bağdat’a gidip tüm gruplarıyla Irak halkının ABD-İran destekli İbadi rejiminin arkasında saf tuttuğuna şahitlik etmiş!

Ceyda Karan’ın Cumhuriyet gazetesinde 3 Kasım Perşembe günü başlayan yazı dizisi Irak’ta IŞİD’den başka hiçbir sorun bulunmadığı ve adeta tüm halk kesimlerinin Türkiye karşıtlığı üzerinde ittifak ettikleri tezi üzerine bina edilmiş. Yazı dizisinin ayrıca Iraklıların ağzından bolca Türkiye’ye yönelik tehditler içerdiği de görülmekte.

İlginç yazı dizisi ilk gün şu paragrafla başlıyor ve “başı neyse sonu da o” sözünü hak eder şekilde devam ediyor: 

“… Türkiye’yi yöneten siyasi akıl, maalesef güneyinde ciddi ‘nefret tohumları’ ekmekle iştigal ediyor. AKP rejiminin Ortadoğu’da açıkça mezhepçi pozisyon almasından bu yana gittikçe derinleşen bir kriz hali bu. “Herkes bize düşman” motto’suyla toprak genişletme hayaliyle yanıp tutuşanların sahadaki durumun ayırdında olduklarını hiç zannetmiyorum. Tıpkı Suriye’de kurulan hayaller ve toslanılan hakikatlerde olduğu gibi...Pazar akşamüzeri geldiğim Bağdat’ta özellikle Türkmenleri merkezine alacak şekilde her kesimle konuşuyorum. Türkiye’ye karşı adeta ‘duygusal bir seferberlik’ havası hakim. Irak Başbakanı Haydar el İbadi’nin en son "Türkiye ile savaşmak, karşı karşıya gelmek istemiyoruz. Ancak karşı karşı gelmemiz halinde, buna da hazırız. O zaman (Türkiye'yi) düşman olarak nitelendirir, ona göre muamele ederiz” sözlerinin altı hiç de boş değil. Diğer yandan İbadi’nin “Irak'ın işgali, Türkiye'nin parçalanmasına neden olur... " sözleri hakikaten çok ürkütücü. Bağdat’ta gazetemiz Cumhuriyet’e yönelik saldırıdan hemen herkesin haberi varken, şu soru yöneltiliyor: “Türkiye’ye ne oluyor, Saddam gibi diktatörlük mü tesis ediliyor. Türkiye nereye gidiyor..”

Irak’ın Amerikan ve İran işgali altında olduğunu herkes biliyor ama Ceyda Karan’ın haberi yok gibi. Ve bu yüzden İbadi yönetiminin ‘bağımsız Irak’ın topraklarının Türkiye tehdidi altında olduğu söylemini o da tekrar ediyor: 

“…Türkiye hükümetine ‘mezhepçilik’ ithamında bulunanlar salt Şiiler değil. Ankara’nın tarihi hak iddiasında bulunduğu Musul vilayetinin hemen neredeyse tüm sakinleri... Yani Şii Türkmenler, Hıristiyanlar, Şebaklar, Kakailer, hatta kimliklerinde etnisitelerinin daha belirleyici olduğu Sünni Türkmenler ile bir kısım Sünni Arap da...”

Bu arada yine tüm dünyanın zalimlikte sınır tanımayan fanatik bir yapı olarak tanıdığı, bildiği Haşdi Şaabi’nin aslında ne kadar vatansever ve bütünleştirici bir örgüt olduğuna da yine yazarın özel gayretleriyle muttali oluyoruz. Yazısına attığı ara başlıkla birlikte Haşdi Şaabi’ye ilişkin cümleleri şöyle:

“…ŞU HAŞD HİKAYESİ

Haşdi Şaabi Türkiye’de ‘Şia’ olarak algılanıyor. Iraklılar doğrusu bu işe şaşırıyorlar ama Batı’da da benzeri bir sunum olduğuna dikkat çekiyorlar. Haşdi Şaabi demek, ‘Halk Seferberlik Güçleri’ demek. Irak nüfusunun yüzde 65’ini oluşturan Şiilerin mercesi Sistani’nin çağrısıyla oluşturulmuş olabilir. Ancak Iraklılar Haşdi Şaabi’nin meclisten bir yasayla Irak Başbakanlığı’na bağlı bir savunma örgütlenmesi olarak şekillendirildiğini belirtiyorlar. Haşdi Şaabi’nin içinde Türkmen Haşdiler de var, Ezidi Haşdi’ler de, Hıristiyan Haşdiler de, Şebak Haşdiler de bulunduğuna dikkat çekiyorlar…”

Aynı konuyla ilgili olarak görüştüğü Telaferli kadın milletvekili Nahla Hüsseyin el Habibe de bakın sözleriyle nasıl da herkesin içini rahatlatıyor ve dünyanın en sevimli örgütü olmaya aday Haşdi Şaabi’ye dönük tekfirci çevrelerin asılsız iftiralarını boşa çıkartıyor!   

“…Haşdi’de Ezidi, Türkmen, Şebak, Sünni Şammar, Mesihi var, küçük gruplar var. El Babil grubu var. İyi insanlar, suç işlememiş insanlar, IŞİD’i desteklememişlerse onlara bir şey olmaz. Katliamlara karışmışları tutup Irak polisine teslim etsinler. Haşdi’nin suç işleyeceğini hiç düşünmüyorum.”

Ceyda Karan Irak’ta pek çok isimle konuşmuş, konuştukları arasında çok sayıda Türkmen de var ve her ne hikmetse hemen hepsi Irak yönetiminin yanında yer alan ve Türkiye’ye karşı olan isimler. Bu arada görüşülen isimler arasında örneğin Irak’taki fanatik Şiilerin Asaib el Hak adlı grubundan ayrılan Nüceba İslami Direniş hareketinin Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Yusul el Nasravi gibi dikkat çekici isimler de var. Suriye’de Beşşar rejiminin yanında savaşan milisleri de bulunan örgütün yöneticisi bakın neler söylüyor:

“… Erdoğan çılgın mı anlayamıyoruz, Musul ile Tel Afer’i ve Halep’i istiyor... Bizim atalarımız da vaktiyle bölgeye hükmetmişler. Türkiye’nin bir parçası da Abbasilerinmiş. Geri mi isteyelim yani? Türkiye’den nefret etmiyoruz ama çılgın politikaları olan herkesten nefret ederiz. Dış politikada Türkiye ne yapmak istiyor anlayamıyoruz. Irak, Suriye’deki varlıkları yasadışıdır. Türkiye’yi kötü pozisyonda da görmek istemiyoruz. Türkiye bizim için önemli bir ülke, iyi ekonomik ilişkiler istiyoruz. Fakat Musul’u kurtardıktan sonra savaşmak zorunda kalabiliriz.”

Yani akıllı olun, yoksa sopayla yola getirmeyi biliriz mesajı! Aynı mesaj başka isimlerin ağzından da defalarca tekrarlanıyor. Örneğin Şengal Savunma Birliği Komutanı Hasan diye tanıtılan PKK yanlısı Ezidi milis komutanına yöneltilen soru ve onun verdiği cevap şöyle: 

“- Türk ordusu Sincar’a müdahale ederse, ne yaparsınız?

Savaşmaktan başka seçeneğimiz yok. Bütün Ezidiler bitene kadar savaşırız ve Sincar’a yabancıların girişini engelleriz. Bu Irak hükümetinin de bakışını yansıtıyor.”

Ceyda Karan’ın hakkını teslim etmek lazım. Sadece Şii, Kürt ve Ezidi unsurlarla yetinmemiş, Türkiye karşıtlığını ve Şii İbadi yönetimine yakınlığını dillendiren Sünni isimleri de bulup öne çıkartmış. İşte onlardan biri de Şammar aşiretinin veliahtı Ahmed el Şammar! Bakın bu saygın aşiret reisi Türkiye’nin muhtemel müdahalesine nasıl sertlikle karşı çıkıp, İran’ın izlediği akıllı, kuşatıcı, saygın siyasetini nasıl övüyor: 

“…Türkiye sınıra asker yığmış durumda. Musul’un kurtarılışında rol oynamak istiyor ve Başika’da askeri varlık var. Şii milisler Telafer’e girerse Sünnileri destekleyeceğini söylüyor. Bir müdahale olursa ne olur? 

Ben Türk hükümetinin Sünni Türkmenleri bizim hükümetimizden daha fazla desteklediğini düşünmüyorum. Bağdat, tüm Iraklılar için anne gibidir. İnsan annesini reddedebilir mi? Başka bir anne istiyoruz denilirse o nasıl bir anne olur sizce? 

İran da Şiileri desteklemiyor mu? 

Eğer Türkiye Sünnileri kaygıları için destekliyorsa, İran’ın Şiileri çok daha fazla desteklemesi gerekirdi. Ama Şiiler çok daha büyük kayıplar yaşamasına rağmen İranlılar öyle yapmadı. İran Irak’taki durumu ulemayla ilişkilerini de kullanarak çok daha zekice belirler. Bu zekaya saygı duymamız, hesaba katmamız gerekiyor.”

Ceyda Karan Türkiye’deki son gelişmelere ve Cumhuriyet’e yönelik operasayona da değindiği bugünkü yazısının sonunda yazı dizisinin temel mesajını veriyor gibi: 

“…Velhasıl Iraklıların mesajını Cumhuriyet’ten not düşelim. Gayet basit: 'Ülkemize uluslararası hukuka aykırı olarak silah zoruyla girilirse, kendimizi savunuruz.' Bilin.”

Yorum Analiz Haberleri

Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!