Gökhan Özcan / Yeni Şafak
Üniversite var, üniversite var!
Amerikan üniversitelerinde başlayan, sonrasında dünyaya dalga dalga yayılan protesto hareketlerine Türkiye’nin üniversitelerinden cılız bir katılım geliyor. Cılız derken sayısal bir azlığa işaret etmek değil niyetim, bunu tespit edebilecek durumda değilim. Sözünü ettiğim, aidiyetlerin, inandıkları değerler, ideolojik durumları sebebiyle zaten Filistin meselesine ve israil siyonizmine duyarlı kesimlerin daha az dışına çıkabiliyor bizdeki protestolar. Var böyle gruplar ama genel fotoğrafta çok daha az yer kaplıyorlar.
Amerika’da, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde, başka coğrafyalarda israil’in karşısında ve Filistin’in yanında olduklarını en gür sesleriyle haykıranlar arasında her dinden, her inanıştan, her fikirden, her kültürden öğrenciler var. Müslümanlar da, Hristiyanlar da, Yahudiler de, Budistler de var. Dindarı kadar seküleri de, ateisti de var bu göstericilerin. İnsanca bir ortak payda etrafında buluşuyor, İsrail’in dünyanın gözü önünde pervasızca gerçekleştirdiği soykırımı protesto ediyor, oturma eyleminde bulunuyor, Gazze’ye destek oluyorlar. Siyonist İsrail’in güdümündeki (belki esaretindeki) yardakçı yönetimlere karşı direnişi kırmak için ciddi derecede şiddet ve zor kullanan güvenlik güçlerine de yiğitçe direniyorlar. Bu gösterilerin benzerleri hemen her gün dünyanın her köşesinde, hatta israil’de bile ortaya çıkıyor. Buna karşılık, bizim üniversitelerimizde bu gösterilere katılan öğrenci profili belli bir çerçevenin dışına çıkmıyor. Halen olan biteni umursamayan, kendisiyle ilgili görmeyen çok büyük bir kesim var. Zulme uğrayan insanları fazla dindar bulduğu için uzak duran, Hamas’ı terör örgütü olarak gören, kafa kestiğine inanan, hatta Filistinlileri haksız, İsrail’i haklı bulan ve hatta İsrail’e ve yaptıklarına destek çıkanların sayısı da az değil.
Küresel medyanın nasıl finanse edildiği ortada, yoğun bir İsrail dezenformasyonu var. İnsanlar bundan etkilenebilir, aslı astarı olmasa da bu yoğun propagandalar neticesinde Hamas hakkında olumsuz düşüncelere kapılabilirler. Hatta Kassam Tugayları’na, Ebu Ubeyde’ye de mesafeli durabilirler. Bu dünyada hiç böyle olmuyor ama bizde olabilir. Çünkü bizim toplumsal zihniyet parselasyonumuz, yüz yıllık hesaplaşmaların sıkışmış basıncıyla irrasyonel bir zeminde oluşuyor. Bizde anlamak anlamamaktan hep daha zor oldu, bugün de öyle... Dolayısıyla böyle elverişsiz bir zeminde bazı görünümler bazı kesimlerin gardını almasına sebebiyet verebilir. Doğru değil bu elbette ama bir yere kadar anlaşılabilir. Ancak anlaşılamaz ve kabul edilemez daha temel bir mesele var: Kundağıyla gömülen bebekler, anne babalarının ellerinde, poşetlerin içinde taşımak zorunda kaldığı minik evlatlar, topraktan çıkarılan ezilmiş, parçalanmış, katledilmiş insan bedenleri, yerle bir edilmiş şehirler, okullar, hastaneler... Her gün elimizdeki farklı boyuttaki ekranlara düşen yakıcı görüntüler bunlar, eksiği yok, fazlası var. Hal buyken, nasıl arkasını dönebilir, nasıl başka yerlere bakabilir, bunlar yokmuş gibi davranıp eğlencesine dönebilir bir insan, insanlar? Nasıl iç hesaplaşmaları bahane ederek zalime zalim, mazluma mazlum demekten geri durabilir? Bütün dünya ayaktayken nasıl zalimin zulmüne, mazlumun acısına, herkesin gözü önünde işlenen şu kanlı, şu vahşi soykırıma kayıtsız kalabilir bu kalabalıklar? Her inançtan, her milliyetten, her görüşten milyonlarca insan meydanları, caddeleri, kampüsleri inletirken nasıl içine sindirebilir üniversite seviyesinde gencecik insanlar susmayı, ilgisiz kalmayı, hatta karşısında durmayı?
Bunun için mi bunca üniversite? Böyle mi yetişiyor Türkiye’yi geleceğe taşıyacak yeni nesiller? Bu mudur yükseköğretimle insanlara kazandırdığımız kişilik? Nerede onları yetiştiren hocalar? Amerika’da işlerinden olmak pahasına öğrencilerini destekliyorlar, nerede bizim hocalarımız? Kuru kınama paylaşımları dışında, neredeler? Ben Amerikalı, İrlandalı, Alman, İsrailli hocalar görüyorum o ekranlarda, dopdolu sözlerle, tam teşekküllü argümanlarla isyan ediyorlar? İstisnalar hariç, nerede bizimkiler, nerede dünyaya söyleyecekleri sözleri?
Üçü beşi dışında siyasetçisi yok, ekonomisti yok, tüccarı yok, entelektüeli yok, sanatçısı yok, sporcusu yok bizim insanlık sahnemizin! Cesaretle ortaya çıkan insaf sahibi kardeşlerimi alından öpüyorum ama genel anlamda öğrencisiyle, hocasıyla üniversitelerimiz de yok bu seferberlikte. Ne nicelik olarak ne nitelik olarak!
Kimse kusura bakmasın ama bunun adı koca bir fiyasko!