Ahmet Varol / Yeni Akit
Firavun'un kongresi
Yüce Allah, şöyle buyuruyor:
“Firavun toplumundan ileri gelenler (Meclis üyeleri): “Sen Musa’yı ve kavmini yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaları, seni ve ilahlarını terk etmeleri için bırakacak mısın?” dediler. O da: “Onların oğullarını öldürecek ve kadınlarını sağ bırakacağız. Biz onların üstünde ezici bir güce sahibiz” dedi. Musa da kavmine: “Allah’tan yardım dileyin ve sabredin. Yeryüzü Allah’ındır, ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. Sonuç ise takva sahiplerinindir” dedi. Onlar: “Bize, sen gelmeden önce de eziyet edildi sen geldikten sonra da!” dediler. O da: “Olur ki Rabbiniz, düşmanınızı helak edip, sizi onların yerlerine yerleştirir ve sizin nasıl davranacağınıza bakar” dedi.” (A’raf, 7/127-129)
Ayetin metninde geçen “mele’” kelimesi Arapçada, ileri gelenler, seçilenler, meclis üyeleri vs. gibi anlamlara gelir. Nasıl bugün ABD’deki zulüm rejiminin Kongresi varsa aynı şekilde Firavun’un da bir kongresi vardı. Firavun her ne kadar kendisini mutlak hakimiyet sahibi “tanrı” ilan etmiş idiyse de devlet işlerinde kongre üyelerinin görüşlerini alıyordu.
Onun kongresi de aynen bugünkü Amerikan Kongresi gibi zulüm, aşırılık ve azgınlıkta başlarındaki zalimin önünde gidiyordu. Başlarındaki zalim eğer zulüm ve gaddarlıkta bir kusur edecek olsa hemen onu tahrik ediyordu.
Bugün siyonist canavarların Gazze’de ne gibi bir vahşet sergilediğini artık tüm dünya görüyor. Kör ve sağır olmak bile bu konuda mazeret olamaz. Çünkü artık herkesin haberdar olmasını sağlayacak yeterince bilgi mevcut.
Gazze’de bu korkunç vahşeti sergileyen siyonist katiller, Firavun’u ve onun zalim askerlerini geride bıraktı. Çünkü Firavun, Beni İsrail’den olanların erkeklerini öldürüyor, kadınlarını sağ bırakıyordu. Vahşi Netanyahu ve onun canavarları ise kadınları da sağ bırakmıyor. Hareket eden her şeyi hedef alarak vuruyor.
İşte böyle bir canavarın konuşmasını alkışlayan Amerikan Kongresi, Firavun’un kongresinden çok daha azgın, çok daha tiksindirici ve çok daha zelil durumdadır. Kendileri fiili olarak gidip cephede savaşmasalar da Gazze’de çocukları ve kadınları katleden vahşi canavara gösterdikleri tezahürlerle onun bütün suçlarına ortak olmuşlardır. Dolayısıyla onunla aynı konumdadırlar.
Amerikan emperyalizmi ve onun himaye ettiği siyonist canavarlar bugün aynen Firavun’un konumundadır. Filistinlilere karşı, “Biz onların üstünde ezici bir güce sahibiz” diye bağırıyorlar. Düşünmüyorlar ki bütün evrenin mutlak hakimi ve yaratıcısı tüm yaratıkların üstünde ve hepsine hak ettiği cezayı verebilecek güce sahiptir. Ama bu dünya hayatını bir imtihan hayatı olarak yaratmıştır.
Musa (a.s.) ve ona iman edenler Firavun’un böyle “Biz onların üstünde ezici bir güce sahibiz” diye böğürmesi ve yaptığı tehditler karşısında boyun eğmedi, geri adım atmadı. Musa kavmini teselli ederek; “Allah’tan yardım dileyin ve sabredin. Yeryüzü Allah’ındır, ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. Sonuç ise takva sahiplerinindir” diye hatırlatmada bulundu.
Bugünkü Gazze ve Filistin halkı da aynı durumdadır. Allah’a teslim oldukları ve bütün evrenin mutlak hakiminin Allah olduğuna kesin inandıkları için siyonist canavarlara teslim olmadılar. Sabretmeyi, direnmeyi ve kararlılıkla yollarına devam etmeyi tercih ettiler.
Düşünenler için tarih ibret verici olaylarla doludur. Kur’an-ı Kerim de bu olaylardan muhtelif örnekler sunarak insanları düşünmeye ve tavırlarını haktan, haklıdan yana belirlemeye teşvik etmiştir.
Firavun’un yolunu yol, metodunu da metot edinenler hatta, sadece erkekleri öldürüp kadınları sağ bırakan Firavun’u da geri bırakarak kadınları da vahşice katledenler, zulme başkaldıran ve hakkı hakim kılmaya çalışan Musa’nın yolundan gittiklerini ileri sürüyorlar. Oysa İsa’nın, kendisini tanrının üç tecellisinden biri ve oğlu ilan eden hıristiyanlardan hesap gününde teberri edeceği gibi Musa da siyonist canavarlardan teberri edecektir. Eli kanlı Netanyahu’yu alkışlayan Kongre üyelerinin de ağızlarına damga vurulacak, vahşeti alkışlayan elleri konuşacak.